HÜKÜMETİN eleştirdiğim çok yönü var, ama bir tanesi beni diğerlerinden çok daha fazla rahatsız ediyor: Hükümet çok vefasız! Hükümet iç kadrodan olmayanları çok kolay satıyor!
En son örnek, TESEV’in malum raporuna katkıda bulunan 9 Polis Akademisi öğretim üyesiyle ilgili olarak Emniyet Genel Müdürü’nün soruşturma açması. Gerekçe “izin almamaları”!
Rapor yayınlanalı 5 ay olmuş. Kimsenin bu arada sesi çıkmamış. Zaten öğretim üyelerinin izin alma zorunluluğu yok, ama Genelkurmay Başkanı kızınca, beyefendiler anında “durumdan vazife çıkardılar”.
Başbakan, Washington’da “Kanunlar gereği asker, hükümetin emrindedir” demiş. O anda öyle söylemek işine geldiği için söylemiş. Hükümet sıkışınca askerin ağzına bakar!
* * *
Örnekler çok.
Şemdinli Komisyonu’nda verilen Büyükanıt aleyhine ifadeler Van Savcısı’na gitti, Başbakanlık Ofisi savcıya destek verdi, ancak ne zaman ki asker “höt!” dedi, savcı anında satıldı.
Önce can, sonra canan!
* * *
Eski İstihbarat Daire Başkanı, Şemdinli olayını kovuşturdu, hükümet yetkilileri ve dahi Başbakan, “Komisyonda bildiğini anlat” dediler. Adam anlattı. Asker kızdı. Sonuç: Başkan anında satıldı.
Önce can sonra canan!
* * *
Ben yeni ekol Milli Görüşçüleri, eski ekol Milli Görüşçülerden farklı zannediyordum. Fena halde yanılmışım.
“Gerektiğinde kendinden olmayanı satmak” şiarı dün de geçerli idi, bugün de geçerli.
Önce can, sonra canan!
Hele hele söz konusu askerse “binlerce canan feda olsun!”
* * *
Türkiye Cumhuriyeti’nde kapılarda Genelkurmay Başkanı’nı karşılayan ilk başbakan, Erbakan’dır. Onun döneminde askerlere en büyük maaş zammı verilmiştir. Onun döneminde Başbakanlık’ta hukuk dışı “takip komisyonları” kurulmuştur. 10 küsur gazetecinin önünde bunu inkár eden Erbakan’a imzası gösterildiğinde “okumadan imzalamışım!” diyen de kendisidir.
* * *
Başbakan’ın, ABD dönüşü uçakta sarf ettiği “İrtica konusunu gerekli makamlarla görüşeceğim” sözünü zeytin dalı olarak yorumlayanlara ben katılmıyorum.
Zira Başbakan’ın samimiyetine inanmıyorum.
Başbakan irtica konusunda, ama yanlış ama doğru, çeşitli defalar uyarılmıştı. Kendisi de, Gül de bu konuda uzun brifingler almışlardı. MGK’da hükümetin onayıyla oluşturulan belgeler, irticayı en büyük tehlikeler arasında ilan eder.
Bütün bu bilgiler ve mutabakatlara rağmen Başbakan; 4 yıldır oturduğu makamda donatıldığı bilgiler ışığında daha iki gün evvel “Ülkede irtica tehdidi yoktur” demişti.
Kendi sözünün ardında duramayan bir insana ben nasıl güveneyim?
* * *
“Sıkışınca yan çizmek mubahtır”, “Cumhurbaşkanlığı’na giden her yol bizim yolumuzdur”, “Hele ben bir Cumhurbaşkanı olayım, bak sana neler ederim” sözlerini kendine şiar edinmiş bir hükümetin son zamanlarda en başarılı olduğu alan Şark kurnazlığıdır!
Hürriyet, 8.10.2006
|