"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Avrupa’da Ramazan, Halilullah’ın İbrahimîlere serilmiş sofrasıdır…

Şükrü BULUT
26 Nisan 2024, Cuma
Avrupalı Hristiyanlar Ramazan-ı Şerifi öyle benimsediler ki…

Apartmanda, sokakta, işyerinde ve okulda en çok duyduğunuz cümle, onların ramazanlarımızı tebrikleridir. İslamiyet’in bu şeairi, küçük küremizde yalnızca Müslüman ülkelerin günlük hayatlarına yansımıyor, bunun Avrupa’daki akisleri de önemsenecek derecede artmış görünüyor.

Ramazan-ı Şeriflerin, beraberlerinde, sofrayı da tedai ettiklerini elbette biliyorsunuz. Elli-altmış önce “sofra” denildiğinde, yalnızca İbrahim (a.s.)’ın sofrası hatıra geliyordu. Veya Hz. İsa (a.s.)’a ve onum havarilerine semadan indirilen sofra konuşulabilirdi. O zamanlarda; Ne Musa (a.s.)’ın çöle çıkarken kardeşi ile oturduğu balık sofrasını, ne Hz. Zekeriya’nın (a.s.) Meryem’in (a.s.) önünde şahit olduğu gaybî sofrayı, ne Hz. Muhammed (sav)’in yerden kalkmayan sofralarını ne de diğer nebilerin sofralarını Avrupa ahalisi biliyordu. Hristiyan Batı’nın diğer bütün sofralarını, zaman içinde Kur’an’dan öğrendiğini, yine onların günümüz kültürlerindeki yansımalardan öğreniyoruz. “Sofra” dediğimizde, yalnızca damağımıza ve midemize hitap eden bilindik sofrayı kastetmiyoruz. Tıpkı “rızık” kelimesinin ardına saklanan manalar gibi. Bilinen belli duygularımızın dışındaki yüzlerce hissiyatımıza hitap eden maddi-manevi sofralar burada söz konusu. Şu bahar mevsiminde, Rabbimizin geniş dairede önümüze serdiği sofralar gibi… Gözlerin, koku alma duyumuzun, dokunma hissiyatımızın ve kulaklarımızın rızıklandığı sofraların zenginliğini hepimiz az-çok görüyor ve yaşıyoruz.

Belki de size hissettirmeye çalıştığımız Halilullah sofralarının özünü teşkil eden Kur’an’ı başa almalıydık. Kur’an’ın lâfzından ve musikisinden, manasına kadar. Bu zamanın lahuti atmosferlerinden, geleneğinin eteğine sarılmış sıradan duygulardan Kur’an’ın ruhlara takdim ettiği sofralara kadar… Bu ilâhî mesajın tesirine kapılmış milyonlardaki ahlâkî yükselişin gösterdiği manevi sofralar var ki, genellikle bunun hem tasvirinden, hem de mahiyetini anlatmaktan aciziz. Avrupa medeniyetiyle övünen kıta insanlarını, hayat cihetiyle büyüleyen bir değişim, melekutiyetin yansıması, dünyevi hiçbir tedrisin yapamadığı bu ruhî terakkiyi hususi bir yere koymamız lazım. Kur’an’ın Ramazan-ı Şeriflerde sunulan haliliyyet sofralarının yansımalarından kıtayı nurlandıran akisleri, ancak buradaki İbrahimîlerle oruç mevsimlerini geçirenler bilirler…

Kur’an’ı Kerim’de; üzerimize farz olarak yazılan orucun yalnızca bizimle sınırlı olmadığını, bizden öncekilerin de (tüm İbrahimîlerin) buna dâhil olduklarını haber veren ayeti hepimiz biliyoruz.(1)

İslâmiyet ile Avrupa’ya serilen Halilullah’ın sofrası, milyonlarca Hristiyan’a kendi oruçlarını da hatırlatmış görünüyor. Zira Müslümanlara özenerek, kendi istekleriyle aynen bizim gibi oruç tutanların sayılarında büyük artış var. Zamanın “bedenî israf”ından da kurtulmaya vesile olan bu oruçların önümüzdeki zamanlarda daha da artacağına inandığımızdan, Hristiyanların Paskalya ile biten kırk günlük oruçlarını bizim gibi “İFTAR” ile bayrama girmelerini beklememiz de artık hayal olmasa gerek.

