8 Kasım’da açıklanması beklenen 2006 ilerleme raporunda, askerin yalnızca izin alarak ve sadece kendi alanıyla ilgili konuşması gerektiği vurgulanırken, Türkiye’de “gizli anayasa” olarak da anılan Millî Güvenlik Siyaset Belgesinin TBMM’de tartışılmamış, gizli bir belge olmasına dikkat çekilerek, ordunun belirgin bir şekilde siyaseti etkileme girişimlerini sürdürdüğü kaydediliyor.
Avrupa Birliği Komisyonu, Türkiye İlerleme Raporu’nu 8 kasımda açıklayacak. Raporda AB’yi en fazla rahatsız eden konu, askerin siyaset üzerindeki etkisi. Raporda askerin izin alarak ve sadece kendi alanıyla ilgili konuşması gerektiği vurgulanıyor. CNN Türk’ün haberine göre AB Komisyonu’nun 8 kasımda açıklayacağı Türkiye İlerleme Raporu, öncekinden çok farklı değil.
Ankara’yı ‘kötü sürprizler’ beklemiyor. Raporun en büyük yeniliği kısalığı. AB’nin en büyük sıkıntısı, ‘konuşan asker’ ile ilgili.
Rapora göre, sivil-asker ilişkileri alanında kaydedilen tek gelişme yeni yasa gereği askerî mahkemelerin sivilleri yargılayamayacak olması.
Milli Güvenlik Politika Belgesi’nin TBMM’de tartışılmamış, gizli bir belge olmasına dikkat çeken rapor, ordunun belirgin bir şekilde siyaseti etkileme girişimlerini sürdürdüğünü kaydediyor.
Milli güvenlik stratejisinin oluşturulması ve uygulanması sırasında sivillerin denetleme görevlerini tam olarak yerine getirmeleri de AB’nin istekleri arasında yer alıyor.
Geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yıl da millî güvenlik tanımının genişliğinden yakınılırken, jandarma üzerinde sivil etkisinin artırılmasının sağlanamadığı belirtiliyor. Raporda askerin izin alarak ve sadece kendi alanıyla ilgili konuşması gerektiği vurgulanıyor.
301’nci madde: Raporda bir başka eleştiri konusu, 301. madde. Hırant Dink dâvâsı örnek gösterilerek, 301’inci maddenin Avrupa standartlarına getirilmesi talep ediyor.
Azınlıklar: Azınlıklar konusunda da eleştiri var. Raporda, diyalog ihtiyacından bahsediliyor, ana dilleri Türkçe olmayan çocukların Türk okul sistemi içerisinde ana dillerini öğrenememelerinden yakınılıyor.
Raporda, çingenelere ilk kez kapsamlı bir yer ayrılması da dikkat çekiyor.
Heybeliada Ruhban Okulu’nun hâlâ
kapalı oluşu da raporda yer alıyor
Belgede, Heybeliada Ruhban Okulu’nun hâlâ kapalı olması ve ‘ekümenik’ sıfatına izin verilmemesi de tesbitler arasında yer alıyor.
Kıbrıs meselesi: Kıbrıs konusunda ise farklı bir yaklaşım yok. AB, Kıbrıs konusundaki yükümlülüklerin yerine getirilmesini istiyor, Rum yönetiminin tanınmasının, sürecin esas unsurlarından biri olduğunu vurguluyor. Türkiye’nin Kıbrıs eylem planına atıfta bulunuluyor ve Türkiye’nin Kıbrıs sorunun çözümündeki çabaları övülüyor.
Güneydoğu Anadolu: Raporda, Alevilerin hâlâ ayrımcı uygulamalara maruz kaldıkları da belirtiliyor. Güneydoğu Anadolu’da ise durumun kötüleşmesinden PKK sorumlu tutuluyor ama Şemdinli dâvâsındaki gelişmelere de atıf yapılıyor. Raporda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Kürt sorununun çözümüyle ilgili adımının devamının gelmediğini vurgulanıyor, yetkililerle seçilmiş yerel politikacılar arasında neredeyse hiç diyalog olmadığının altını çiziyor.
|