"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

31 Mart seçimlerine demokrasi ve tarihî adeseden farklı bir bakış...

Şükrü BULUT
03 Mayıs 2024, Cuma
Bu mevzuda geciktiğimizi biliyoruz.

Ramazan-ı Şerifte yapılan mahalli seçimlere rağmen, bu Kur’an ayı ile gelen sekineti kaçırmak istemediğimizden olacak… Fakat bu münasebetle mutlaka ifade etmemiz gereken bazı hakikatleri de, zamana feda edecek değiliz.

Bu seçimlerin galibi kimdir, diyenlere; Yirmi küsur senelik 12 Eylülcü hükümetine duyulan “ TEPKİ” demiştik. Ne hükümetin ve ne de muhalefetin bu sonuçları hanelerine yazacak takatleri olmadığını düşünüyoruz. AKP hükümetinin, Türkiye’nin sermayesini çeşitli hileli yollarla küresel sermayeye aktardığının vatandaşça anlaşılmaya başlandığı ve dört milyon emeklinin bilinçlice açlık sınırının altına mahkum edildiği bu günlerde umumi seçim yapılmış olsaydı, dengelerin önemli arafarklarıyla değiştiğini hepimiz görecektik.

Düne kadar AKP’ye rey vermiş ve bu gün saf değiştiren bazı kesimlerin, bizim gibi kırk küsur senedir demokrasi yolunda ihtilâlcilerce mücadele edenlerden daha sert ve hatta insafsızca hükümete vurmaları, perşembenin gelişini de efkâr-ı ammeye gösteriyor. Zira AKP’ye karşı bundan böyle açılacak cephelerde motor görevi yapacak ekonomi, hükümetin ihanete yakın politikaları ve bilhassa İsrail ile yaptığı işbirlikleri, büyük ihtimalle milleti erken seçime götürecek gibi görünüyor. Bekleyip göreceğiz.

Demokrasiyi idam eden Neoliberallerin, hazırladıkları şartlarla Türkiye siyasetine davet edilen ANAP ile AKP hakkındaki görüşlerimizi efkar-ı amme ve gazete arşivleri biliyor. Bediüzzaman’ın bize ders verdiği prensipler çerçevesinde demokrasiyi müdafaa ederken, ödediğimiz bedellerin de tarihçe kaydedildiğini herkes biliyor. Hürriyet ve demokrasiye insani dava olarak telakki edenler, bu davanın bedelsiz olamayacağını da biliyorlar. 12 Eylül ihtilâlinin dehşetli istibdadıyla ayrışmaya başlayan siyasi düşünceler, sivil-toplum hareketleri ve dini cemaatlerin; demokrasinin yanında ve karşısında yer aldıklarını; Nurcuların ise, ihtilal anayasasına ve rejimine hayır diyen yüzde sekizin içinde yer aldıklarını da, o günleri yaşayanlar bilirler. Tarihin çok garip bir cilvesidir ki; soldaki demokratlardan, bir kısım hakiki demokratlara ve nurculara kadar, yüzde sekizlik bu istibdat muhalefetinde kalan bizleri, demokrasiyi anlayamayan bazıları “solcularla beraber” olmakla suçlamışlardı. Geriye dönüp dünü yargılama imkânımız olmadığı gibi, ihtiyacımız da kalmamış. Fakat en büyük müfessir olan zaman, 12 Eylül ihtilâlinin sivil Marksist neoliberallerce dışarda hazırlandığını ve Türkiye’deki Marksist Kemalistlerin de yardımıyla uygulamaya sokulduğunu, tekrar arşivlere kaydetti.

Çok gariptir ki dünkü 12 Eylülcüler, sivil istibdatlarını devam ettirmek için AKP eliyle 12 Eylül anayasasına hayır referandumuyla, sistemin çalışan geri tarafını da tahrip ederlerken, Müslümanları bir daha kandırdılar. Evet ve kerhen evet diyenlerin, hepsi bu gün AKP’ye beddua okuyorlar. Biz ise; 12 Eylül oylamasındaki tavrımız ve izzetimizden taviz vermeden geliyorduk. Milletin öncelikli olarak hürriyetlere ve demokrasiye olan ihtiyacını; gazetemizde, beyanlarımızda ve neşriyatımızda anlattık.

