Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 10 Temmuz 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Ekonomi

Ticarî hayatta güven kalmadı

İş yaptığı halde bazen ücretini alamadığı için insanlara güvenini kaybettiğini belirten Karadeniz Elektrik’in sahibi Hikmet Öztürk, “Bence birinci sebep insanların İslâmiyetten uzaklaşması. Allah korkusu azaldı. Bu yüzden ‘bu bana haram, bunun bana hakkı geçti’ diye düşünülmüyor. Başka bir sebep de geçimin zorlaşması” dedi.

Bu haftaki esnaf sohbetimizde 1997 yılından beri, Taşocağı Yolu, No:12, Osmaniye/Bakırköy adresinde elektrikçilik yapan Karadeniz Elektrik’in sahibi Hikmet Öztürk’le konuştuk. Öztürk, insanlara güvenememekten, kaçak çalışanlardan ve hak ettiği ücreti alamamaktan şikâyetçi.

Elektrikçilik mesleğine nasıl başladınız?

1971 yılında Rize ili Çayeli ilçesinde doğdum. İlkokulu okurken, bizim köylere elektrik yeni geliyordu. Elektrikçilerin peşinde dolaşırdık. Onlara heves ettim, okulu bitirdikten sonra bir süre onların yanında çalıştım. Sonra İstanbul’a geldim. Burada da bir elektrikçinin yanına çırak olarak girdim ve 7 yıl çalıştım. Askere gidip geldim işe kaldığım yerden devam ettim. 1997 yılının sonlarında,Taşocağı Yolu, No:12, Osmaniye/Bakırköy adresindeki bu dükkânı açtım. Yaklaşık 20 yıldır bu mesleğin içindeyim.

Elektrikçi hangi işleri yapar?

Komple apartman veya villa tipi konut işini inşaat halinden alıp onun elektrik, zil, konuşma, alarm, telefon, uydu kablolu yayın, güvenlik sistemini yani elektrik neyi kapsıyorsa onunla ilgili her işi yapıyoruz.

İşleriniz ne zaman artıyor? Şu an piyasa ne durumda?

Bizim işler yaz aylarında artar. Çünkü insanlar o zaman, boya yaptırır, mutfağı kırdırır, salonuna parke döşetir, kartonpiyer yaptırır, spot yaptırır.

Yani, tadilat, dekorasyon yaparlar bize de iş çıkar. İstanbul ve İstanbul dışında da iş alıyoruz, çalışıyoruz. Yalnız her işi yapmam. Müşteri geldiği zaman izah ederim; ‘şu şartlarda işini yaparım’ derim. Eğer bana benim şartlarımda yaptırırsa garanti veririm. Yok ucuz olsun derse, ‘3 gün sonra bozuldu, usta niye bozuldu deme’ derim.

Ramazan ayından bu yana piyasada gerçekten bir durgunluk var. İnşallah önümüzdeki günlerde işler bir canlanma olur.

İnşaat sektörü 2-3 yıldır canlı, bu size nasıl yansıdı?

İnşaat sektöründeki canlılık bize yansımadı. Çünkü biz büyük inşaat işleri yapmıyoruz. Herkesin işini de yapmıyoruz, sürekli çalıştığımız müteahhit olacak. İşin birkaç site olması gerekiyor. Her müteahhidin çalıştığı ustası var, işlerini onlara yaptırırlar. İnşaatı 7-8 ayda biten işleri, villa tipi ev işlerini alıyoruz. Çok uzun süren inşaat işlerini para kazandırmadığı için almıyoruz.

Herkesin işini neden yapmıyorsunuz? Güvenmiyor musunuz?

Güven toplum hayatında da çalışma hayatında da çok önemli. İnsanlar geliyor, ‘filan yerde işim var’ diyor, gidip yapıyoruz. Bizim işin maliyeti öyle çok büyük rakamlar olmaz. Ortalama 100 milyonda olabilir, kullandığın malzemenin kalitesine göre 200-300 milyona da çıkabilir. Neyse işi bitiriyoruz. Adam paranın bir miktarını veriyor. “Hafta sonu uğrayacağım” diyor. Sonra gelmiyor, icabında gidip bakıyorsun yok, gitmiş.

Bir olay daha anlatayım. Bizim üst katımızda oturan bir komşumuzun 230 milyona bir işini yaptık. Ayakkabıcılık yapıyordu, o gün bugün derken 6 ay geçti. Birgün geldik baktık ki adam taşınmış. Gerçekten bir güven kalmadı. İnsanlar sözünde durmuyor. Eskiden söz, senet, çek, derlerdi; şimdi çeke de güvenemiyoruz. Senet zaten kullanmıyoruz.

Peki sizce insanların borçlarını ödememe sebebleri neler olabilir?

