Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 05 Temmuz 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Dünya

 

Saldırılar radikalleştirir

Fransa Dışişleri Bakanı Philippe Douste-Blazy, İsrail’in Batı Şeria’daki saldırılarının, Filistinleri radikalleştireceği uyarısında bulundu. İki taraftan da gelen saldırıları ve İsrail’in Filistinli milletvekillerini tutuklamasını kınayan Philippe Douste-Blazy, “Bütün olup bitenin Filistinlileri radikalleştirmesinden korkuyorum” diye konuştu.

Sonunda Avrupa ülkeleri de İsrail’in saldırıları karşısında soğukkanlılığını kaybederek patladı ve saldırıların durdurulmasını istedi. Fransa İsrail’in orantısız güç kullanmasının Filistinlileri daha da radikalize edeceği gerekçesiyle karşı çıkarken İsviçre de saldırıların derhal durdurulmsını istedi.

Bu arada, İsrail Başbakanı Ehud Olmert, İsrail güvenlik kuvvetlerinin Filistin topraklarındaki saldırılarına devam etmelerini emretti.

Olmert, güvenlik kuvvetlerinin “teröristlere, bunları koruyanlara ve bunlara talimat verenlere karşı operasyonlarını sürdürmeleri” emrini verdi. İsrail Başbakanı, 9 gün önce bir İsrail askerini kaçıran Filistinli militanlarla görüşmeyeceklerini de tekrarladı.

İsrail Başbakanı Ehud Olmert, kaçırılan askerin kurtarılması için Gazze Şeridi’ne düzenlenen saldırıların devam edeceğini açıkladıktan kısa bir süre sonra İsrail ordusu, Filistin topraklarındaki ilerleyişini sürdürmeye başladı.

İsrail ile Filistin arasında bir askerin kaçırılmasıyla tırmanmaya başlayan gerginlik, yeniden yükseliyor. İsrail Başbakanı Ehud Olmert’in kaçırılan askerin serbest bırakılmaması halinde Gazze Şeridi’ne yönelik olarak düzenlenen saldırılara devam edileceğini açıklamasının ardından İsrail ordusu yeniden harekete geçti. Gazze’nin kuzeyinde konuşlu bulunan askerlerin iç kesimlere doğru yöneldiği belirtilirken, yer yer sıcak çatışmaların da yaşandığı ve İsrail askerlerinin açtığı ateş sonucu ilk belirlemelere göre 1 Filistinlinin hayatını kaybettiği belirtildi. Olayın Beyt Hanun’da meydana geldiği bildirildi.

Öte yandan, İsrail askeri radyosuna açıklamalarda bulunan Başbakan Olmert, İsrailli askeri kaçıran Filistinlilerin ültimatomunu dikkate almadıklarını ve saldırıların devam edeceğini açıklamıştı. Sabah saatlerinde bir açıklama yapan üst düzey İsrail askeri yetkilisi Dan Halutz da, Filistinli grupların şantajlarına boyun eğmeyeceklerini ifade etmişti. İsrailli askeri kaçırdıklarını iddia eden Filistinli grupları, askerin serbest bırakılması karşılığında İsrail cezaevlerindeki Filistinli kadın ve çocuk tutuklukların serbest bırakılmasını istemiş, taleplerinin yerine getirilmesi için İsrail Hükümeti’ne (TSİ) dün sabah 05.00’a kadar süre vermişti. Daha sonra da verdikleri süreyi uzatmışlardı. Filistinliler askerin ellerinde ve sağ olduğunu ve ona zarar vermeyeceklerini ve askerin Fransa’ya teslimine sıcak baktıklarını açıklamışlardı.

Bu arada, İsrail savaş uçakları, Gazze’deki İslâm Üniversitesi’ne füze saldırısında bulundu. Kaçırılan askerini kurtarmak için 25 Haziran’dan beri Filistin topraklarına saldırı düzenleyen İsrail, günün ilk saatlerinde Gazze’deki İslâm Üniversitesi’ni vurdu. Saldırıda konferans salonunun büyük hasar gördüğü belirtilirken, ilk bilgilere göre olayda ölen ya da yaralanan olmadı. İsrail savaş uçakları, İslâm Üniversitesi’ne daha önce de saldırı düzenlemişti.

Bu arada İsrail ordu birliklerinin yeniden 30 kadar zırhlı araçla Gazze’den 200 metre kadar içeri girdikleri belirtildi. İsrail birlikleri, Cebeliye mülteci kampı yakınlarındaki Beyt Hanun’da konuşlanmış durumda.

/ BEERŞEVA

05.07.2006


 

Irak‘ta her ay bin kişi ölüyor

Irak’taki şiddet olaylarında ölenlerin sayısında, Mayıs ayına oranla, Haziran ayında düşüş yaşanırken, yaralananların sayısı arttı. Mayıs ayında bin 53 kişi şiddet olaylarında hayatını kaybederken, Haziran ayında bu sayı bin 6 olarak açıklandı. Yaralıların sayısı ise bin 426’dan bin 769’a yükseldi.

İçişleri, Savunma ve Sağlık Bakanlıkları'nın verdiği kesin olmayan rakamlara göre, Haziran ayında 885'i sivil olmak üzere toplam bin 6 kişi şiddet olayları nedeniyle öldü. Mayıs ayında ise bin 426 kişinin öldüğü rapor edilmişti. İlk 6 ayda ölenlerin sayısı 5 bin 62 iken, yaralananların sayısı ise 6 bin 898 olarak gerçekleşti. Ancak El Kaide'nin Irak'taki lideri Ebu Musab El Zarkavi'nin öldürülmesinin ardından Şiiler'e yönelik saldırılarda bir düşüş yaşanmadı. Zarkavi'nin yerine geçen Ebu Hamza El Muhacir de 'savaşa' devam edileceğini söyledi. El Kaide Lideri Usame Bin Ladin'in Şiilerle savaşılması yönündeki mesajının ise saldırıları arttırmasından endişe ediliyor. Zarkavi'nin ölümünün ardından El Kaide, aralarında 2 ABD askerinin kaçırılarak öldürülmesi de dahil bir çok şiddet olayını üstlendi. Bununla beraber ABD ve Iraklı yetkililer, Zarkavi'nin ölümünün ülkedeki şiddeti düşürmeye yardımcı olacağı kanaatinde. Ancak, 40 ayrı medya kuruluşunun haberlerini derleyerek bir rapor çıkartan 'Irak'taki Cesetlerin Sayısı' adlı özel bir kuruluşa göre, yaklaşık 3.5 yıl içinde 40 binden fazla sivil hayatını kaybetti.

Cumartesi 70'den fazla insanın ölmesine neden olan patlamanın ardından Sadr Semti, Şiiler tarafından adeta 'kale' haline getirildi. Yayınlanan bildiride, Sadr Semti'ne giren yabancıların öldürüleceği duyuruldu.

"BAĞDAT İKİYE BÖLÜNÜYOR"

Mezhep çatışmaları Bağdat'ı adeta ikiye bölmeye başladı. Eskiden iç içe yaşayan ve birbirlerine kız verip alan Sünnilerle Şiiler, artık ölüm korkusundan ve özellikle Sadr Semti'nde meydana gelen patlamanın ardından, birbirlerinin bölgelerinden taşınmaya başladı. Şiiler'in Dicle Nehri'nin doğusuna, Sünniler'in ise batısına yerleşmeye başladığı bildirildi. Irak Hükümeti, Şii Sadr Semti'nde meydana gelen ve 70'den fazla insanın ölmesine neden olan patlamanın ardından Bağdat Özel Güvenlik Planı'nda değişikliğe gitme kararı aldı. Başbakan Yardımcısı Selam El Zuba, özel güvenlik planı hakkında bir toplantı yaptı. Toplantıda, hataları gidermek ve terör saldırılarını durdurmak için söz konusu planda değişikliğe gidilmesi kararlaştırıldı. Yaklaşık 3 hafta önce uygulanmaya başlanan planın çok da faydalı olmadığının anlaşılması üzerine alınan bu kararda, Sadr Semti'ne yönelik patlamanın büyük etkisi olduğu belirtildi. Yapılacak değişikliklerin ne olduğu tam olarak açıklanmasa da, ülkedeki tüm silah ruhsatlarının iptal edileceği ve yapılan aramalarda bulunan silahlara el konulacağı öğrenildi. Plan dahilinde, aralarında ABD askerlerin de bulunduğu yaklaşık 70 bin güvenlik çalışanı görev alıyor. Ayrıca pek çok noktada arabalar durdurularak arama yapılıyor, sokağa çıkma yasağı uygulanıyor. Görgü şahitleri, gece yarısı bazı bölgelerdeki kontrol noktalarının taşındığını söyledi. Bağdat halkı, çok sayıdaki arama noktasının kendilerine ayak bağı, ayrıca bu noktalarda oluşan kuyrukların da teröristler için ideal bir hedef olduğu konusunda şikayette bulunuyordu.

/ BAĞDAT

05.07.2006


 

Dinî liderler Moskova’da buluştu

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, başşehir Moskova’da yapılan ‘’Dünya Dinî Liderler Zirvesi’’nde yaptığı konuşmada, dinî hoşgörünün Rusya’da sivil barış ve toplumsal gelişme için çok önemli bir faktör olduğunu kaydetti.

Rusya’da tüm dinî örgütlerin kanunlar önünde eşit olduğunu ve faaliyetlerine devletin herhangi bir müdahalesinin olmadığını ifade eden Putin, ‘’Rusya, İslâm Konferansı ve Ortodoks Asamblesi ile birbirini karşılıklı etkilemekte. Biz, Türkiye ve İspanya’nın ortaya koyduğu Medeniyetler İttifakı inisiyatini destekliyoruz’’ dedi.

Bu zirvenin, varolan sorunların çözümüne katkıda bulunacağını umduğunu kaydeden Putin, ‘’Değişik dinlerin temsilcileri olan sizler politikacılardan, din gibi maneviyat sözcüğüne sahip olduğunuz için daha avantajlısınız. Çünkü dinin herhangi bir toprağı veya sınırı yok. Tüm insanlığa ait’’ diye konuştu.

/ MOSKOVA

05.07.2006


 

Önce tecavüz ettiler sonra öldürdüler

Irak Adalet Bakanı Haşim Abdurrahman El Şibli, bir Iraklı kadına tecavüz ederek ailesiyle birlikte öldürdüğü öne sürülen askerlere gereken cezanın verilmesi için uluslararası toplumdan yardım istedi.

Olayın ABD’de mahkemeye intikal etmesine rağmen, yayınladığı bildiriyle soruşturmanın uluslararası kuruluşlar tarafından denetlenmesini isteyen Şibli, Irak adlî mercilerine de soruşturma ile ilgili bilgi verilmesini talep etti.

“Böyle bir olay gerçekleşmişse; çirkin, gaddarca, ahlâk ve insanlık dışı bir eylem olmasının yanı sıra uluslararası kanunlara ve Cenevre Sözleşmesi’ne de aykırıdır” diyen Sünnî Adalet Bakanı; Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin olayı kınayarak bu tür insan hakları ihlâllerini durdurmak için ivedilikle harekete geçmesini istedi.

ABD Ordusu’nun yürüttüğü soruşturmada verilen yeminli ifadelere göre Başkent Bağdat’ın 30 kilometre güneyindeki Mahmudiye’de görev yaptıkları kontrol noktasında gördükleri bir kadına tecavüz etme planları hazırladı. Olay günü alkol alan askerler, sivil kıyafetlerle evi bastı. Steven D. Green adlı asker aileden aralarında 5 yaşındaki bir çocuğun da olduğu 3 kişiyi bir odaya kapatarak öldürdü. Green ve başka bir askerin tecavüz ettiği kadın ise Green tarafından öldürüldü. Askerler, iz bırakmamak için de kadını, üzerine yanıcı bir madde dökerek yaktı.

