TESEV’in yayınladığı “Güvenlik Sektörü ve Demokratik Gözetim” başlıklı “Almanak Türkiye 2005”’in editörü, Bilkent Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Ümit Cizre Yeni Asya’ya yaptığı değerlendirmede, Genelkurmay’dan böyle bir tepki beklemediğini ifade ederken, “Ama önemli bir iş yaptığımızı biliyordum. Bunun arkasında komplo teorileri aranmamalı” şeklinde konuştu.
Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın konuşmasında büyük yer ayırdığı ve sert bir şekilde eleştirdiği Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı’nın (TESEV) yayınladığı çalışmanın adı “Almanak Türkiye 2005: Güvenlik Sektörü ve Demokratik Gözetim.” Almanak’ın geçtiğimiz ay, 22 Eylül’de Ankara’da tanıtım toplantısı yapıldı. Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu Başkanı Hans Jörg Kretschmer ve TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Mehmet Dülger’in Türkiye’de askerlerin “kamu hayatının hemen her yönüyle ilgili açıklamalar yaptığı” ve askerlerin siyaset üzerindeki etkisine yönelik eleştirileri kamuoyunda öne çıkmıştı.
Çalışmanın editörlüğünü yapan Bilkent Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ümit Cizre’ye Orgeneral Büyükanıt’ın tepkisini sorduk.
* Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt konuşmasında editörlüğünü yaptığınız almanağı sert bir şekilde eleştirdi. Böyle bir tepkiyi bekliyor muydunuz?
Beklemiyordum aslında. Ama önemli bir iş yaptığımızı biliyordum zaten. Bunun arkasında komplo teorileri aranmamalı.
* Bu çalışmayla TSK’nın yıpratılmak istendiğini de söyledi. Böyle bir amacınız var mı?
Tam tersi varittir. Bu almanak arkasındaki fikir, topluma bilgi sunarak seviyeli bir tartışma zemini oluşturmaktır. Ve bu yolla güvenlik sektörü dediğimiz o koca yelpazenin içerisinde yer alan bütün güvenlik kurumlarının bir yandan etkinliklerini yükseltmek, bir yandan da demokratik gözetimini sağlamaktır. Bütün bunların sonucunda ortaya çıkan şey zaafa uğramış, çökmüş, mahvolmuş bir güvenlik sektörü değildir. İtibarı, inanırlılığı, toplumda meydana getirdiği güven duygusu ve meşrûiyet duygusu artmış bir güvenlik sektörü olacaktır. Yani biz bilgi toplumu yoluyla bu sektörü güçlendirmeyi amaçlıyoruz.
* Tepkinin sebebi TSK’nın bu tür eleştirilere pek alışkın olmadığından mıdır?
Almanak cumhuriyet tarihinde ilk ve tek. Bazı tabuları yıkıyoruz. Önemli olan bu tabiî ki. İlk olması tek başına bir şey ifade etmez. Bu ülkede kamunun uzak durduğu, soğuk kaldığı, ilgi duymadığı, tartışmadığı bir faaliyetler ve kurumlar silsilesini bilgi vasıtasıyla, bilgi sunarak toplumla tanıştırıyoruz bir bakıma.
* Askerler açıklamalarında bilgiye, bilime, mantığa, gerçeğe açık olduklarını söylüyorlar. Siz de aynı kavramları öne çıkarıyorsunuz fakat sonuç pek birbiriyle uyuşmuyor. Bunun sebebini neye bağlıyorsunuz?
Belki bilgiden anladığımız şey farklı. Onların bilgiden anladığı şey galiba teknik yöntemler, organizasyon biçimleri vs. Teknik konu olarak algıladıkları için kendi uzmanlık alanlarına girdiğini varsayıyorlar. Bizim bilgiden anladığımız biraz daha farklı bir şey. Biz almanağın içinde de ifade ediyoruz, sadece örgütlenme biçimlerini değil bu konuların aynı zamanda otorite ilişkilerini tesbit ediyoruz. Otorite ilişkilerini, sektör içinde gücün dağılımını, bu ilişkiler bütünlüğünü bilgi olarak sunuyoruz. Galiba bilgi algılayışımızda da bir farklılık var.
* Gerek kuvvet komutanları gerekse de Genelkurmay Başkanının konuşmalarında AB konusunda daha direk ve sert eleştiriler yapılmaya başlandı. Bu tür tavırlar AB sürecini etkiler mi?
Dediğiniz gibi uzun zamandır içinde bulunduğumuz bir süreç bu. Bunu sadece TSK’ya mal etmek de doğru değil. Hükümetin de AB’ye taahhüdünün gelişimiyle ve AB’ye karşı TSK’yla yan yana bir tavır takındığını görüyoruz. Uzun zamandır süregelen bir hikaye bu. Yeni bir olay değil.
|