Adalet Bakanı Cemil Çiçek’in düşünce özgürlüğü konusunda savcıları uyararak basında düşünceyi açıklamayı öngören yayınlar için işlem yapılmamasını istediği genelgesi olumlu bulunurken bu isteğin uygulamaya geçmesinde kuşkular yaşanacağı belirtildi.
Ceza İşleri Genel Müdürlüğü kanalıyla başsavcılıklara “Yazılı ve Görsel Basınla İlgili Uygulamalar” konulu genelge gönderen Bakan Çiçek, Avrupa Birliği’ne tam üyelik süreciyle bağlantılı olarak bir çok reform yapıldığını, bu düzenlemelerin temel amacının da ‘bireyin hak ve özgürlüklerini korumak’ olduğunu belirterek, “burada esas olan yasaklar değil, özgürlüklerdir” dedi.
AİHM kararlarına göre temel hak ve özgürlüklerden biri olan düşünceyi açıklama özgürlüğünün demokratik bir toplumun zorunlu temellerinden ve bireyin özgüveni için gerekli temel şartlardan birini oluşturduğuna dikkat çekilen genelgede, “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesinin ikinci fıkrasının AİHM’ce yapılan yorumunda bu hürriyet; toplumda beğenilen, kabul gören, zararsız veya kayıtsızlık içeren bilgiler veya fikirler için aynı zamanda kırıcı, şok edici veya rahatsız edici olanlar için de geçerlidir. Bu da demokratik bir toplumun olmazsa olmaz unsurlarından olan çok seslilik, tolerans ve hoşgörünün gereğidir” uyarılarına yer verildi.
UYGULAMAYA
GEÇİŞ KUŞKUSU
5187 sayılı Basın Kanunu’nun, basın özgürlüğü, yayın ilkeleri ve uymayanlar hakkında verilecek cezalara ilişkin hükümlerinin de hatırlatıldığı genelgede, “Temek hak ve hürriyetlerin en önemlilerinden biri olan ifade ve düşünce özgürlüğü kapsamında yapılan inceleme ve soruşturmalarda, AİHM kararları da dikkate alınarak, yapılan düşünce açıklamalarının eleştiri sınırları içerisinde kalıp kalmadığının titizlikle değerlendirilmesi” istendi.
Konuyu Yeni Asya’ya değerlenirden insan hakları savunucuları, Adalet Bakanlığının genelgesinin uygulamaya geçmesinden kuşku duyduklarını ifade ettiler.
Düşünce Suçu(!?)na Karşı Girişim yöneticisi Şanar Yurdatapan, benzer genelgelerin daha önce bir çok defa yayınlandığını ancak uygulamaya geçmediğini belirterek, “Böylesine genelgeleri laf olsun diye çıkardıklarını çok gördük. Hatta genelgeyi yazılı bir şekilde çıkartıp arkasından ‘bildiğinizi okuyun’ denildiğini de çok gördüğümüz için kuşkuluyuz. Ama yine de kimsenin günahını almayalım. Pratiği zamanla göreceğiz” dedi.
BÜROKRASİ DİRENİR
Mazlumder İstanbul Şube Başkanı Mustafa Ercan ise, genelgeyi olumlu bulduğunu ancak bazı savcıların genelgenin uygulamaya koymada direnecekleri endişesi taşıdığını söyledi.
Düşünce ve ifade hürriyetinin en geniş anlamda kullanılması gerektiğini ancak Orhan Pamuk ile davası üzerine bu genelgenin yayınlandığına dikkat çeken Ercan, “Düşünce hürriyeti açısından bakıldığında olumlu bir gelişme. Ancak bu Orhan Pamuk davası üzerine gündeme geldi. Bu yönüyle de şansızlık olarak değerlendiriyorum. Daha önce de düşüncesinden dolayı yargılanan ve hapis yatan kişiler olmuştu” şeklinde konuştu.
Bazı savcıların düşünce ve ifade hürriyetlerine toleranslı yaklaşmaya direnç göstereceğini vurgulayan Ercan, “Savcıların takdir marjı var. Bu genelge sadece dikkatli olmalarını istiyor. Aksi halde savcılardan sadece mahkemelerin neticede ceza vereceği olaylarda dava açmasını istemek gerekir ama bu mümkün değil. Savcılar takdir haklarını kullanacaklar. Bu takdir haklarını yerinde ve iyi kullanmaları isteniyor. Uygulamada bütünüyle karşılık bulması zor. Bu konuda endişemiz var. Bizde bürokrasi her zaman belli şeylere direne gelmiştir. Bu direnç unsurları da görülecektir. Her ne olursa olsun düşünce hürriyetini kabul etmeyen ve eski çizgiyi devam ettiren savcılar olacaktır. Bunun da yerleşmesi zaman alacaktır” dedi.
MGK Genel Sekreteri 301’e sahip çıktı
Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Genel Sekreteri Yiğit Alpogan, Türkiye’nin Kıbrıs konusunda açıkladığı kapsamlı eylem planına ABD’nin destek vermesinin ‘’iyi bir jest’’ olacağını söyledi.
301. MADDE
Türk Ceza Kanunu’nun 301’inci maddesine ilişkin bir soru üzerine Alpogan, ‘’Bu konuda politikacılar ne düşünüyor bilmiyorum ama bizim görüşümüz bunun değiştirilmemesi yönündedir’’ dedi.
Alpogan, henüz yeni uygulamaya giren bir yasanın maddelerinin üç ay içinde değiştirilmeye başlanmasının, yasal düzeni sağlama bakımından yararlı olmayacağını söyledi. (aa)
|