Gazeteci Hüsnü Mahalli, İsrail’in yaptığı katliâmlarının yanına kâr kaldığını belirterek, “Her zaman kârlı çıkan İsrail, kaybeden de Filistin halkıdır. Onlara uygulanan terör, katliâmlar, özellikle Arap ülkelerinin başındaki birçoğu Amerikan işbirlikçisi yönetimlerin sessizliği, ilgisizliği ve İslâm âleminin vurdumduymazlığı sonucu tekrarlanacak. İsrail bu terör politikalarından vazgeçmeyecektir” dedi.
İsrail’in bu umursamaz tavrı nereye kadar gidecek?
Bunu İsraillilere sormak gerekiyor. Sonuçta her şeyi İsrail ve Amerika belirliyor.
Yine İsrail’in yanına kâr mı kalacak?
Tabiî, yani şimdiye kadar farklı mı oldu? Daha dört yıl önce Cenin katliâmları oldu. Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit “bu soykırımdır” dedi, ama bunu pahalıya ödedi. İsrail’in hanesine kâr olarak yazıldı. İsrail’in kurulduğu günden bu yana yaptıklarına gitmeye gerek yok. Asker kaçırılmadan yalnızca bir hafta önce 48 Filistinli öldürüldü. Bunların da hepsi çocuk ve kadındı. Ama kimse sesini çıkarmıyor, bir İsrail askeri kaçırılınca kıyamet kopuyor. Dolayısıyla kimin hanesine kâr yazılıyor hesabı yapılmaz. Her zaman kârlı çıkan İsrail, kaybeden de Filistin halkıdır. Onlara uygulanan terör, katliâmlar, özellikle Arap ülkelerinin başındaki birçoğu Amerikan işbirlikçisi yönetimlerin sessizliği, ilgisizliği ve İslâm âleminin vurdumduymazlığı sonucu tekrarlanacak. İsrail bu terör politikalarından vazgeçmeyecektir. Kimse hayâl kurmasın.
İsrail isteseydi bu kadar insanı öldürmeden, şehirleri bombalamadan, görüşmelerle askerini kurtarabilir miydi?
Oturup konuşsaydı, Sayın Başbakan Tayyip Erdoğan’ın arabuluculuğunu kabul etseydi, elbette kurtarabilirdi. İsrail haksız olmasına rağmen, herkes kaçırılan askeri kurtarmaya çalışıyor. Kimse Filistin halkını kurtarmaya çalışmıyor.
Son bombalamalardan sonra Gazze’de durum nasıl?
Bir milyon 300 bin insan şu anda Gazze’de açlık ve sefalet içinde. Elektrik, su yok. Buzdolapları çalışmıyor. Peynirinden tutun birçok gıdaya kadar, her şey çürüdü. Bir yaşındaki çocuk günlerdir bomba sesiyle yatıp, bomba sesiyle uyanıyor. Yani bu çocuklardan ne beklersiniz? On sene sonra bunlar intihar eylemcisi olduğunda, bundan ne hakla hesap sorulabilir ki? Kimse bu haksızlıklara bir şey söylemiyor. Bir asker kaçırıldı, kıyamet koptu. Sanki o asker zembille gökten indirilmiş. Sonuçta askerdir. Savaş var. Onlar Filistinlileri öldürüyor ve Filistinliler de onu kaçırdı. Bu ne biçim adalettir, ne biçim vicdansızlık, çifte standarttır. Bunu anlamakta zorlanıyoruz. Ama maalesef bu dünya böyle. Herkes İsrail’den yana.
Hamas mı bahane ediliyor?
Hamas nasıl sorumlu tutulur, nasıl bahane olarak gösterilir? Hamas işgal altındaki bir halkın temsilcisi. Türkiye işgal edildiğinde, halk direndiğinde, işgalciler kurtuluş savaşını yapan millete o zaman terörist kelimesi yoktu “eşkıya” diyorlardı. Filistin toprakları 39 yıldır işgal altında. Ne yapsın Hamas, ne yapsın Filistin halkı, ne yapsın Fetih Örgütü? Teslim mi olsunlar? Biri çıkıp bunları anlatsa... Onu istiyorlar. Teslim olacaksın, İsrail istediğini yapacak. Öldürecek, duvar yapacak, kuyularını zehirleyecek, nükleer atıklarını Batı Şeria’da ve Gazze’de gömecek, herkes hastalanacak, kanser olacak… Bunların hepsi olacak, ama kimse sesini çıkartamayacak. Sesini çıkartanlara “sen teröristsin” denilecek. Bu aptalca bir yaklaşımdır açıkçası.
Müslüman ülkeler neden bu haksızlıklara tepki göstermekten aciz? İsrail’den mi korkuyorlar?
Amerika’dan korkuyorlar. Arap ülkelerinin, Müslüman ülkelerin iktidarlarının büyük bölümü Amerika’dan korkuyor. “Biz eğer Amerika’nın söylemlerinin dışına çıkarsak iktidardan oluruz” diye düşünüyorlar. Bütün mesele bu. Başka hiçbir açıklaması yok. İsrail kim, Amerika kim? Ne demek ya! 1.5 milyar Müslüman, 56 tane Müslüman ülkesi, bunların içinde de 22 tane Arap ülkesi var. Bunlar sadece beş gün petrolü kıssalar, Batı dize gelir. Ama yapamıyorlar. Korkuyorlar. İktidarlarını korumak zorundalar. Başka çareleri yok. 30-40 yıldır iktidardalar.
Korkunun ecele faydası var mı? Çünkü Amerika menfaati icab etti mi, düne kadar sözünden çıkmamış iktidarları bir anda yok edebiliyor…
Eder tabiî. Amerika’nın anlayışı budur. Müslüman ülkelerdeki yönetimler kendi halklarına güvenmedikleri sürece, Amerika’ya güvenmek zorundalar. Amerikan’ın da şartı belli; “İsrail’i rahatsız etmeyeceksiniz” diyor. Durum bu kadar net. Öyle dolambaçlı lâflara gerek yok. “İsrail’e dokunmayacaksınız, hiç bir şekilde İsrail’i rahatsız etmeyeceksiniz” diyor. Suriye, Mısır, Ürdün, başka halklar Filistin’e kampanya düzenleyip para yardımı topluyorlar, bankalar o paraları Filistin’e göndermeye korkuyor. Çünkü Amerika, “herhangi bir banka Filistin halkına yardım ederse gebertirim” diyor. İşte buyurun. Yardım dediğiniz de ilâç ve gıda içindir. O paralarla silâh alınmıyor. 6 aydır bir kutu aspirin Filistin topraklarına girmemiştir. Bu ne biçim insanlıktır anlayamıyorum.
|