Olayla ilgili soruşturma başlatan ABD adaleti, Green’i tecavüz ve cinayet suçlamlarıyla yargılamaya başladı. En az 4 Amerikan askeri hakkında açılan soruşturmalar da devam ediyor. Fakat bu tür suçlara idam cezası veren Amerikan adaletinin sıra ABD askerlerinin Iraklı sivillere uyguladığı katliamlara gelince göstermelik cezalarla yetinmesi bu davanın da benzer bir şekilde sonuçlanacağı yönündeki şüpheleri arttırıyor. Irak’ın yüksek tirajlı gazetelerinden Ez-Zaman’ bugünkü başyazısında, Mahmudiye vahşetiyle ilgili olarak bir ya da iki askere ‘turistik bir ceza’ verileceğinin şimdiden belli olduğu yorumunu yaptı. Gazete, ABD askerlerinin Bağdat’ın batısındaki Ebu Gureyb hapishanesindeki tutuklulara yapılan işkenceler gibi bu suçun da unutlup gideceğini yazdı. Ez-Zaman, Irak’ta son yıllarda yaşanan çirkin olayların sadece Amerikan işgal güçleri tarafından değil, bazı Iraklı gruplar tarafından da gerçekleştirildiğini vurguladı.

/ BAĞDAT

05.07.2006


 

7/7 saldırganları şehit mi, değil mi?

İngiltere’de yayınlanan The Times gazetesi, “Müslüman İngilizler ‘7 Temmuz şehitleri’ konusunda bölündü” manşetiyle çıktı.

Gazetenin anketine göre İngiltere’deki Müslümanlar’ın yüzde 13’ü, 7 Temmuz saldırılarını gerçekleştirilen intihar bombacılarını ‘şehit’ olarak görüyor. Yüzde 7’si İngiltere’deki sivillere yönelik eylemlerin ‘bazı durumlarda’ meşru olabileceğini savunurken, bu oran askeri hedefler söz konusu olduğunda yüzde 16’ya yükseliyor. Yine İngiltere’deki Müslümanlar’ın yüzde 16’sı, saldırıların yanlış olduğunu düşünüyor, ancak amacını doğru buluyor ve yine yüzde 16’sı, ailesinden birinin El Kaide’ye katılmasının bir mahsuru olmadığını söylüyor. Yüzde 2 ise, “Bundan gurur duyarım” diyor.

Gazete bu görüşlerin sahiplerini ‘ciddî bir azınlık’ sözleriyle tanımladı. Cuma günü, Londra’da 3 metro ile 1 otobüsü hedef alan ve 52 kişinin ölümüyle sonuçlanan 7 Temmuz saldırılarının yıldönümü. Times gazetesi aradan geçen 1 yılda olaya ilişkin soruşturmada hiçbir bulgu elde edilemediğini yazdı.

/ LONDRA

05.07.2006


 

1.4 milyonluk Gazze uykusuz geceledi

Gazze Şeridindeki 1,4 milyon Filistinli, dün geceyi de uykusuz, tedirgin ve ne olacağının belirsizliğinin getirdiği gergin ortamda geçirdi.

İsrail ordusunun gece Gazze Şeridinin kuzeyine tanklar ve buldozerlerle girmesi, sınırdaki çit boyunca manevraları, bölgenin en uç noktasında bulunan Beyt Hanun ve Beyt Lahiya’da yaşayanlar dahil tüm Gazzelileri, ‘’İsrail ordusu girdi, girecek’’ endişesine taşıdı. Gazze’de yaşayan Filistinlilerle evli Türkler de durumu, ‘’Herkes gibi yine sabahladık’’ diye özetledi. Gazze’nin en eski sakinlerinden Işıl Zakkut (45) ‘’15 senedir buradayım, bu kadar kötü durumla hiç karşılaşmadım. Sonumuz nereye varacak bilmiyorum’’ dedi. Kuzeydeki sınıra en yakın Beyt Lahiya’da oturan Zakkut, ‘’Helikopterler 24 saat üzerimizde. Top sesleri hiç susmuyor, kaç gün, kaç gecedir uyku yüzü görmüyoruz’’ ifadesini kullanırken, ültimatomun son günü olan önceki geceyi ailece ve diğer Filistinlilerle birlikte sabahlayarak karanlıkta geçirdiklerini söyledi.

