Askerlerin konuşmaları ile Meclis ve anayasal kurumların yetki alanına müdahale ettiklerine dikkat çeken İnsan Hakları Derneği, tartışmaların kaygı verici boyuta ulaştığını, buna karşılık anayasal kurumların ve sivil toplum kuruluşlarının demokrasiden yana tavır alması gerektiği çağrısında bulundu.
Çağdaş demokratik ülkelerde askerî gücün görevinin dış güvenlikle sınırlı olmasına rağmen bu konudaki nihaî kararların dahi sivil kurumlar tarafından verildiğinin hatırlatıldığı İHD açıklamasında, Türkiye’de bunun tam tersi işleyişin var olduğu belirtildi. Açıklamada, “Ülkemizde ise askeri güç, kendi görev tanımlamasını ‘iç ve dış tehdit’ söylemi üzerinden kendisi belirlemektedir. Bu yaklaşım beraberinde ‘ülkenin tek ve gerçek koruyucusunun askerler olduğu’ anlayışını taşımakta, demokratik devletin diğer kurumlarına ve bizzat yurttaşlara karşı bir güvensizliği ifade etmektedir” görüşlerine yer verildi.
30 Ağustos’tan sonra askerlerin konuşmalarının Türkiye’de sorunlu olan asker-sivil ilişkisini, ciddî bir demokrasi tartışmasına dönüştürdüğü vurgulanan açıklamada, “Komuta kademesinin söylemleri, demokratik kurumların, sivil toplum örgütlerinin, farklı düşünen aydın ve siyasetçilerin ‘yurtseverliğini’ sorgulama boyutuna ulaşmış, demokratik hak ve özgürlükler üzerinde açık bir baskıya dönüşmüştür” denildi.
Komuta kademesinin konuşmalarının TBMM ve hükümetin yetki alanına müdahale anlamı taşıdığına dikkat çekilen açıklamada, “Askerlerin açıklamalarında Türkiye’nin temel sorunlarının tesbiti ile yetinilmeyerek, bunların nasıl çözülmesi ya da çözülmemesi gerektiğinin de oldukça sert bir üslûpla ifade edilmesinin başta TBMM ve Hükümet olmak üzere demokratik ve anayasal kurumların yetki alanına müdahale edilmiş, bu kurumların yeni politikalar üretmesine, farklı çözüm yolları arayışına girmesinin de büyük ölçüde önü kesilmek istenmiştir” ifadeleri yer aldı.
Son günlerdeki tartışmaların kaygı verici boyuta ulaştığı buna karşılık toplumun her kesiminin demokrasiden yana tavır koyması gerektiğine işaret edilerek, “Bu kaygı verici gelişmeler karşısında, başta yasama, yürütme ve yargı organlarını kendi görev ve yetkilerine sahip çıkmaya çağırıyoruz. Bu süreçte, siyasî partiler, sendikalar, medya kuruluşları, meslek kuruluşları, sivil toplum örgütleri, aydınlar ve bir bütün olarak kamuoyu demokrasiden, insan haklarından ve özgürlüklerden yana tavır koymalıdır” çağrısında bulunuldu.
|