Akşehir Belediye Başkanı Dr. Mustafa Baloğlu: “Nasreddin Hoca’ya has bir şenlik yaptığımız söylenemez. Bu daha çok, her şehirde olduğu gibi, o şehrin bir takım sosyal ihtiyaçlarını karşılayan bir şenliktir. Nasreddin Hoca biraz isim vermiş bu şenliğe. Aslında Nasreddin Hoca şenlikten daha bağımsız bilimsel ve kültürel bir takım etkinliklerle anılmalı. Ama yıllardan beri böyle geldiği, halkın alışık olduğu ve benimsediği bir tarzdan dolayı bu şekilde devam ediyoruz" dedi.
5-10 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştirilen 47. Uluslararası Nasreddin Hoca Şenliği dün başladı.
Konuyla ilgili Yeni Asya’ya konuşan Akşehir Belediye Başkanı Dr. Mustafa Baloğlu, “Geçen sene istediklerinizi elde ettiniz mi?” sorumuza “Hedeflerimiz çok büyüktü. Ancak tamamına ulaşamamakla birlikte, uluslar arası sempozyum ciddi manada ses getirdi. Katılım çok iyiydi. Yansımaları da çok iyi oldu. İlim adamları böyle bir organizasyondan dolayı tebrik ettiler. Sonradan haberi olanlar ve mazeretlerinden dolayı katılamayan ilim adamlarımız bir daha ne zaman olacağını sordular. Burada size açıklıyorum; 2007 yılı için benzer bir organizasyon yapacağız. Ayrıca, sempozyumdaki bilgi ve belgeleri de kitap haline getirdik” şeklinde cavap verdi.
Nasreddin Hoca’yı
tam anlamıyoruz
Bu seneki temel amaçlarının yine Nasreddin Hoca’nın ismini duyurmak olduğunu ifade eden Baloğlu, şenliklerin Nasreddin Hoca’nın tam anlamıyla anlatmaya yönelik olmadığını ifade etti. Baloğlu şaunları söyledi:
“Nasreddin Hoca’ya has bir şenlik yaptığımız söylenemez. Bu daha çok, her şehirde olduğu gibi, o şehrin bir takım sosyal ihtiyaçlarını karşılayan bir şenliktir. Nasreddin Hoca biraz isim vermiş bu şenliğe. Aslında Nasreddin Hoca şenlikten daha bağımsız bilimsel ve kültürel bir takım etkinliklerle anılmalı. Ama yıllardan beri böyle geldiği, halkın alışık olduğu ve benimsediği bir tarzdan dolayı bu şekilde devam ediyoruz. Nasreddin Hoca bu yüzden geri planda kalıyor. Sempozyum gibi etkinliklerle bundan sonra Nasreddin Hoca’nın ismini daha ön plana çıkarmak istiyoruz. Bu etkinliklerde isteklerimiz ve dileklerimizden çok halkın istekleri çok önemli. Programın çatısını anketlerle belirliyoruz. Halkın istediği yönde şenliklerin çerçevesini çiziyoruz.”
|
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Sanat Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ayla Ödekan, ‘’Eskiye yönelik kültürel değerleri, özgünlüğünü yitirmeden korumayı öğrenmeliyiz’’ dedi.
Prof. Dr. Ödekan, korumacılık denilince ilk akla gelenin şehirlerin tarihî dokuları olduğunu söyledi.
‘’Korumacılık duygusu yeterince gelişmediği için insanların, modern yapılaşma ile evlerini terk edip, modern binaları tercih ettiklerini görüyoruz. Bu tarihî mekânlar, çoğu zaman kaderine terk edilip, yok oluyor’’ diyen Ödekan, İtalya, İngiltere, Fransa, Almanya gibi birçok Avrupa ülkesinde şehirlerin kültürel kimliklerinin korunması için özel bir çaba gösterildiğini ve bu mekânların binlerce yıl, cadde, sokak hatta şehir olarak aslına uygun olarak korunduğuna şahit olunduğunu belirtti.
Şehirlerin tarihî dokularının korunmak zorunda olunduğunu kaydeden
Ödekan, şunları söyledi:
“Korumacılık konusunda son yıllarda bir uyanış var, bunu çok önemsiyorum. 1960-70’li yıllarda Türkiye’de koruma kavramı yoktu. Ama bu tarihten günümüze kadar olan süreçte bu kavram gelişti, yaygınlaştı ve önem kazandı. Günümüzde ise buna yöneticiler, özellikle yerel yöneticiler sahip çıkmaya başladı. Bu çok önemli bir gelişme. Önemli olan özgünlüğünü yitirmeden korumayı yapabilmektir.’’
|