|
|
|
AB: 216 ve 301'i düzeltin |
“Hükümet yetkilileriyle askerî personel ve güvenlik personeline ayrıcalık yapılmadan yargı önünde herkese eşit muamele yapılması’’ istenen AB raporunda, Türk Ceza Kanununda “keyfî yorumlamaya uygun olduğu’’ hatırlatılan 216, 277, 288, 301, 305 ve 318. maddelerin değiştirilmesi çağrısında bulunuluyor.
Avrupa Parlamentosu (AP) Dışişleri Komisyonu, Hollandalı Hristiyan Demokrat üye Camiel Eurlings tarafından kaleme alınan Türkiye raporunu ve bu rapora verilen değişiklik önergelerini bugün akşam oylayacak. Rapor, Dışişleri Komisyonundaki oylamanın ardından, eylül ayı sonunda yine Strasbourg’da düzenlenecek genel kurul toplantılarında tartışılarak son kez oylamaya sunulacak. AP Dışişleri Komisyonunda Türkiye raporuna bugüne kadar parlamenterler ve siyasi gruplarca 349 değişiklik önergesi verildi.
Taslak raporda, Türkiye’den, reform süreci, özellikle ifade özgürlüğü, dini haklar ve azınlık hakları, sivil-asker ilişkileri, kadın hakları, sendikalar, kültürel haklar, yargının bağımsızlığı ve reformların uygulanmasının hızlandırılması isteniyor. Hükümetin hazırladığı 9. reform paketinin memnuniyetle karşılandığı ifade edilen raporda, yeni terörle mücadele yasasının temel hak ve özgürlükleri kısıtlayıcı unsurlar içermemesi talep ediliyor. ‘’Hükümet yetkilileriyle askeri personel ve güvenlik personeline ayrıcalık yapılmadan yargı önünde herkese eşit muamele yapılması’’ istenen raporda, Türk Ceza Kanununda ‘’keyfi yorumlamaya uygun olduğu’’ öne sürülen 216, 277, 288, 301, 305 ve 318. maddelerin değiştirilmesi çağrısında bulunuluyor. Taslak raporda, terör örgütü PKK sert bir dille kınanırken, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen yıl yaptığı ‘’cesaretlendirici açıklamanın ardından Türk hükümetinin Kürt sorununa demokratik çözüm araması’’ çağrısına yer veriliyor. AB yolunda yapılan reformları yansıtacak yeni bir anayasaya ihtiyaç olabileceği görüşüne yer verilen raporda, Danıştaya yapılan saldırı da şiddetle kınanıyor. Türkiye’nin limanlarını Rum gemilerine açması da talep edilen raporda, ‘’Kıbrıs (Rum kesimi) dahil tüm AB üyelerinin tanınması, müzakere sürecinin zorunlu parçasıdır’’ deniliyor.
|
/ STRASBOURG
04.09.2006
|
|
|
Sabah namazından sonra öldürüldü |
Fatih Çarşamba’daki İsmail Ağa Camiinin eski imamı Bayram Ali Öztürk, kalbinden bıçaklandı. Görgü şahidi Abdullah Ustaosmanoğlu, olayı “Sabah namazından sonra hocamız vaaz veriyordu. Bu sırada yanına yaklaşan şahıs ‘Ben de dua istiyorum’ dedi. Birden bıçağını çekti. İlk darbeyi vurdu. İkinciye fırsat kalmadı. O anda nasıl oldu bilmiyorum. Saldırgan sanırım kalabalıktan boğularak öldü. Bu adam daha önce buralarda geziyormuş. Emniyetten böyle bilgi geldi” şeklinde anlattı.
Fatih Çarşamba’da bulunan İsmailağa Camii emekli imamı Bayram Ali Öztürk, sabah namazı sonrası camideki sohbet sırasında uğradığı bıçaklı saldırı sonucu hayatını kaybetti. Saldırı sonrasında camide çıkan arbedede, kaçmaya çalışan zanlı meçhul kişilerce öldürdü.
Edinilen bilgiye göre olay, Kocatepe Mahallesi’ndeki İsmailağa Camii’nde sabah namazı sonrası meydana geldi. Sabah namazının kılınmasının ardından rutin olarak yapılan sohbet sırasında, cemaatin arasından kalkarak imam Bayram Ali Öztürk’ün (54) yanına yaklaşan ve isminin Mustafa Erdal (26) olduğu öğrenilen kişi, “Hocam bana da dua eder misin?” dedi. Bu sırada saldırgan gazete kağıdına sardığı bıçağı üzerinden çıkarak imam Öztürk’e saldırdı. Kalbine aldığı bıçak darbeleriyle yaralanan Öztürk, cemaat tarafından Özel Medical Park Hastanesi’ne kaldırdı. Hemen ameliyata alınan Öztürk, yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Olayın şokuyla camide çıkan arbedede zanlı, meçhul kişilerce öldürdü. Olayın ardından bölgede gergin dakikalar yaşanırken, caminin bulunduğu bölgeye çok sayıda çevik kuvvet ekibi sevkedildi.
Emekli imam Öztürk’ün kaldırıldığı Medical Park Hastanesine gelen yaklaşık 150 kişilik grup arasında kısa süreli bir tartışma yaşandı. Tartışma, kamuoyunda ‘’Mahmut Hoca’’ olarak tanınan Mahmut Ustaosmnoğlu’nun amcasının oğlu Abdullah Ustaosmanoğlu tarafından yatıştırıldı.
“LİNÇ DEĞİL”
Basın mensuplarının sorularını cevaplayan Ustaosmanoğlu, olay anında camide olduğunu kaydederek, “Sabah namazının ardından hocamız sohbet ediyordu. Cemaatin içinden kalkan biri hocamıza yaklaşarak ‘Hocam bana da dua eder misiniz?’ dedikten sonra elindeki bıçağı kalbine sapladı. Olay yerinde ağır yaralanan hocamızı hastaneye kaldırdık” dedi.
