TERÖR örgütü, kendi terimiyle, ‘ateşkes’ ilan etti. Öcalan’ın bu yöndeki bildirisini avukatları kamuoyuna açıkladı. Devlet engel olmadı! Avukatlar hakkında da soruşturma açılmadı!
‘Ateşkes’ terimi elbette resmi bir terimdir ve devlet tarafından kabul edilemez; bu işin resmi ve hukuki tarafı...
Fiiliyatta ise, “terörün durması” diyelim, olumlu bir gelişmedir. Bu kanaatimi daha ilk gün de yazmıştım.
PKK’nın elbette bunda hesapları var; terörün durmasında Türkiye’nin niye hesapları olmasın!
Onun için, Türkiye, resmen “ateşkes” terimini reddetmeli ama silahların susmasını olumlu olarak değerlendirmelidir.
Hükümetten bu yönde açıklamalar geliyor. Başbakan Erdoğan, “ateşkes” terimini reddediyor ama güvenlik güçlerinin de durup dururken operasyon yapmayacağını söylüyor. Dışişleri Bakanı Gül de “ateşkes” terimini reddediyor ama terör durursa hızla reform ve kalkınma hareketinin başlayacağını belirtiyor.
Bunlar doğru yaklaşımlardır.
Ağar’ın tavrı
Muhalefet kanadında DYP lideri Mehmet Ağar da bir devlet adamı sorumluluğuyla davranıyor. Güneydoğu illerindeki gezisi büyük ilgiyle karşılanıyor. Dün kendisini telefonla aradım, Şanlıurfa’ya gidiyordu; çok büyük bir konvoyla karşılanmıştı; kalabalıktan, gürültüden ancak birkaç dakika görüşebildim. Şunu söyledi:
- Kan üzerinden siyaset yapmak, çatışmadan siyasi çıkar beklemek yanlıştır. Ahlaken de yanlıştır, ülkeye de zarar verir. Bu topraklar yüzlerce yıl sevgi üretti. Çözüm de bunda. Evet, dağda terör yapacağına ovada siyaset yapsın, yeter ki Türkiye’nin bölünmezliğinde birleşilsin!
Mehmet Ağar soruyor:
- Herkes bir düşünsün, terörün durmuş olması kime yaramıştı?
Kendisi cevap veriyor:
- Bütün Türkiye’ye, Türkiye’de herkese, bütün annelere, işadamlarına, huzur isteyen herkese, ekonomiye, demokrasiye, dostluğa, bütünlüğe, tümüyle Türkiye’ye...
Bunlar son derece doğru tespitlerdir. Gelecek için de doğru bakış açılarıdır bunlar.
Çözüm yolu...
Etnik sorunlar birçok ülkede var, her birinin özelliği ayrı. Ama çok genel iki çizgi dikkat çekiyor:
Evvela teröre karşı çıkmak! Terör, masaya oturarak değil, yolu kesilerek durdurulur. Öcalan da ‘ateşkes’ açıklamasında, terörle bir noktaya gelinebileceğini “ama nihai çözüme ulaşılamayacağını” söylüyor kendi tabanına.
Terörle mücadele ederken, etnik milliyetçiliğin kaynaklandığı nüfus kesimini demokrasi yoluyla siyasi sisteme, kalkınma yoluyla da toplumun geneline entegre etme politikaları geliştiriliyor, bunun yolları açılıyor.
Türkiye’nin ilave bir şansı var: Nüfusumuz o kadar iç içe geçmiştir ki, Kürtçü gruplar da boş hamasetin ötesinde, bırakın “ayrılma”yı, uygulanabilir bir “ayrışma” programı bile sunamıyorlar. Baba Hakkâri’de, oğul Edirne’de; nasıl böleceksin?! Kan gövdeyi götürür! Onun için, Melik Fırat’ın girişimi fiyaskoyla sonuçlandı; PKK partileri ise Kürt kimliğini sahiplenen kitlelerden bile umduğu oyu alamıyor.
Terörün durması olumlu bir gelişmedir. PKK mevsimlik değil de, inandırıcı şekilde terörü bırakırsa, Gül’ün dediği “reform ve kalkınma”, Ağar’ın dediği “demokrasi, ekonomi, dostluk” için
yollar doğal olarak açılır.
Milliyet, 10.10.2006
|