/ GAZZE

05.07.2006


 

Talabani’den aynı tarane

Irak Cumhurbaşkanı Talabani işgal güçlerinin ansızın çekilmesi halinde ülkenin kaosa sürükleneceğini ileri sürdü.

Bu arada, ABD askerleri, Irak’ın en büyük siyasî grubunu oluşturan Sünnî Uzlaşma Cephesi’nin Tikrit’teki parti bürosunu vurdu. Adnan Duleymi’nin saldırı sırasında karargah dışında olduğu bildirildi. Güvenlik kaynakları, Irak’taki koalisyon gücüne bağlı Amerikan askerlerinin, Irak’ın en büyük grubunu oluşturan Sünnî Uzlaşma Cephesi Lideri Adnan Duleymi’nin Tikrit’teki parti karargâhını vurduğunu duyurdu.

/ TİKRİT

05.07.2006


 

Afganistan’da ABD üssüne saldırı

Afganistan’ın doğusundaki bir Amerikan üssüne mal taşıyan işçilere düzenlenen saldırıda 5 işçinin öldüğü bildirildi.

Polis yetkilisi, militanların, üsse kütük taşıyan işçilerin içinde bulunduğu aracı pusuya düşürdüğünü, 1 işçinin yaralandığını, araç şoförünün saldırıdan yara almadan kurtulduğunu söyledi. Yetkili, saldırıdan Taliban’ın sorumlu olduğunu, işçilerin, Amerikalılar için çalışmaları sebebiyle hedef alındığını belirtti.

/ KABİL

05.07.2006


 

İran cevabını 6 Ağustos’ta verecek

İran Ulusal Yüksek Güvenlik Konseyi (İUYGK) Genel Sekreteri Ali Laricani, Batılı ülkelerin İran’a 6 Haziranda sunduğu pakete Tahran’ın 6 Ağustos civarında cevap vereceğini duyurdu.

Devlet televizyonundaki habere göre, Laricani, “Avrupalılarla müzakeremiz çarşamba günü, ancak bu müzakerelerin başlangıcı değil. Tekliflerine nihaî yanıtımız 6 Ağustos civarında hazır olacak’’ dedi. İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, İran’ın cevabının 22 ağustos civarında verileceğini açıklamıştı. Ancak G-8 üyesi ülkelerin dışişleri bakanları, İran’ın teklife 5 Temmuza kadar cevap vermesini istemişti.

/ TAHRAN

05.07.2006


 

Kıbrıs engel olabilir

Avusturya Parlamentosu Başkanı Prof. Andreas Khol, gümrük birliği ek protokolünün uygulanması gerektiğini belirterek, ‘’Kıbrıs sorunu, çözülmediği sürece müzakere sürecinin her aşamasında Türkiye’nin karşısına çıkacağını’’ söyledi.

BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın ‘’Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin planının kabul edilmemiş olmasından büyük üzüntü duyduğunu’’ ifade eden Khol, ‘’ancak bu aşamadan sonra Türkiye’nin gümrük birliği ek protokolünü uygulaması gerektiğini, bu sorun çözülmediği sürece AB ile müzakere sürecinin her aşamasında Türkiye’nin karşısına çıkacağını’’ kaydetti. Viyana’da görevli Türk gazetecilerle yemekli sohbet toplantısı düzenleyen Khol, ülkesinin AB içinde Türkiye’ye karşı ‘’samimi politika izlediğini’’ savunarak, ‘’3 Ekim’deki Lüksemburg zirvesinde Türkiye’nin müzakere yolunu açmak için, birliğin hazmetme kapasitesi ve referandum yapılması koşulunu gündeme getirdiklerini’’ bildirdi.