“CEMAATTEN BİRİ DEĞİLDİ”
‘’Daha önce de benzer bir olay olmuştu. Her iki olay arasında bir bağlantı var mı?’’ şeklindeki soruya karşılık Ustaosmanoğlu, ‘’Evet daha önce de bir olay yaşanmıştı. Yerler ve kişiler farklı’’ dedi. Gazetecilerin zanlıyı tanıyor musunuz sorusunu Ustaosmanoğlu, “Hayır tanımıyorum. Cemaatten biri değildi” diye cevapladı Öztürk’ün cenazesi hastaneden çıkarılarak ambulansa konulurken hastane bahçesinde bekleyen yakınları ambulansın etrafını sardı. Hastanede bulunan İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah’ın kalabalığı sakinleştirmesinin ardından, Öztürk’ün cenazesi Adil Tıp Kurumu morguna götürüldü.
EMNİYET: LİNÇ YOK
Öte yandan, olaya ilişkin İstanbul Emniyet Müdürlüğü kayıtlarında şu bilgiler yer aldı: ‘’3 Eylül 2006 günü İsmailağa Camii’ndeki sabah namazını müteakip sohbet esnasında ‘Allah’ diye bağıran bir kişi, Bayram Ali Öztürk’ü kalbinin üzerinden bıçaklamak suretiyle yaralamıştır. Öztürk, kaldırıldığı Medical Park Hastanesinde ameliyata alınmasına rağmen vefat etmiştir. Bıçaklayan kişi, daha sonra başını mihraba vurmaya başlamış, cami içerisinde ölü olarak bulunmuştur. Vuran kişinin, üzerinden çıkan ehliyet bilgilerine göre, Kahta 1979 doğumlu Mustafa Erdal olduğu tespit edilmiştir.’’
‘OYUNLARA GELMEYECEĞİZ’
Bu arada, olay sırasında camide bulunanlar, Bayram Ali Öztürk’ün sabah namazı sonrası dini sohbette, peygamberler ile evliyalara yönelik saldırılara, kötü muamelelere ilişkin konuştuğunu kaydettiler. Öztürk’ün yakınları da ‘’Emniyetten istediğimiz, saldırının arkasındakileri bulup cezalandırmasıdır. Bu cemaatin kimseyle bir işi yok. Provokasyon olabilir ama biz bu oyunlara gelmeyeceğiz’’ dediler.
AYNI CAMİDE 8 YIL SONRA 2. CİNAYET
Sabah namazından sonra sohbet sırasında bıçaklı saldırıyla öldürülen İsmailağa Camii imamı yıllar önce yaşanan benzer bir olayı hatırlattı. 17 Mayıs 1998 tarihinde Mahmut Ustaosmanoğlu Hocaefendi’nin damadı Hızır Ali Muratoğlu Hoca, İsmailağa Camii içinde uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürülmüştü. Asıl hedefin Mahmut Ustaosmanoğlu olduğu söylenen sarıklı, cüppeli, sarı sakallı profesyonel saldırgan kayıplara karıştı.
Bu cinayetin ardından Mahmut Hocaefendi ve cemaatin önde gelen altı ismi için yoğun güvenlik önlemleri alınmıştı.
|
/ İSTANBUL
04.09.2006
|
|
|
Aksu: Teröristlerin sonu hüsran olacak |
İçişleri Bakanı Abdulkadir Aksu, Seyhan Belediyesi tarafından yaptırılan Huzurevi’nin açılışında, son zamanlarda bölücü terör örgütünün kalleşce ve haince pusularla, patlayıcı madde ve mayınlarla, tek amacı ülkenin huzurunu sağlamak olan, güvenlik güçlerine yönelik menfur saldırılarının herkesi derinden üzüntüye boğduğunu söyledi.
Bakan Aksu, şunları kaydetti: ‘’Hain saldırılar sonunda hayatını kaybeden şehitlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına, silah arkadaşlarına ve aziz milletimize başsağlığı, yaralılara da acil şifalar diliyorum. Her zaman her yerde ifade ettiğim gibi, terör ve şiddetle dünyanın hiç bir yerinde sonuca ulaşmak mümkün olmamıştır. Teröristlerin sonu hep hüsran olmuştur. Bunların da sonu hüsran olacaktır ve akıttıkları kanda boğulacaklardır. Hainler bilmelidirler ki, bu saldırılar ülkemizin bölünmez bütünlüğünü koruma konusundaki kararlılığımızdan bizi asla caydıramayacak.’’
|
/ ADANA
04.09.2006
|
|
|
Şehit babaya son selâm |
Şehit Piyade Üsteğmen Ahmet Şevki Evin’in cenazesi Aydın'da kılınan namazın ardından dualarla toprağa verildi. Evin'in 15 aylık oğlu Efe de babasını uğurladı.
Şırnak’ta terör örgütü PKK tarafından uzaktan kumandalı patlayıcı ile yapılan saldırı sonucu şehit olan askerlerden Piyade Üsteğmen Ahmet Şevki Evin’in cenazesi, Aydın’da kılınan cenaze namazının ardından Denizli’ye gönderildi. Cenaze namazının ardından, Şehit Üsteğmen’in eller üzerinde taşınan tabutu ailesinin kaldığı evin önüne getirildi. Cenaze, evin önüne geldiği sırada şehit üsteğmenin annesi Zeliha Evin ve yakınları gözyaşlarını tutamazken, anne Evin kısa süreli sinir krizi geçirdi. Evin önünde okunan duadan sonra hareket eden cenaze aracının ardından bir süre yürüyen şehit üsteğmenin eşi Nihal Kemik Evin, kucağında taşıdığı 15 aylık oğlu Efe’ye ‘’Bak baban gidiyor. Hadi bir asker selamı ver’’ demesi üzerine 15 aylık Efe de asker selamı vererek babasını uğurladı. Şehit üsteğmenin cenazesi toprağa verilmek üzere Denizli’nin Acıpayam ilçesine bağlı Yeşilyuva beldesine gönderildi. Hakkari’nin Çukurca ilçesinde terör örgütü PKK üyeleriyle güvenlik güçleri arasında Cuma günü çıkan çatışmada şehit olan Jandarma Er Emrah Yiğit, Ankara’da toprağa verildi. Şehit er Yiğit için Kocatepe Camiinde öğle namazının ardından kılınan cenaze namazına, annesi Elif Yiğit, babası Salih Yiğit, akrabaları ve yakınları, Adalet Bakanı Cemil Çiçek, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, ile çok sayıda üst düzey general, subay, astsubay, üst düzey emniyet görevlileri, polis memurları ile vatandaşlar katıldı Hakkari ve Şırnak'ta terör örgütü PKK üyelerince şehit edilen Jandarma Asteğmen Zeki Burak Okay ve piyade er Mehmet Öztürk'ün cenazeleri de, Bursa'da toprağa verildi.
|
/ AYDIN
04.09.2006
|
|
|
Yaralı er şehit oldu |
Diyarbakır’ın Dicle ilçesinde teröristlerce döşenen mayının patlaması sonucu yaralanan erlerden Yakup Törün, tedavi gördüğü Diyarbakır Asker Hastanesinde şehit oldu.
Dicle ilçesinin kırsal kesiminde, güvenlik güçlerince öncekigün yürütülen arazi arama-tarama faaliyeti sırasında, teröristlerce döşenen mayının patlatılması sonucu yaralanan erlerden Törün, kaldırıldığı Diyarbakır Asker Hastanesinde müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Törün’ün cenazesinin, doğum yeri Sakarya’ya gönderildiği öğrenildi. Dicle ilçesinde önceki gün teröristlerce döşenen mayının patlatılması sonucu Uzman Çavuş Mustafa Dağ olay yerinde şehit olmuş, 4 er de yaralanmıştı.
|
/ DİYARBAKIR
04.09.2006
|
|
|
Tezkere oyunu |
BM Barış Gücü askerlerinin Türkiye’deki üs, havalimanı ve limanlardan BM kararı doğrusultusunda yararlanacağı belirtildi.
Sabah’ın haberine göre, Hükümet, TBMM’nin “asker gönderme” tezkeresini onaylamasını beklemeden, üsleri BM güçlerine açan kararnameyi hazırladı. Lübnan’a Türk askerinin gönderilmesine karşı çıkan Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer de Bakanlar Kurulu’nda hafta başında kabul edilen kararnameyi bekletmeksizin onayladı. Meclis’e gönderilen “asker” tezkeresinde, 28 Ağustos günü kabul edilen Bakanlar Kurulu kararına göre, Türkiye’nin üs ve limanlarını BM’nin kullanımına açtığı bilgisi şöyle yer aldı: “Dost ve müttefik ülkeler ihtiyaca göre belirlenecek havaalanı, liman, üs ve tesislerden Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararında öngörülen amaç doğrultusunda yararlanabilecektir.”
Türkiye, ABD’nin Irak işgali sırasında üslerini yabancı devlet silahlı kuvvetlerinin kullanıma açarken Meclis’ten tezkere çıkarmıştı. Ankara’nın şimdi farklı bir tavır sergilemesi, o dönemde ABD’nin BM kararlarına dayanmadan müdahale etmesiyle açıklanıyor. Buna göre, Meclis’te salı günü oylanacak tezkerenin sonucu ne olursa olsun, 26 ülke askerleri, Türkiye’nin tahsis ettiği üs, liman ve havaalanlarını kullanabilecek.
|
04.09.2006
|
|
|
Ağar: Hükümet güven vermiyor |
DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, Lübnan’a asker gönderilmesine ilişkin tezkereyle ilgili olarak, ‘’Türkiye, Kore’den bu yana onlarca kez çeşitli bölgelere asker göndermiştir, ama olayların bu boyutlarda geliştiğini hiç görmedik. Bunun tek sebebi var, bu hükümetin halka veremediği güven’’ dedi.
Ağar, Antalya’da muhtarlarla kahvaltıda bir araya geldi. Burada gazetecilerin Lübnan’a asker gönderilmesine ilişkin tezkere konusundaki soruları üzerine Ağar, partili uzmanların belgeleri incelediklerini söyledi. DYP Başkanlık Divanı’nın bugün geniş katılımlı toplanacağını belirten Ağar, uzmanların hazırladığı rapor üzerine bir karar vereceklerini bildirdi. Ağar, şunları kaydetti:
‘’Türkiye, Kore’den bu yana onlarca kez çeşitli bölgelere asker göndermiştir, ama olayların bu boyutlarda geliştiğini hiç görmedik. Bunun tek sebebi var, bu hükümetin halka veremediği güven. Toplumun büyük bir kesiminin bu hükümete hiçbir güveni kalmamıştır. Konuyu Meclise, halka anlatmakla sorumlu olan Başbakan, bu ülkeyi parçalara ayırmıştır. Ne konuştuğunu bilmeksizin ülkeyi hain olanlar, olmayanlar diye parçalara ayırmıştır. Televizyonda milletin gözünün içine baka baka söyledikleri, Başbakanın düzeltme memuru, sözcüsü, düzeltmek zorunda kalmaktadır. Bunun bir risk olduğunu ifade etmektedir. Başbakan ne risk almıştır. Güneydoğu meselesinde mi risk aldı? Üniversitelerdeki reform meselesinde mi? Başörtüsünde mi? Demokratikleşmede mi? Uluslararası paylaşılmış riski, risk diye bize anlatmaktadır. Bunların hiçbirinin kabul gören bir tarafı yoktur. Bizim meseleyi değerlendirirken baktığımız yer, Türkiye’nin geleceğidir.
Bu hükümetin geleceği değildir. Bu hükümetin bir geleceği olmadığını herkes görüyor.’’
Terör olaylarındaki artış halkımızı üzüyor
Ağar, terör olaylarındaki artışın toplumda büyük üzüntü sebep olduğunu belirterek, hükümetin getirdiği hiçbir teklife sıcak bakmadıklarını söyledi. Başbakan Erdoğan’ın, ‘’Hizbullah’ın silahsızlandırılmasının Türk askerinden talep edildiği anda askerleri çekecekleri’’ sözlerinin hatırlatılması üzerine Ağar, ‘’Sen demek ki gerekli görüşmeyi yapmamışsın. Gerekli şartlarını ortaya koyamamışsın. Çocuk oyuncağı gibi her dakika orada gelişen şartlara göre hareket edeceğine, başlangıçta koyarsın bu şartları’’ diye konuştu.
|
/ ANTALYA
04.09.2006
|
|
|
Bakan Şahin: Türkiye'de irtica tehdidi var |
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, ‘’Bu ülkede irtica tehdidi de vardır. Eğer bir ülkede muskacılar, medyumlar, falcılar, en çok para kazanan insanlar sınıfına girmişse, bu ülkede dini irtica vardır.’’ dedi.
Bakan Şahin, İzmir’in Buca ilçesinde, Buca Müftülüğü hizmet binasının açılış töreninde Türkiye Cumhuriyeti kurulurken, dine ve diyanete büyük önem verildiğini ifade ederek, halkın din konusunda aydınlatılmasının, cumhuriyetin de temel hedeflerinden olduğunu söyledi. Bakan Şahin, halkın din konusunda aydınlatılması ve çocukların dinini, diyanetini bilen insanlar olarak yetiştirilmesine ihtiyaç olduğunu kaydetti. Anayasanın ilgili maddelerinde bu konuda devlete ve devlet erkini kullananlara görevler yüklendiğini dile getiren Bakan Şahin, sözlerine şöyle devam etti:
‘’Ülkemizi, vatanımızı birlik ve bütünlüğümüzü tehdit eden tehlikeler vardır. Bölücülük tehlikesi, tehdidi vardır. Yıllardır mücadele ediyoruz. Belki içinizde yadırgayanlar olacaktır. Bu ülkede irtica tehdidi de vardır. İrtica nedir, dinî anlamda söylüyorum, dinde olmadığı halde bir şeyi dindenmiş gibi ona inanmak ve onunla ilgili bir takım yanlışlıklar yapıp dine mal etmek gibi... Eğer bir ülkede muskacılar, medyumlar, falcılar, en çok para kazanan insanlar sınıfına girmişse, bu ülkede dini irtica vardır. Eğer bir takım insanlar gözünü kırpmadan başka insanlara din adına zarar veriyorsa ve öldürüyorsa demek ki bu tür irtica da vardır. İrticanın panzehiri vardır. (Peki irticanın panzehiri nedir, irticayla nasıl mücadele edeceğiz) diyorsanız, irticanın panzehiri, iyi bir din eğitimidir. Vatandaşlarımızın sağlıklı kalması için Sağlık Bakanlığı nasıl koruyucu hekimlik yapıyorsa, aşılama yapıyorsa, işte bizim de irticai faaliyetlerin etkisinde kalmaması için, vatandaşlarımızı koruyucu hekimlik gibi, onları din konusunda aydınlatmaya, din bilgilerini onlara aktarmaya ihtiyacımız vardır.’’
|
/ İZMİR
04.09.2006
|
|
|
Vecdi Gönül: Her şehit yüreğimize düşmüş bir ateş |
Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, " ‘’Her şehit yüreğimize düşmüş bir ateştir. Onlar, vazifelerini yaparken, Türkiye’yi vatan yapan ecdatlarının görevlerini devam ettirirken, bu ülkeye hizmet ederken hayatlarını kaybettiler. Onlara çok şey borçluyuz. Rahmetle yad ediyoruz’’ dedi.
Bakan Gönül, Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe ve AKP Genel Başkan Yardımcısı Nihat Ergün, AKP Kocaeli İl Yönetim Kurulunca düzenlenen kahvaltılı toplantıya katıldı. Milli Savunma Bakanı Gönül, toplantı öncesinde bir gazetecinin terör örgütünce şehit edilen askerlerle ilgili sorusu üzerine, büyük üzüntü içerisinde olduklarını belirtti. Şehitlere çok şey borçlu olduklarını ifade eden Gönül, ‘’Her şehit yüreğimize düşmüş bir ateştir. Onlar, vazifelerini yaparken, Türkiye’yi vatan yapan ecdatlarının görevlerini devam ettirirken, bu ülkeye hizmet ederken hayatlarını kaybettiler. Onlara çok şey borçluyuz. Rahmetle yad ediyoruz’’ dedi.
