Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyelik konusunda değişmeye başlayan resmi tavrıyla ilgili sinyalleri umarım Avrupa ülkeleri almaya başlamıştır. Üyelik sürecinin her kritik adımında zorlayıcı, olumsuz tavırlarla karşı karşıya kalmak hükümetin sabrını iyice taşırmış durumda. Ve hatta hükümetten aldığım bazı sinyaller ‘Acaba üyelik sürecini tek taraflı olarak biz mi durdursak’ fikrinin dahi kafalarda gezinmeye başladığını gösteriyor.
Her ülke dış politika kararlarında iç politikaya endekslidir, bu Türkiye’de daha çok böyledir. İç politik hava ne yazık ki son dönemde neredeyse tamamen Avrupa Birliği aleyhine dönmüştür. Hükümet üyelik sürecini kendisi durdurduğunda iç politikada son derece popüler bir karar olacağını ve hatta Kıbrıs nedeniyle oluşan olumsuz havanın da silinebileceğini görüyor. Yani o tür bir karar AKP’nin popülaritesini çok arttıracak hale gelmiş durumda. Hiçbir politikacı iç politikada bu şekilde esme ihtimali olan bir adımın çekiciliğini kolay kolay reddedemez. İşte Avrupa’nın da bunu görmesi ve sürecin her kritik aşamasında Türkiye’yi köşeye sıkıştırıcı tavırlardan vazgeçmesi lazım. Bunu yapmadıkları takdirde hükümet yakın gelecekte Avrupa Birliği üyeliği konusunda tüm süreci tersine döndürecek bir radikal kararı rahatlıkla alabilir.
Bu iç politikada kozları AKP’nin eline verir ama uzun dönemde Türkiye’nin lehinde olan bir karar olmaz. Türkiye’nin geleceği Avrupa üyeliğindedir ama Avrupa’nın geleceği de Türkiye’nin mutlaka üye olacağı bir birlik haline gelmektedir. Yani arada bir kozlar Avrupa’nın elinde gibi görünse bile Türkiye’nin de elinde kozlar vardır ve benim edindiğim izlenim; hükümetin bu kozları oynamaktan artık çekinmeyeceği çünkü iç politik ortamın buna son derece uygun olduğunu düşünmekte oldukları yolundadır. Avrupalı dostların Türkiye’yi tehlikeli ve radikal bir karar alabileceği şekilde köşeye sıkıştırdıklarını görmeleri ve buna göre davranmaya başlamalarını ümit ediyorum.
AKP, yeni bir seçimden önce Avrupa üyeliğinden vazgeçmenin kendisine iç politik avantaj sağlayacağını gördüğü takdirde adımını kolay atar. İç politikadan şimdilik alınan sinyaller bu kadardır. Avrupa’nın da daha geniş boyutlu düşünüp daha gerçekçi davranmaya başlaması gerekiyor.
Akşam, 16 Haziran 2006
|