Bu manevi sofraların her şeyden önce kalplere ve akıllara hitap etmelerine, Kur’an’ın zamanımızdaki en hikmetli tefsiri olan Risale-i Nur ile gayret eden NUR TALEBELERİ’nin, Avrupa’nın birçok şehrinde iftar öncesinde hazırladıkları maddi-manevi sofralara da burada değinmemiz lazım.

Otuz-kırk sene önce, mütevazı bir şekilde ve hatta zor şartlar içinde başlayan İBRAHİMÎLERLE İFTAR geleneği Avrupa’da öyle benimsendi ki… Ücra köylere, üç-beş Müslüman’ın bulunduğu mezralara kadar yayıldı, elhamdülillah. O yerleşim bölgesinin idarecisinden papazına, öğretmeninden sivil toplum temsilcisine, siyasilerinden dinî cemaat mensubuna kadar o insanlar, bu gecede bir araya gelip muhteşem bir manevi manzara teşkil ediyorlar.

Bu manzaralar, Bediüzzaman’ın meşhur Şam Hutbesindeki şu sözlerini de tedai ettirmiyor mu?

“Eğer biz doğru İslâmiyeti ve İslamiyet’e lâyık doğruluğu ve istikameti göstersek, bundan sonra onlardan fevc fevc dâhil olacaklardır.”

Meselenin en önemli ciheti, Avrupa’daki Müslümanların dışarıya akseden halleri, yaşayışları ve daha doğrusu ahlâkları… Müminlerin mübarek anneleri Hz. Aişe (r.a.)’ın ifadesi ile, Peygamberlerine tam uyarak Kur’an’ı yaşamaları… Cehaletin, imkânsızlık ve gurbet ile yollarımızı kestiğini kabul ediyoruz. Ancak şu Ramazan-ı Şeriflerde, yine Rabbimizin ikramı, himmeti ve inayetiyle imdadımıza Kur’an yetişiyor. Bu kıtada Ramazan-ı Şerif’i bütün uzuv ve duygularıyla tutan Müslümanlardaki ahlâkî yükselişe şahit olan diğer din mensupları, bilhassa Hristiyanlar ya Müslüman oluyorlar ya Müslümanlarla ittifak ederek Avrupa toplumunu çöküşten kurtarmaya çalışıyorlar…

Ne mutlu, bu gayret içine giren Müslümanlara ve tüm İbrahimîlere…

Okunma Sayısı: 1172
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • İsmail

    26.4.2024 14:33:58

    Ahirzamanın imansız ve emansız hunhar saldırgan düşmanlarına karşı beklediğimiz ittifak, elhamdülillah Kur’an’n feyzi ve Ramazanın bereketiyle sofralarda kurulmaya başlamış. Elhamdülillahi haza min fadli rabbi.

  • Nur

    26.4.2024 12:57:27

    Ümit veren, ihtiyacımız olan bu yazı için çok teşekkür ederiz... Bu tarz yazıların devamını bekliyoruz...

  • Hüseyin

    26.4.2024 11:34:35

    İbrahimilerin hanifilik üzere Avrupa’da bir sofrada bir araya gelmelerini, Allah’ın inananlara bir yardımıdır.

  • Hüseyin T

    26.4.2024 06:29:01

    De ki: “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah çok bağışlayıcı, çok esirgeyicidir.” (Âl-i İmrân Suresi - 31 ) Cumanın hayrı,nuru ve bereketi üzerinize olsun inşallah...

  • Hüseyin T

    26.4.2024 06:28:56

    Aslında Avrupa'nın hemen hemen tüm şehirlerinde Ramazan'ı şerifin maddi ve manevi bereketini fırsat bilip külli manada istifade etmenin yolları üzerinde uzun uzun tefekkür etmeliyiz. Çünkü kıymetli hocamızın da bahsettiği gibi Avrupa'daki ekser nasara da paskalyada kendi dinlerinin gereği olarak oruç tutmaktadırlar. Buradan hareketle ortak yönleri nazara alınarak büyük hizmetlere vesile olmanın yolları nelerdir, deyip ciddi anlamda kafa yormaliyiz. Fakat bütün bunlar; üstadımızın da ifade ettiği gibi" lisanı hâl, lisanı kalden üstündür." düsturu İhlas ile nazara alınarak yapılırsa neticesi büyük hayırlara vesile olacaktır inşallah...

  • S.topuz

    26.4.2024 05:53:13

    ..."Dinsizlik cereyanına karşı ayrı ayrı iken mağlub olan İsevîlik ve İslâmiyet ittihad neticesinde, dinsizlik cereyanına galebe edip dağıtacak istidadında iken; âlem-i semavatta cism-i beşerîsiyle bulunan şahs-ı İsa Aleyhisselâm, o din-i hak cereyanının başına geçeceğini, bir Muhbir-i Sadık, bir Kadîr-i Külli Şey'in va'dine istinad ederek haber vermiştir. Madem haber vermiş, haktır; madem Kàdir-i Külli Şey' va'detmiş, elbette yapacaktır."... Bediüzzaman Said Nursi, Risale-i Nur Külliyatı Mektubat - 57

  • S.topuz

    26.4.2024 05:52:02

    ..." İşte böyle bir sırada, o cereyan pek kuvvetli göründüğü bir zamanda, Hazret-i İsa Aleyhisselâm'ın şahsiyet-i maneviyesinden ibaret olan hakikî İsevîlik dini zuhur edecek, yani rahmet-i İlahiyenin semasından nüzul edecek; hal-i hazır Hristiyanlık dini o hakikata karşı tasaffi edecek, hurafattan ve tahrifattan sıyrılacak, hakaik-i İslâmiye ile birleşecek; manen Hristiyanlık bir nevi İslâmiyete inkılab edecektir. Ve Kur'ana iktida ederek, o İsevîlik şahs-ı manevîsi tâbi' ve İslâmiyet metbu' makamında kalacak; din-i hak bu iltihak neticesinde azîm bir kuvvet bulacaktır. "... Bediüzzaman Said Nursi, Risale-i Nur Külliyatı Mektubat - 57

  • S.topuz

    26.4.2024 05:43:25

    بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ" اِذَا جَٓاءَ نَصْرُ اللّٰهِ وَالْفَتْحُۙ‌ـ﴿١‌ـ﴾ وَرَاَيْتَ النَّاسَ يَدْخُلُونَ ف۪ى د۪ينِ اللّٰهِ اَفْوَاجًاۙ‌ـ﴿٢‌ـ﴾ فَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ وَاسْتَغْفِرْهُۜ اِنَّهُ كَانَ تَوَّابًا‌ـ﴿٣‌ـ﴾ 1-2-3- Allah'ın yardımı ve zaferi gelip de insanların bölük bölük Allah'ın dinine girmekte olduklarını gördüğün vakit Rabbine hamdederek O'nu tesbih et ve O'ndan mağfiret dile. Çünkü O, tevbeleri çok kabul edendir. " (110-Nasr) (30. Cüz-4. Hizb) Mealli Kur'an - 603 Sübhanellahi ve bihamdihi, esteğfirullah! Haza min fazli Rabbî!

  • Alpaslan Öztoprak

    26.4.2024 02:32:27

    Bu güzellikleri umut verici ve toplumsal barış,anlayışı karşılıklı saygıyı ve hürmeti benimsediği gibi kendi kimliğimizi Allah rızasını kazanmak için samimiyet le kullandigimizda,uyguladığımızda neticeleride güzel olacaktır inşallah. Hocam bu derin,manalı ve anlamlı yazınızın etkili oluşunun bir sebebide beraber yaşadığınız hizmet ettiğiniz canı gönülden sevdiğiniz cemaatimizin birlik beraberlik ve samimiyet içinde yaşama, hizmet etme hissiyatını andır Cenabı Allah sizleri ve ailenizi korusun

  • Mehmet

    26.4.2024 00:08:46

    Kıyamet yaklaştıkça, Avrupa'daki İslâmiyetin ayak sesleri de artıyor gibi. En azından ben böyle anlıyorum ve inşallah diyorum.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı