Türkiye’de demokrasinin askerî vesayet altında kalmasının asıl sebebi hukukçulardır. Her darbe döneminde sırtlarında cübbeleriyle darbecilere dalkavukluk yaparak bakanlık kapmaya çalışan, emir-komuta zinciri altında yazdıkları darbe anayasalarıyla hak ve hürriyetleri katledenlerden söz etmiyorum sadece...
Bir de, hukuka sırtlarını dönerek Genelkurmay’da düzenlenen ‘irtica brifingleri’nde komutla alkış tutan; kendilerini millet iradesinden, hukuktan ve kanunlardan üstün gören sözde ‘vatan kurtarıcılar’ var.
Bunlar, darbe dönemlerinde darbecilere yaranmak için ellerindeki adalet terazisini eğip bükmüşler; darbecilerin talimatlarıyla cezaevlerini düşünce suçlularıyla doldurmuşlardır. Bugün, 301. maddeyi ‘Türklüğü savunma’ gerekçesiyle muhafaza edenler; yarın ‘yeni 28 Şubat süreci’ ilerlemeye başlayınca, maddenin 2. fıkrasındaki ‘... Devletin yargı organlarını, askerî veya emniyet teşkilâtını alenen aşağılayan kişi’ durumuna düşürülünce nasıl yanıldıklarını ve darbe hukukçularının ellerine nasıl koz verdiklerini anlayacaklardır.
Radikal, 5.10.2006
|