Daha sonra Türkiye’de, öncesinde yaşamadığımız bir manzara zuhur etti. Muhalefet , “ DEMOKRASİ” için bir masa etrafında, demokratik yürüyüşe kuvvet veren bir istişare yolu izledi. Geçmişinde her türlü yanlış ve istibdadı parti olarak yaşamış CHP ile; Saadet, Gelecek, DEVA , İYİ ve DP, demokrasinin anlaşılması ve kısmen halka anlatılması yolunda iki buçuk sene boyunca güzel çalışmalar yaptılar.Habis menfaatleri uğruna demokrasiye ihanet eden bir kısım , milliyetçi ve Marksist Kemalistlerin işbirliğiyle “ demokrasi ittifakı” geçici olarak durduruldu. Yeni Asya ise, demokrasinin yanında durdu. Kendisini bilmeyen bazı zevzeklerle yanlış bilgilenmiş birkısım avamın sosyal medyada iddia ettikleri gibi Nurcular CHP’ ye rey vermediler. Meşveretle destekledikleri DP’nin müttefik adaylarının dışındakilerine boş attılar. Mahalli seçimlerin bu anayasa ve müstebit tek adamlılık döneminde, demokrasiye ne denli hizmet edeceğini hepimiz biliyoruz. Bu arada, hayâl kırıklığındaki eski AKP’lilerin sandığa gitmemelerini de bu tabloya eklemeliyiz.

Hasıl-ı kelâm, iftira müfteriye bumerang tesiri yapar. Global sivil neoliberal müstebitlerin Türk Milletini hapsettikleri 12 Eylül istibdadının devamı olan AKP’nin ömrünü uzatmak isteyenler, Nurcuları CHP’lilikle suçlayabilirler. Fakat Nurcular, demokrasiyi en iyi hazmetmiş ve hatta şeriatla da telif edebilmiş bir cemaattir. 1967 den bu yana neşrettikleri gazetelerinden; onların meşveret ve şura ile hareket ederek Türkiye demokrasisinin tekamülüne çalıştıklarını öğrenebilirler.

Okunma Sayısı: 1195
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ahmet Necdet Pehlivan

    3.5.2024 14:55:10

    Bilenlerle bilmeyenlerin bir olmayacağını âyet bize ders veriyor. Ülkemizde okuma oranın düşük, bilgi toplumu olma vasfımızın zayıflığı, toplumun hak ve hukuna sahip çıkmasına mani olduğu gibi, demokrasinin hayat bulmasına da yetmiyor. Bu itibarla bin nasihatten evla olan musibetlerle eğriyi doğruyu anlamaya çalışıyoruz. Bu sisli ve fırtınalı gidişat içinde Yeni Asya' nın bir deniz feneri vazifesi gördüğü hadisatın tasdikiyle sabit. Varlığı, rotasının istikameti milletimiz için de bir ümit ve sağlam bir nokta-i istinad. Bu itibarla cemaatimizin şahs-ı manevisinin metin hükmü olan meşveretleririyle vazife gören siz yazarlarımızın istikametli yazıları okuyucular için birer can simidi gibidir İhlaslı muvaffakiyetler dileğiyle...

  • İsmail

    3.5.2024 11:57:28

    Yazarımız, belki de olması gerekeni yazıyor. Yazdıklarında haklı olduğunu düşünüyorum. Yeni Asya Risale-i Nur talebelerinin şahsı manevisinin sözcüsüdür. Aksisini iddia eden sebeplerini izhar etmeli.

  • Rauf

    3.5.2024 11:31:40

    Fotoğrafın tamamını görmek/ göstermek açısından güzel. "Türkiyenin sermayesini küresel sermayeye aktarma" ile " dünkü 12 Eylülcülerin sivil istibdatlarını devan ettirmek için AKP eliyle 12 Eylül anayasasına hayır..." belki de yeni birer yazı konusu olarak izahı gereken iki konu diye düşünüyorum. Çünkü toplum farklı biliyor

  • Hüseyin T

    3.5.2024 10:36:32

    Maalesef yeni asya dışındaki diğer nur camialari bu sınavı kaybettiler. Başından beri meşveret ve şurayı esas alan ve bu yolda hiç taviz vermeden yazar ve yayın politikası ile musirrana devam eden bir çizgide kalmaya devam ediyor.

  • Arda Yıldız

    3.5.2024 10:12:58

    Maalesef demokrat parti bir çok yerde aday çıkartmadı. Öyle olunca mecburen ya başka partilere oy attık. Ya da boş kullandık. Ya da hiç kullanmadık.

  • Faruk

    3.5.2024 09:55:18

    Anlayabilenler için çok güzel tesbitler. Allah razı olsun.

  • Mehmet

    3.5.2024 02:52:17

    Evet, ne Haydar ağ ve ne Haydo... Demokrasiye ve demokratlara dayanak olabilecek rahatlatıcı bir yazı. Allah razı olsun...

  • Ahmet Cemil Çökren

    3.5.2024 02:22:26

    Şükrü bey, nur talebeleri malesef demokratları şuan desteklemiyor. Destekleseydiler demokratlar bu hale gelmezdi. Nur Talebeleri malesef hala hedefi Abdülhamid Han hazretlerinin zayıf İstibdadını örnek alan iktidara destek vermekteler. Demokratları destekleyen Yeniasya nur talebeleri dersek daha doğru olur zannımca.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı