Görevlerinin sınırında, sınırının içindeydi. Tanımlıydı. Kurumsal iradenin kararlarına bağlıydı. Yönetim sorumluluğunu ifa ederken, takım halinde ve birbirini tamamlayan bir koro olmaya dikkat ederdi. Doğru tanımıyla bir orkestra şefiydi aslında.
Tam bir maestroydu. Belirlenmiş parçaları ve ihtiyaç duyulan san'atı icra etmeye odaklanırdı. Dinleyiciyi mutlu edecek ve san'at farkını icra becerisi ile ortaya koyacak bir misyoner ruhtu.
Görevinin şuurundaydı. Şuurunu görevine adamıştı. Zihni kalıcılığını ve fikri tutarlılığını, belirlenmiş perspektiflerde fonksiyonunu en iyi şekilde yapma azmindeki heyecan, sempati ve uyuma borçluydu.
Lider değildi, liderin görüşlerini taşır ve uygulardı. “Yapan benim, iradede benim” yanlışına düşmezdi. İradesini, ortak iradenin istediği süreç odaklı ve sonuç endeksli uygulamalara tahsis ederdi.
Sistem içinde düşünür, onun felsefesini icra eder ve onun uygulamadaki işleyiş inceliklerini kavrardı. Bu kavrayışlar; üst iradenin başarı fotoğrafına katkı yaptığı gibi, iyileştirici teklifleri ev ödevi niteliğindeydi.
Haritayı arazide tatbik ederdi. Araziyi haritaya kurban etmemeye ve haritanın düzeltici ve geliştirici esnekliğine de dokunmamaya özen gösterirdi.
İnsan odaklıydı. Sevecendi. Her şeyden önce sonuçlarına kilitlenmişti. “İdare-i maslahat”çı değildi. Maslahatı idareye feda etmezdi. Kendini de vazgeçilir görürdü. Saatlerce dinlerdi. Kafası karıştığında, avucunun içine aldığı sağ şakağını saatlerce dinlendirircesine dinleme pozisyonunda tutardı.
“Bu güzel ve farklı fikirler için teşekkür ediyorum arkadaşlar. İyi hazırlanmışsınız. Birde şu noktadan yeni bir değerlendirme istiyorum. Bende biraz daha hazırlanayım. Müzakeremizi derinleştirerek nihaî bir karara varacağımızı ümit ediyorum. Belirlenmiş vizyon, misyon ve temel değerlerimizin ruhuna uygun kurumsal varlığımızı taçlandıracak yeni projelere, başarılara imza atmalıyız.”dediğinde, takım halinde hem sorumluluğumuzu, hem yeni ödevlerimizi, hem de vizyona uygun başarı çıtamızın yeni hedeflerine bağlı kalacak bir moral ve ciddiyet karması güven uyandırırdı. Böylece toplantılardan tebessüm ederek ayrılırdık.
İlke bazlı görüşmelerini sürdürür, esnek dokuyu inceler, ödevine tekrar hazırlanmak üzere ikinci bir görüşme randevusu verdiğinde, birinci görüşmenin bütün kayıtlarına itina göstererek, görüşmeyi bir sonraki aşamaya taşırdı.
Teknik detayları yönetecek vukufiyetteydi. Başarısızlığın sebebini kendi içinde sorgulardı. Aksayan konuların ve problemlerin kaynağını dışarıda aramazdı. Suçlayıcı bir üslûp asla kullanmazdı. Riski üstlenirdi. Başarıyı ekibe aksamayı kendisi üstlenirdi.
Hedefini planlar, stratejik bakışla desteklerdi. Zaman dilimlerinde, faaliyetlerini gözden geçirir ve alınan kararların ne kadar etkin olduğunu izlerdi. Hedefinden vazgeçmeden, politikalarını gözden geçirirdi. Çıtayı yakalayamama sebep olarak öncelikle kendisini görürdü. Kendinden değişimi ve çözümü başlatırdı.
Kırılgan değildi. Esnekti, ancak hedefinden ve iradeden taviz vermeden ilerlerdi. Çalışmanın zevki,“hayır” demenin kibarlığı, teşvik etmenin inandırıcılığı, analitik olmanın farkı en belirgin karakteristiğiydi.
Onu gördüğünüzde, çalışmayı severdiniz. Kendi ekseninde boğulmadan, başka yörüngelere de oturmadan, sadece sorumluluğun kalitesiyle görevinin zevkli atmosferinde yaşar ve yaşatırdı.
Önündeki tecrübe yığınından yaralanır, ancak yığınağın bir engel olmasına müsaade etmezdi. Girişimci iradeye, lider bakışa ve rehber görüşe duyduğu kabul ve anlaşılır kılma titizliğiyle durumsallığa düşmeden kurumsal yapıyı inşa ederdi.
Her defasında, kendi iç inşasının erdemi ve topluma hizmet etme mütevazılığının verdiği huzur ve şükürle şevk verir ve şevklendirilirdi.
|