"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ramazan-ı Şerif’e saygı…

Şükrü BULUT
11 Mart 2024, Pazartesi
Bir milletin milli ve dinî sembolleri, temsil ettikleri değerler itibariyle her yerde saygı görür. “Şeair” de denilen o değerlere hürmet etmenin, o milletin üzerinde bir vecibe olduğunu da biliyoruz.

Bunlar bayrak, bağımsızlık, cumhuriyet-demokrasi olduğu gibi, oradaki halkların inançlarını temsil eden işaretler, alemler ve ritüeller de şeaire dâhil olurlar.

Ramazan-ı Şerif’in, İslâmiyet’in bir sembolü veya şeairi olduğunda herkes ittifak eder. Yani Ramazan ayı başladıktan sonra; Müslüman toplumların sosyal hayatlarında ve hayat tarzlarında, her gözün görebileceği bazı değişiklikler olur.

Gün boyunca sokaklardaki insanların yeme-içme gibi fiillerden uzak kalmalarından; bu aydaki insanların direkt Kur’ân ile iç içe yaşama gayretleri, iftar davetleri, sadakalar ve zekatlar, her akşam evlerde yaşanan bayram havaları ve daha nice işlere kadar… 

Bir ay boyunca devam eden bu değişim, bu manevi bayram havası, bu sekinet, bu yardımlaşma dünyası ve bu muhabbet iklimi, zaman olarak Ramazan-ı Şerif’i, sair zamanlardan o kadar farklılaştırır ki, bu farkı görememek imkânsız hale gelir. Ramazan’ın hem hayatı, hem cemiyeti hem de o milleti farklılaştırmasından dolayıdır ki, bu aya ŞEAİR nazarıyla bakıyoruz.

Yukarda arzettiğimiz hususun hem ilmî, hem sosyolojik, hem yaşanılan bir gerçek olduğunu bildikleri hâlde, Kur’ân’a veya İslâmiyet’e olan itirazlarından dolayı, Ramazan-ı Şerif’e hürmetsizlik sayılacak hareketlerin içine kasıtlı girenlerin, milletimizce hoş karşılanmadıklarını da biliyoruz. 

Bu hayatı protesto manasına gelen davranışlarda bulunan insanlar, merdane bir şekilde Kur’ân’a ve İslamiyet’e itirazlarını ifade etseler, belki toplum daha memnun kalacaktır. 

Bir kişinin, kendi evinde, mahallesinde veya beldesinde; kendisi gibi düşünenlerle hareketine millet olarak itiraz edilmez. Fakat İslamiyet’e inanmış göründükleri hâlde, dinin şeairi olan Ramazan-ı Şerif’e hürmetsizliği toplumumuz genellikle reddediyor. 

Zaman zaman siyasetin dinsizliğe de alet edildiği Türkiye’mizdeki idareciler bu şeair düşmanlarına taraftar olmuşlar ise de, Türk milleti bin seneden fazladır bu hokkabazlıkları reddetmiş ve hürmetsiz maskaralıklara da müsamaha göstermemiştir.

Nefislerinin ve hevalarının peşinde koşarlarken milletimizin mukaddesatına hürmetsizlik edenlerin; mantık ve insaniyet dışı davranışlarıyla cemiyet barışını zedeledikleri de ilmî bir gerçek. Toplumun sağlıklı, birbirine saygılı ve sevgiye dayalı hayatına çalışanlar, elbette bu önemli noktaya dikkat edeceklerdir. 

Yani bayrağa, vatana, namusa, milli birliğe veya diğer değerlere saygısızlık edenleri ikaz edecek ilgililerimiz bu hususlarda ne kadar hassas davranıyorlarsa, şu mübarek mevsime toplumumuzda hürmetsizlik edenleri aynı hassasiyetle ikaz etmeleri milli bir vecibedir. 

Aksi hâlde milletimiz bu idarecileri; samimiyetsizlikten, dinde laubalilikten veya zındıkadan çekindiğinden, korkaklık ile ittiham edecektir.  

Liberal geçinen bazı din karşıtlarının “Hangi zamanda yaşıyorsunuz?” tarzındaki itirazlarına, globalleştikçe küçülen dünyamızda, bilhassa demokrasinin ileride olduğu ülkelerdeki halkların, millet meclislerinin idarecilerinin ve ilim adamlarının oradaki Müslümanlardan dolayı Ramazan-ı Şerif’e gösterdikleri alâkayı ve saygıyı medya üzerinden isbat edebilirsiniz.

