30 Eylül 2005’te Danimarka gazetesi “JyllandsPosten”de yayınlanan Hazreti Muhammed karikatürleriyle patlak veren krizin ardından ortaya atılan “Medeniyetler İttifakı” projesi sona yaklaştı.
Başbakan Erdoğan ile İspanya Başbakanı Jose Luis Zapatero’nun eş başkanlıklarını yürüttükleri projeye emek verenler “Sonuç raporu” için 1213 Kasım’da İstanbul’da son kez biraraya gelecekler.
Erdoğan’ın “Değerler ittifakı yaratma çabası” diye tanımladığı proje amacına ulaştı mı? Olumlu yanıt vermek ne yazık ki hayli zor. Tabii birçok nedeni var.
Herşeyden önce projenin adı amaca tam oturmadı. Çünkü “Medeniyet” kavramı “Bir toplumun gelişmişlik düzeyini belirleyen özelliklerin tümü” diye tanımlanıyor. Bu özellikler ise “Teknik, entellektüel, siyasal, ahlaki ya da manevi birikimler” diye sayılıyor.
Oysa bu proje çok kültürlü Batı’yı da, tek ortak bağı din olan Doğu’yu da homojen birer toplum gibi varsaydı, böylece daha çıkış noktasında yara aldı.
Ayrıca projenin tanımı da farklı kriterler üstüne kuruldu: “İslam ile Batı arasındaki diyalogu güçlendirmek.” Yani bir tarafın medeniyeti sadece “Din” parametresine hapsedildi, diğer tarafa ise geniş bir değerler yelpazesini (Bilimsel birikim, teknolojik gelişmişlik, insan hakları, demokrasi, inanç özgürlüğü) ifade eden “Batı” gibi güçlü, dolayısıyla üstünlüğü peşinen kabul edilmiş bir kavramla masaya oturma fırsatı verildi.
Bu fırsatı da en iyi Papa 16’ncı Benedikt kullandı: Kıyameti koparan konuşmasında aslında İslam’ı aşağılamayı değil, saydığımız o değerler yelpazesine dayalı Hıristiyanlığın üstünlüğünü vurgulamayı amaçladı.
Diyalog Kudüs’ten geçiyor
Peki projenin amaçları neydi? Öncelikle, Avrupa’daki Müslümanlar’ın kültürel kimliklerini koruyarak entegrasyonuna katkıda bulunmak. Bunun için de Avrupa halklarına İslam’ı anlatmak. Başörtüsü sorununun tüm kıtaya yayılması, tepki olarak türbanın yerini peçe, çarşaf, hatta burka gibi “Fanatizm” simgelerinin alması, Papa tartışmasının ulaştığı boyutlar, diyalogtan vazgeçtik, kamplaşmanın daha da keskinleştiğini gösteriyor. “Medeniyetler İttifakı”nın ortağı İspanya’nın ana muhalefet lideri Jose Maria Aznar’ın dün yaptığı açıklama da zaten herşeyi anlatmaya yetiyor: “Avrupa’da çok kültürlülük denemesi çöktü. Herkes demokratik batılı ülkelerin yasalarına saygı duymalı. Bu bir ölçü olmalı.”
Anlamı: “Avrupa’daki Müslümanlar ya tam entegre (hatta asimile) olacaklar, ya da” Gerisini siz tamamlayın.
Projenin ikinci hedef ise din adına veya dinin arkasına sığınarak yapılan şiddetle mücadeleydi. Onda da sonuç alınamadı. Tam tersine, şiddete yönelen aşırı dinci gruplar çığ gibi arttı. Neden? Çünkü öfke ve şiddetin ana kaynağı olan Filistin sorununun çözümünde bir milim bile ilerleme sağlanamadı.
Sonuç olarak, İstanbul’daki toplantıda yapılacak değerlendirmeyi merakla bekliyoruz ama raporda yer alacak önerileri ezbere biliyoruz: “Dini ve kültürel ayrımcılıkla mücadele için BM’de etik komisyonu oluşturulması, yine BM öncülüğünde bir uygarlık televizyonu kanalı kurulması, karşılaştırmalı medeniyetler tarihi kitapları yazılması, İslam ilgili bilgi bankası hazırlanması”
Sonra bu rapor BM Genel Sekreteri Kofi Annan’a verilecek. İyi ama Annan yıl sonunda görevi bırakıyor. Yerine Güney Kore Dışişleri Bakanı Ban Ki-Moon geliyor. Ve Medeniyetler İttifakı Çalışma Grubu’nda Uzakdoğu’dan kimse yok. Ne Çinli, ne Japon, ne Koreli Yani adamcağız konuya Fransız!
Haydi bakalım, buyurun buradan yakın!
Sabah, 28.10.2006
|