Prof. Dr. Atilla Yayla, İzmir’de AK Parti tarafından düzenlenen bir panelde dile getirdiği düşüncelerden dolayı çirkin bir karalama ile karşı karşıya bırakıldı. İzmir’de yayımlanan bir gazete onu ‘hain’ olarak tanımladı ve olayın ulusal basında da yer alması üzerine paniğe kapılan AK Partili bazı yetkililer, artık şaşırmadığımız ‘aman başım ağrımasın’ tutumuyla, her fırsatta dile getirdikleri ifade özgürlüğünü bir yana atmakta tereddüt etmediler. Onlar da bizim demokrasi özürlü basın gibi Prof. Dr. Yayla’ya yüklenmeyi, böylece kendilerini ‘tezkiye etmeyi’ tercih ettiler.
İşte size ifade özgürlüğüyle ilgili somut bir örnek olay, somut bir demokrasi testi, somut bir adalet ve insaf sınavı. Ne demiş Prof. Yayla ve neden suçlanıyor? Söz konusu paneldeki konuşmasında Mustafa Kemal’in şahsını değil Kemalizmi ve AB sürecinde bu ideolojinin abartılı simgesel ifade biçimini (resimler, heykeller vs.) eleştirmiş. Bu fikir bölgesel basının, diğer panelistlerin veya diğer başka birilerinin hoşuna gitmeyebilir. Ama yazmaktan ve söylemekten kalemimizde ve dilimizde tüy bitti: İfade özgürlüğü sadece genel kabul gören veya hoşlanılan fikirler için geçerli değildir. Beğenmediğiniz bir fikir dile getirildiğinde yapacağınız tek şey, onu eleştirmek veya alternatifini getirmekten ibarettir. Onu dile getireni ‘hain’ olarak yaftalamak değildir. Ne yazık ki 21. yüzyılda, demokrasi standardının yükseltilmesi için harcanan bütün çabalara rağmen, bu basit gerçek, yukarıdaki somut örneğin de gösterdiği gibi, anlaşılmamış gözüküyor.
Bu sınavdan, demokrasinin ve ifade özgürlüğünün bu turnusol testinden basın her zamanki gibi sınıfta kalmış görünüyor. Milliyet daha çok Prof. Dr. Yayla’yı eleştirenlerin görüşlerine yer verirken, Hürriyet de olayı benzer biçimde ‘haber’leştiriyor ve bir de ‘Atatürk fotoğrafları rahatsız etmiş’ başlığıyla duyuruyor. İnsan şaşırıyor, bu habere başlık seçilirken, onca tartışmanın içinden bunu mu, yoksa bir bilimadamının eleştiri sınırları içinde dile getirdiği açık olan ifadelerinden dolayı ‘hain’ ilan edilişini mi manşete çıkarmak gerekirdi?
Ama bu tartışmada asıl sınıfta kalan, ifadelerinin içeriğinden bağımsız olarak Prof. Dr. Yayla’nın ifade özgürlüğünü savunmayı ve ev sahipliğini yaptığı konuğunu korumayı başaramayan AK Partili yetkililer, özellikle de AK Parti İzmir milletvekili Zekeriya Akçam ve İzmir İl Başkanı Ali Aşlık’tır.
Star, 21.11.2006
|