Bakan Gönül, PKK terörü halledilmeden Lübnan’a asker gönderilmesi konusunda yapılan tartışmaların hatırlatılması üzerine de şöyle konuştu: ‘’PKK bir asayiş olayıdır. Lübnan’dan bahsederken uluslararası bir olaydan bahsediyoruz. Bir Birleşmiş Milletler kararının uygulanmasından bahsediyoruz. Bunların birbiriyle hiçbir alâkası yoktur. Güvenlik güçlerimiz ve silahlı kuvvetlerimiz, ancak biriyle mücadele edemeyecek bir zafiyet içerisinde olduğunu söylemek istiyorlarsa ben buna katılmıyorum. Güvenlik güçlerimiz bin PKK ile de mücadele eder, bin Lübnan olayının hakkından da gelir.’’
|
/ KOCAELİ
04.09.2006
|
|
|
Coşkun: 28 Şubat sanayiye de ağır darbe vurdu |
Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun, meslek lisesi mezunlarının işsiz olmasının Türkiye’nin ayıbı olduğunu söyledi. AKP Aliağa ilçe binasında partililerle sohbet eden Bakan Coşkun, ‘’İmam Hatipleri kapatmak için meslek liselerini öldürdüler. 28 Şubat’ın sanayiye vurduğu en büyük darbe odur’’ dedi.
Üniversiteye giriş şansı yok edilince ailelerin, meslek liselerini tercih etmediğini kaydeden Bakan Coşkun sözlerini şöyle sürdürdü: “Ben meslek lisesi mezunuyum. Elektrik Mühendisi oldum. Ondan sonra ekonomi okudum. Büyük hizmet yapmak nasip oldu. Şimdi de Sanayi ve Ticaret Bakanıyım. İnsanın önüne engel çıkarmak, eğitim özgürlüğünü frenlemek kadar kötü bir şey yok. ‘Sen okuyacaksın, sen okumayacaksın, sen üniversiteye devam etmeyeceksin’ demek kadar kötü bir şey olmaz. Ekonomide en büyük sorun kayıt dışı ekonomi. Sanayide de en büyük sorun kalifiye eleman sorunu.’’ Bir gazetecini ‘’Bu sorunu nasıl aşmayı düşünüyorsunuz?’’ şeklindeki sorusu üzerine Bakan Coşkun şunları söyledi: ‘’Sorunu aşmak, Milli Eğitim Bakanlığımızı ilgilendiriyor. YÖK’teki bu yanlışlığın düzeltilmesi gerekiyor. Biz de Sanayi ve Ticaret Bakanlığı olarak Organize Sanayi Bölgelerinde meslek okullarının kurulması için yasayı değiştiriyoruz. Özel sektör bu işe destek vermeye hazır. Şimdi ülkemize baktığınız zaman yüzde 70 normal lise, yüzde 30 meslek lisesi eğitimi var. Avrupa’ya baktığınız zaman tamamen tersi. Meslek lisesi mezunlarının işsiz olması Türkiye’nin ayıbı. Meslek lisesinden mezun olanlar mükemmel yetişmiyor ancak fabrikaya geldiğinde işi bildiğinden dolayı kısa sürede uyum sağlıyor. Onun için mutlak surette sanayinin gelişmesi için bu yönde eğitimi teşvik etmeliyiz.’’
|
/ ALİAĞA
04.09.2006
|
|
|
Adlî yıl açılışında çalışanlarından eylem |
KESK’e bağlı Büro Emekçileri Sendikası (BES), yargıda çalışanların sorunlarını gündeme getirmek için bugün İzmir’den ‘’Yargıda Adalet İstiyoruz’’ yürüyüşü başlatacak.
BES Genel Başkanı Mustafa Çınar, yaptığı açıklamada, sendika yöneticileri ve şube başkanlarının, yürüyüş boyunca, İzmir, Manisa, Balıkesir, Bursa ve Eskişehir’i izleyerek, adli yılın açılışı olan 6 Eylülde Ankara’ya geleceklerini söyledi. Çınar, Adalet Bakanlığı önünde yapılacak basın açıklamasına yürüyüşe katılanların dışında, çeşitli illerden gelecek üyelerinin de katılacağını bildirdi. Bakanlığa verecekleri dilekçelerle yargıda çalışanların sorunlarını dile getireceklerini ifade eden Çınar, ayrıca uyuşmazlıkla sonuçlanan ve ‘’oyuna dönüştüğünü’’ dile getirdiği toplu görüşme sürecinin ‘’figüranı olmadıklarını’’ ortaya koyacaklarını kaydetti.
|
/ ANKARA
04.09.2006
|
|
|
Mazlumder’den “İncirlik Üssü kapatılsın” eylemi |
Mazlumder Yönetim Kurulu üyeleri, Adana’nın merkez Yüreğir ilçesine bağlı İncirlik beldesindeki İncirlik Hava Üssünün kapatılması için belde girişinde eylem yaptı.
Mazlumder Genel Başkanı Ayhan Bilgen, eylemdeki konuşmasında, ABD’nin yıkımlarına yenilerinin eklenmemesi, Orta Doğu’da daha fazla çocuk ve kadının ölmemesi için İncirlik Üssünün kapatılması gerektiğini söyledi. Bilgen, Üssün geçmişten beri ABD’nin Ortadoğu ülkelerine yaptığı saldırılarda kullanıldığını ifade ederek, şunları kaydetti: ‘’Yalnızca NATO amaçları doğrultusunda ve meşru müdafaa kapsamında kullanılması öngörülen İncirlik Üssü, 23 Haziran 2003 tarihli gizli bir Bakanlar Kurulu kararıyla, herhangi bir meşruiyet şartı aranmaksızın, lojistik ve transit geçişler amacıyla ABD’nin kullanımına açıldı. Türkiye’yi yönetenlerin, İncirlik’te olup bitenleri halktan saklamaya hakları yoktur. İşgal güçlerini ülkemizde konumlandıran, işgale destek veren, yeni işbirlikçi politikalarla İncirlik Üssünü ABD toprağı haline getirenlere karşı, üs kapatılmalıdır.’’ Grup üyeleri açıklama sonrası olaysız şekilde dağıldı.
|
/ ADANA
04.09.2006
|
|
|
Düğünde balkon çöktü: 2 ölü, 16 yaralı |
Samsun’un Kavak ilçesinde evden gelin alma töreni sırasında 4. kattaki balkonun çökmesi sonucu biri 8 aylık bebek 2 kişi öldü, 16 kişi yaralandı.