Bence birinci sebep insanların İslâmiyetten uzaklaşması. Allah korkusu azaldı. Bu yüzden ‘bu bana haram, bunun bana hakkı geçti’ diye düşünmüyor. Bu durum son zamanlarda oldukça arttı. Diğer sebep de geçimin zorlaşması, insanların gelirinin azalması. Masraflar her geçen gün artıyor, insanlar ihtiyaçlarını zor karşılıyor, böyle olunca ya borcunu ödeyemiyor, ya da ödemiyor. İşini yaptığımız bazı müşterilerimiz, ‘usta bu ucuz anahtar idare etmez mi?’ diye soruyorlar. İnsanlar gerçekten ekonomik olarak zor durumda.

Hangi ürünleri kullanıyorsunuz ve nereden tedarik ediyorsunuz?

Kullandığımız ürünlerin yüzde 80’i Türkiye’de üretilen yerli mallar, bunun yanında yabancı ürünler de kullanıyoruz. Çin malları tabi çok piyasada, ama Çin malı kullanmıyoruz. Bazen müşteriler ucuz olanından istiyor. Müşteriye anlatıyoruz, ‘bunu takarsan 3-4 yıl, onu takarsanız garanti veremeyiz’ diye ama müşteri ‘ucuz olsun’ diyor, bunun için ucuz mal bulunduruyoruz. Tabi ucuz malzeme kullananlar var. Ama dediğin gibi güven çok önemli onun için kaliteli malzeme kullanıyoruz. Bizim bir sloganımız var: “Müşterimizin rahat etmesi bizim de rahat uyamamız demek” diye . Kartvizitimde 24 saat kesintisiz hizmet yazıyor, cebim 24 saat açık gecenin 03:00’ünde bile ararlar beni. Kullandığımız ürünleri Karaköy’deki Perşembe Pazarı’ndan, Perpa İş Merkezinden, bazı parçaları da fabrikadan alıyoruz.

Mesleğinizle ilgili şikâyetleriniz varmı?

Seyyar, yani kaçak çalışanlardan çok şikâyetimiz var. Bizim yanımıza çırak olarak geliyor. 2 sene çıraklık yapıyor. Sonra ustayım diye, cebine bir kontrol kalemi bir pense alıp piyasada dolaşıyor. Bizim 20 YTL’ye yaptığımız işi, 10 YTL’ye yapıyor. ‘Benim günlüğüm 30-40 milyona gelsin, günümü kurtarayım’ diyor. Bizim gibi dükkân kirası yok, elektriği, suyu, vergisi yok. O yüzden bizim işimizi çok baltalıyorlar. Bilinçli müşteri onlara işini yaptırmıyor. Ama ekonomik durum bozuk olan insanlar ister istemez rağbet gösteriyorlar. İşi iyi yapamayınca da onları bulamıyorlar. Ama bizim yerimiz, mekânımız belli.

Bir de gündüz dükkânı kapalı, ikindi saat 17:00’den sonra dükkânını açanlar çok. Bunları devlet de takip etmiyor, Elektrikçiler Konfederasyonu da. Bunlardan da şikâyetçiyiz. Sene sonu gelip aidat alıyorlar, bir de konfederasyon seçimi olacağı zaman oy için çağırıyorlar. Kaç yıldan beri dernekteyim bir gün gelmemiş ki ne şikâyetin var, ne derdiniz var diye sorsunlar. Mecburen resmî işlerimizi yapmak için odaya kayıtlı olmamız gerekiyor.

Ayrıca hâlâ 3 yıl önceki fiyatlara çalışıyoruz. Eskiden haftalığımızdan çok bahşiş alırdık, şimdi hak ettiğimiz parayı dahi alamıyoruz. Bahşiş de kalktı.

Hemşehrileriniz size iş yaptırıyor mu?

Çayeli, Senöz Derelilerde bir birliktelik yok. Hepsi iş yapan insanlar. İşte fırıncıdır, kahvecidir, marangozdur, mobilyacıdır. Senöz Deresi’nin esnafları birbirlerine iş yaptırmaz. Meselâ şöyle oluyor; iş yaptıracak gelip benden fiyat alıyor. Sonra gidip başkasına yaptırıyor. Gelip konuşmuyor; ‘sen şu fiyat dedin, bu şu fiyata yapıyor.’ Bana söylese, ben de bakarım, karşıaştırırım, beni kurtarıyorsa veya aynı malzemeyi mi kullandı? Çünkü malzeme çok fark ediyor. Ona göre karar veririz. Böyle sıkıntılarımız var. Niye birbirimizi kalkındırmıyoruz. Bazen sitem ediyorum.

Ümit KIZILTEPE / İSTANBUL

10.07.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  TOKİ, frene bastı

  Çiftçi destek bekliyor

  Kiraz fiyatları üreticiyi üzdü

  Ne kadar elektrik üreteceğiz?

  Meyve-sebze ihracatına dünya kupası bereketi

  Ticarî hayatta güven kalmadı

  İhracatçı bürokrasiden şikâyetçi

  200 milyon YTL’lik kaçak mal gümrüğe takıldı

  Yenilikçi ol rekabet gücün artsın

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004