Avusturya’nın, Türkiye’nin AB üyeliğine ilişkin izlediği stratejiye ilişkin bir soruya karşılık, Khol şunları söyledi:

‘’Referandumdan olumlu sonuç alabilmek için, öncelikle sorunsuz yürüyen ve birlik üyesi diğer ülkelerin de kabul edebileceği bir müzakere sürecine ihtiyaç vardır. Bu nedenle de Avusturya, 3 ekimdeki Lüksemburg zirvesinde müzakere sürecinin yolunu açabilmek için birliğin hazmetme kapasitesi ve en sonunda da referandumla karar verilmesi koşulunu gündeme getirdi. Bu konuda Avusturya’nın izlediği stratejinin samimi olduğuna inanıyorum.’’

Fransa ve Hollanda’nın, Avrupa anayasasına ilişkin referandumu baştan yaparak, ‘’Türkiye’ye karşı gayri samimi bir politika izlediğini’’ savunan Khol, ‘’Fransa ve Hollanda’nın, anayasa referandumundan çıkan olumsuz sonucun arkasına sığınarak Türkiye’ye karşı çifte standart uyguladığını’’ kaydetti.

Türkiye’nin tam üyeliği konusunda sonuçta halkın onayını almanın ‘’zorunlu olduğunu’’ ifade eden Khol, bu görüşünü de ‘’Kimse kendi yurttaşlarının rüzgarına karşı piyano çalamaz ‘’ atasözüyle pekiştirdi.

Asimilasyon değil, entegrasyon istiyoruz

Avusturya’da yaşayan Türk toplumuyla ‘’çok iyi ilişkiler içinde olduklarını’’ ifade eden Khol, kendisinin de sık sık cuma günleri değişik camileri ziyaret ettiğini ve ‘’inanan bir Hristiyan olarak İslam dini hakkında bilgi edindiğini’’ söyledi. İslam, Musevilik ve Hristiyanlığın ‘’semavi dinler olarak tek bir ağacın meyveleri olduğunu’’ anlatan Khol, “İslam dinini önemli ve güzel bir din olarak kabul ettiğini’’ bildirdi. Avusturya’daki Müslüman Türklerin ‘’dini inançlarını özgürce yaşamalarından yana olduklarını’’ ifade eden Khol, ‘’Biz Türk kültürünü benimsiyoruz, reddetmiyoruz. Ülkemizdeki Türklerin de bizim kültürümüzü üstlenmelerini değil, ama tanımalarını ve benimsemelerini istiyoruz’’ diye konuştu.

Yabancılara yönelik yeni bazı yasal düzenlemelerin ülkeye yeni gelecek mültecileri kapsadığını, ülkede yıllardan beri yasal olarak ikamet eden ve çalışan yabancıları kapsamadığını belirten Khol, ‘’Biz ülkemizdeki yabancıların asimile olmalarını değil, entegre olmalarını istiyoruz’’ dedi.

Türklerin aile yapısından övgüyle söz eden Khol, ‘’Ben Türk aile yapısında özellikle yaşlı kadınların üstlendiği belirleyici role büyük saygı duyuyorum. Ancak bu kadınların doktora giderken yanlarında küçük çocuklarını veya torunlarını tercüman olarak götürmelerinden de üzüntü duyuyorum. Bu kadınların Almanca öğrenip doktora sorununu kendisinin anlatabilmesi çok önemlidir’’ ifadesini kullandı.

Avusturya’daki çeşitli Türk derneklerinin faaliyetlerini de ‘’takdirle karşıladığını’’ ifade eden Khol, ‘’Türk derneklerine büyük güvenimiz var. Avusturya-Türk İslam Birliği (ATİB), güven duyduğumuz Türk derneklerinden biridir’’ dedi.

/ VİYANA

05.07.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004