Edinilen bilgiye göre, Yaşardoğu Mahallesi’nde, Hamit Aytaş’a ait 4 katlı apartmanın en üst kat balkonunda, Aytaş’ın kızı Nurhan Aytaş’ın, damat Arif Kaya ve yakınları tarafından alınması törenini izlemek isteyen çok sayıda meraklı toplandı.Konukların evden gelin alma törenini izlediği sırada aşırı yüklenme sonucu 4. kattaki balkon çöktü. Çökme, 3. ve 2. kattaki balkonların da hasar görmesine yol açtı. Olayda 8 aylık Şeval Sena Keskinoğlu ve Hatice Aytaş (70) öldü, ilk belirlemelere göre 16 kişi yaralandı.Yaralılar, Samsun’daki çeşitli hastanelerde tedavi altına alındı.
|
/ SAMSUN
04.09.2006
|
|
|
Doğuda gizli guatr hastalığı çok görülüyor |
Ağrı Devlet Hastahanesi Acil Tıp Uzmanı Dr. Nursel Kaya, Ağrı’da acile gelen hastaların bir çoğunda guatr hastalığına rastlandığını belirtti.
Uzman Dr. Kaya, bölgede guatr hastalığına çok rastlandığını belirterek “Acil servise çeşitli nedenlerle başvuran hastalarda şüphe üzerine yaptığımız hormon testleri çoğunlukla bozuk çıkmakta. Maalesef troid hormon testlerinin bozukluğu yöremiz insanında çok görülmektedir.” dedi.
Guatr hastalığının kalp ritminin bozulması, halsizlik, bitkinlik, çarpıntı, şiddetli terleme, her türlü mide bağırsak şikâyetlerinin olabileceğini söyleyen Kaya, “Guatr hastalığı beraberinde birçok rahatsızlıkları getirebiliyor. Soluk borusunun her iki yanındaki troid bezinin büyümesine guatr deriz. Ancak bazı durumlarda guatr büyüme dıştan belli olmaz, belirtileri sinsi seyretmektedir. Bu duruma halk arasında ‘Gizli Guatr’ denilmektedir. Genelde basit guatrlar herhangi bir şikâyete neden olmaz. Ancak büyük ve modüllü guatrlar, soluk ve yemek borusu üzerine olan baskı nedeniyle nefes darlığına veya yutma güçlüğüne neden olabilirler.” şeklinde bilgi verdi.
Guatr hastalığına karşı aileleri daha dikkatli olmaları konusunda uyaran Uzman Dr. Kaya, “Ailesinde guatr hastalığına neden olan bireylerin bu konuda daha dikkatli olmaları gerekmektedir. Ayrıca tiroid bezinin az çalışması, aşırı kilo alımına neden olabilmektedir. En ufak bir belirtide hemen bir hekime başvurulması gerekir.” şeklinde tavsiyelerde bulundu.
|
/ AĞRI
04.09.2006
|
|
|
İngiliz işadamı Müslüman oldu |
Okuduğu kitaplar sayesinde İslâmiyet’i öğrenen İngiliz işadamı 60 yaşındaki David Robert Clark Türkiye’ye yerleşerek Müslüman oldu.
İngiltere’de ticaret alanında faaliyet gösteren bir firmanın sahibi olan ve tatil için geldiği Türkiye’yi çok beğenerek bir yıl önce Bodrum’a yerleşen 60 yaşındaki İngiliz işadamı David Robert Clark, okuduğu kitaplar sayesinde İslâmiyet’i öğrendi.
Uzun süre İslâmiyet üzerinde araştırmalar yaptıktan sonra Müslüman olmaya karar veren Clark, Bodrum’da tanıştığı Türk arkadaşı Nur Argüden’in memleketi olan Balıkesir’in Bandırma İlçesi’ne gelerek müftülüğe başvurdu. Bandırma Müftüsü Halil Uzun’un eşliğinde kelime-i şehadet getirerek Müslüman olan Clark, David ön adını da bırakarak Mehmet adını aldı. Kelime-i Şehadet getirdikten sonra Müftü Uzun’la birlikte duâ eden Mehmet Robert Clark, gerçek huzuru İslâm’da bulduğunu söyledi.
İngiltere’de yaşarken hem din hem de ailevi yönden mutlu olamadığını belirten Clark, “Daha önce bir türlü Hıristiyanlığı benimseyemedim, kabullenemedim. Kiliseye gidiyordum ancak içimde hep bir boşluk ve huzursuzluk vardı. Türkiye’ye yerleştikten sonra kendi yaptığım araştırmalarla İslâmiyet üzerine çok kitap okudum ve içimi huzur kapladı. Tek gerçek yolun İslâm olduğunu öğrendim. Gerçek dini ve huzuru bulmak bugüne kısmetmiş” dedi.
Türkiye’deki aile yapısına da hayran olduğunu ifade eden Clark, “Ben dünyayı gezdim. Ancak Türkiye’deki gibi güzel aile yapısını hiçbir yerde göremedim. İngiltere’de gençler ve aileler çok fazla serbest, kimse kimseyle ilgilenmiyor ve gerçek bir aile yapısı yok” şeklinde konuştu.
Mehmet adını alan İngiliz işadamı, kendisinin henüz 4 yaşındayken ailesi tarafından sağlık amacıyla sünnet ettirildiğini de söyledi. Şahitler huzurunda kelime-i şehadet getirerek Müslüman olan Clark’a Müftü Uzun tarafından Kur’an-ı Kerim armağan edildi.
|
/ BALIKESİR
04.09.2006
|
|
|
Üniversite kayıtları yasaklarla başlıyor |
Üniversitelere kayıtlar bugün başlıyor. Tüm üniversitelere kayıtlar, 11 Eylül 2006 tarihinde tamamlanacak. Üniversiteye kayıt hakkı kazanan adayların, ÖSYS sonuç belgesinde kendileri için belirtilen tarihte kayıt yaptırmaları gerekiyor.
Üniversitelere kayıt için adaylardan şu belgeler isteniyor:
“ÖSYS sonuç belgesi, Adayın mezun olduğu okuldan aldığı diplomanın aslı ya da yeni tarihli mezuniyet belgesi (Başarı belgesi mezuniyet belgesi yerine kullanılamayacak), Aday 0.8 katsayısından veya ek puandan yararlanarak ya da sınavsız geçişle yerleştirilmiş ancak alanı diplomasında veya mezuniyet belgesinde belirtilmemişse, hangi okul ve alandan mezun olduğunu gösterir resmî belge, Nüfus cüzdanının onaylı örneği, İkametgah ile ilgili beyan, 1984 ve daha önceki yıllarda doğmuş erkek adaylar için askerlik şubelerinden alınacak askerlik durum belgesi (1985, 1986, 1987 ve daha sonraki yıllarda doğmuş erkek adaylardan bu belge istenmeyecek), 12 adet 4.5 cm x 6 cm boyutunda fotoğraf (Fotoğraflar son altı ay içinde, önden, başı açık, adayı kolaylıkla tanıtabilecek şekilde çekilmiş olacak), Katkı payının ödenmesi ile ilgili belge, Kayıttan önce belirlenip, üniversite tarafından ilân edilecek diğer belgeler.”
Adayların askerlikle ilgili sorunları için askerlik şubelerine, kredi konusunda ayrıntılı bilgi için de üniversite rektörlüklerine veya YURTKUR’a başvurmaları gerekiyor. 2006-Yükseköğretim Programları ve Kontenjanları Kılavuzunda yer alan uyarıda, yükseköğretim öğrencilerinin, kılık-kıyafet ile ilgili olarak yüksek yargı organları tarafından verilmiş kararlarla oluşmuş hukuki mevzuata uymaları isteniyor.
Adayların kayıt için bizzat başvurmaları gerekiyor. Postayla kayıt yapılmayacak. Kayıt için istenen belgelerin onaysız sureti veya fotokopisi kabul edilmeyecek. Belgeler eksikse kayıt yapılmayacak. Belirtilen tarihlerde kayıt yaptırmayan aday herhangi bir hak iddia edemeyecek. Üniversiteler, kayıt yaptıracak adaylardan sağlık kurulu raporu isteyebilecek.
ÖSS sonucunda yapılan merkezi yerleştirmeyle bir yükseköğretim programına kayıt hakkı kazanan adayın kaydını yaptırabilmesi için ilgili yükseköğretim kurumunun aradığı bütün şartları taşıması gerekiyor. ÖSYS sonuç belgesinde bir programı kazandığının yazılmış olması, adaya, ilgili programın öngördüğü diğer koşulları taşımadan kayıt hakkı vermeyecek.
Kılavuzdaki Tablo-6’ya göre 0.8 katsayısı, ek puan veya sınavsız geçişle bir yükseköğretim programına yerleştirilen aday, kayıt sırasında okul türünü veya alanını belgelendiremezse, yerleştirildiği programa kayıt hakkını kaybedecek.
|
/ ANKARA
04.09.2006
|
|
|
Öğrenciler seçmeli dersle sosyalleşecek |
Anadolu Üniversitesi (AÜ) öğrencilerin sosyal ve kültürel etkinliklere katılımını artırmak için tiyatro, sinema, konser ve konferans gibi etkinliklerin yer aldığı bir dersi seçmeli olarak programa koydu.
AÜ Rektörü Prof. Dr. Fevzi Sürmeli, yaptığı açıklamada,
değişen piyasa şartlarında şirketlerin eleman seçiminde diplomanın yanı sıra bireylerin kişisel gelişimini de dikkate aldığını belirterek, kişinin sosyal becerilerinin en az mesleki başarısı kadar önemli olduğunu kaydetti.
Eskiden iş başvurusu yapan kişilerde diploma, yabancı dil ve bilgisayar gibi donanımlar arandığını ifade eden Prof. Dr. Sürmeli, şöyle konuştu: ‘’Şimdi bunların yanı sıra kişinin taşıdığı özellikler araştırılıyor. İşinde başarılı ama toplumda iş yapabilecek mi? İnsanlarla iyi diyalog kurup kuramadığına bakılıyor. Bu özellikler sosyal etkinliklere katılmayla kazanılır. Öğrencilere sosyal ve kültürel alışkanlık kazandırılması en az mesleki eğitim kadar önemlidir.’’ Prof. Dr. Sürmeli, üniversiteye yeni başlayan öğrenciler için sınıfı ve hocası olmayan seçmeli bir ders hazırladıklarını belirterek, her ay sinema, tiyatro ve konser gibi 70-80 tane faaliyet düzenlediklerini bildirdi.
|
/ ESKİŞEHİR
04.09.2006
|
|
|
Halk Sağlığı Haftası başlıyor |
Halk Sağlığı Haftası, ‘’Hareketli Yaşam ve Sağlık’’ temasıyla bugün başlayacak.
10 Eylüle kadar sürecek hafta boyunca sağlığın korunması ve geliştirilmesi için koruyucu sağlık hizmetleri kapsamında egzersizin önemi vurgulanırken, bireylerin sağlıklı hayat biçimlerini benimsemesi, yeterli ve dengeli beslenme, düzenli fiziksel aktivite, hareketli hayat, şişmanlık ve şişmanlığın oluşturduğu riskler konusunda bilgilendirilmeleri, bunlarla ilgili doğru alışkanlıklar kazanmalarının sağlanması ve tüm bu konularda toplum bilincinin oluşturulması amacıyla faaliyetler düzenlenecek. Bu amaçla Sağlık Bakanlığınca ülke genelinde sağlıklı beslenme, fiziksel aktivite, hareketli hayat ve şişmanlık konularında bilgilendirme ve eğitim çalışmaları yapılırken, aktiviteler düzenlenecek.
|
/ ANKARA
04.09.2006
|
|
|
Karayolunda kabak çekirdeği kuruttular |
Edirne’de üreticilerin kabak çekirdeklerini, Yunanistan’ın Pazarkule Sınır Kapısı güzergâhındaki kara yoluna sermesi üzerine polis, kabak çekirdeklerinin trafiği engellediği gerekçesiyle üreticileri ürünlerini yoldan kaldırması için uyardı.
Alınan bilgiye göre, Karaağaç Mahallesi’nde yaşayan ailelerin büyük kısmının ektiği kabak çekirdekleri, makinelerden geçirilerek işlendikten sonra asfalt üzerine kurumaya bırakılıyor. Edirne Emniyet Müdürlüğüne bağlı ekipler, güzergâhın uluslar arası kara yolu olması sebebiyle bölgeye gelerek, kara yoluna serilen kabak çekirdeklerinin trafik akışını engellediği gerekçesiyle üreticileri uyardı. Polisin uyarısı üzerine üreticiler kabak çekirdeklerini kara yolundan kaldırmaya başladılar.
|
/ EDİRNE
04.09.2006
|
|
|
Diyanet, camileri güzelleştirecek |
Diyanet İşleri Başkanlığı, Türkiye genelindeki tüm camilerin bahçe ve avlularının estetik bir görünüme kavuşturulması amacıyla harekete geçti.
Camilerdeki manevi havanın avludan itibaren başlaması için kolları sıvayan Diyanet’te artık çevre mühendisi, mimar ve peyzaj mimarı da görev yapacak. Diyanet, bu yöndeki talebini geçtiğimiz günlerde bir yazıyla Maliye Bakanlığı’na bildirdi. Diyanet İşleri Başkanlığı, sayısı 90 bine yaklaşan Türkiye’deki tüm camilerin bahçe ve avlularının estetik görünüme kavuşturulması amacıyla yeni bir proje başlattı. Diyanet’te artık çevre mühendisi, mimar, peyzaj mimarı görev yapacak. Bu çerçevede Diyanet’te mimarlardan oluşan bir beyin takımı oluşturulacak. Diyanet, bu kadroları daha sonra Türkiye genelinde yaygınlaştıracak.
|
/ ANKARA
04.09.2006
|
|
|
Belediyenin görevi sadece altyapı hizmeti değil |
Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek, yılda yaklaşık bin engelliye sağlık hizmeti verecek olan dev bir rehabilitasyon merkezi kurmak için çalışmalara başladıklarını belirtti.
Akyürek, yaptığı açıklamada, son yapılan nüfus sayımına göre, Türkiye genelinde engellilerin genel nüfusa oranının yüzde 12 seviyelerinde göründüğünü belirtti. Yerel yönetimlerin görevinin ise sadece su, kanalizasyon, ulaşım gibi hizmetler vermek olmadığını, sosyal açıdan da bazı hizmetlerin de sunulması gerektiğini anlatan Akyürek, ‘’Ülkemizdeki engellilerin oranı düşünüldüğünde, belediyeler olarak engelliler için yapacak çok şey olduğu ortaya çıkıyor’’ dedi.
Kendilerinin de bu görüşten hareketle, Konya ve çevresindeki engellilerin sağlık ve eğitim sorunlarına çözüm bulmak amacıyla engelli rehabilitasyon merkezi kurmaya karar verdiklerini ifade eden Akyürek, şunları kaydetti: “Konya’da, ülke genelindeki istatistikleri gözönünde bulundurursak, yaklaşık 105 bin engelli olduğunu söyleyebiliriz. Yılda yaklaşık bin engelliye sağlık hizmeti verecek olan dev bir rehabilitasyon merkezi kuruyoruz. Bu merkezin Konya ve çevresinde engellilere yönelik sağlık ve eğitim hizmetlerindeki çok büyük bir açığı kapatacağına inanıyoruz. Yaklaşık 1 milyon 830 bin Avroya mal olmasını beklediğimiz bu rehabilitasyon merkezi ile Türkiye’de öncü olmak istiyoruz. “Akyürek, 100 bin metrekarelik alanda, 10 bin metrekare kapalı alana sahip olacak rehabilitasyon merkezinin içinde ayrıca, Başbakanlığın katkılarıyla yaptırılacak, bir dönemde 180 engellinin eğitim alabileceği mesleki eğitim merkezinin de yer alacağını söyledi.
|
/ KONYA
04.09.2006
|
|
|
Van Gölünde flamingo istilâsı |
Her yıl İran’ın Urumiye Gölü ile Van Gölü arasında göç eden flamingolar, Ağustos ayının ortalarından itibaren geldikleri Van Gölü’ne farklı bir güzellik katıyorlar.
Doğa Gözcüleri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Asaf Ertan, Van Gölü’nün Erciş ilçesine bağlı Çelebibağ beldesi sahillerine gelen flamingoların, her yıl Van Gölü ile İran’ın Urumiye Gölü arasında göç ettiğini ifade etti. Ağustos ayının ortalarından itibaren Van Gölü’ne gelmeye başlayan bu kuşların Erçek Gölü ve Van Gölü sahillerinde konakladığını belirten Ertan, havaların soğumasıyla flamingoların Van Gölü’nde barınamayacağını, dolayısıyla Urumiye Gölü’ne doğru yol almaya başlayacaklarını söyledi.
|
/ VAN
04.09.2006
|
|
|
|