Türkiye Müslümanları mevcut hükümetten, bu mübarek oruç mevsimine sadece saygısızlık edilmemesini bekliyorlar. Artık bu güzel mevsimin sosyal hayattaki geleneksel farklı görünürlüğünden de vazgeçiyoruz. Arap ve Hint dünyalarındaki Ramazan-ı Şerif geleneklerini bir tarafa bırakalım, Hristiyan ABD ve Birleşik Krallık’taki Müslümanların yaşadıkları Ramazan-ı Şerif manzaralarıyla ülkemizdeki Ramazanları mukayese ettiğimizde, yurdumuz Ramazan-i şeriflerinin uğradıkları itibarsızlıklar karşısında kahroluyorsunuz.

Başka dinlere mensup demokrat idarecilerin, şu mevsimlerde hem beyanatlarıyla, hem davetleri ve toplantılarıyla Ramazan-ı Şerif’i tebrik edenleri göremeyecek kadar sağır veya aptalca görüntülere bürünenleri millet olarak takbih edeceğimiz bir gerçektir.

Mevcut hükümetimizin, oruca saygısızlık edenlere karşı, geçen seneler içindeki çekingenliğinin, ülkemizdeki demokrasi ve millet karşıtlarını cesaretlendirdiğini de bu vesile ile belirtelim. Bir taraftan İslâm ülkelerine pişdarlık iddiası, diğer tarafta ise Ramazan-i Şerif’in sokaklarına, mabetlerine ve sosyal hayatlarına uğrayamadığı görüntüsünün, dindarlık iddiasındaki idarecileri utandıracak seviyelerde olduğunu, kendileri de görüyorlardır. Bu ise, Türkiyemizi diğer kardeş ülkeler nezdinde mahçup hâllere düşürüyor.

Bu mevzuya inşaallah devam edelim…

Okunma Sayısı: 1659
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Mustafa coban

    11.3.2024 14:58:16

    Bir hocaefendiden dinledim.erzurumda evvel ermeniler yaṣarmıṣ.ramazanda çocuklarina sıkı tenbihler ederlermiṣ.sakın dıṣarda Arenen yemek yemeyin.mülümanlar oruç tutuyorlar.ayıp olur derlermiṣ.bu hassasiyeti bu gün müslüman kardeṣlerumiz göstermiyorlar.

  • Hüseyin T

    11.3.2024 14:06:53

    Ramazanı şerif inşaallah katılaşmış kalpleri uyandırır. Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki,yerin altı yerin üstünden daha hayırlı bir vaziyet almış adeta. Bu mübarek ve nurani ay inşaallah intibahimiza ve yeniden Nev Bahar gibi dirilişimize vesile olur...

  • Yaşar

    11.3.2024 13:12:51

    12 Eylülcülerin vesayetçi Partilerinden millete ve vatana hayırlı bir il beklemek, hadden ziyade bir güzel beklenti sayılmaz mı, hocam. Geriye dönüp baktığımızda, maalesef hep şer. Hep tahribat.

  • Haşim Özkan

    11.3.2024 12:35:53

    İçinde bulunduğumuz Ramazan ayı inşallah alem-i islamının fütühatına ve intibahına vesile olacaktır.İsalam aleminin bayramında buluşmak üzere hoşça kalın.

  • Semih

    11.3.2024 12:12:30

    Ramazan ayı ile birlikte ülkemizde bir bayram havası içinde farklı etkinlikler, çocuklarımızın ve gençlerimizin imanları üzerinde etkili olurdu. Fakat nerede bunu yapacak cesur ve demokrat insanlar…

  • Bülent Bektaş

    11.3.2024 11:53:33

    Hayırlı Ramazanlar şükrü bey Emeğinize sağlık çok güzel bir yazı olmuş

  • Oğuz Yiğiter

    11.3.2024 05:40:38

    Fıtrat, fıtrî olmayanı reddeder, atar kaidesiyle, hem din sadece kendi taraftarlarına inhisar zihniyetiyle, siyasî taraftarlık malzemesi olarak kullanılırsa, etkiye tepki tekvìnî kanunu gereği, o siyasî tarafgirlik hissiyle kahir bir ekseriyette dine ve dinî değerlere karşı bir soğukluk meydana getirmek hadiselerine bir de bu gözle baksak. Geçmişte din namına meydana çıkmayan en liberal iktidarlar zamanındaki ramazanlar ile yirmibir yıllık güya dindar iktidar zamanındaki ramazanları kıyas ettiğimizde bu mânânın tezahürleri net olarak ortada. Demek bir mevhibe-i İlâhîye olan dinî hizmetler ve dindarlık devlet eliyle ve tepeden inmeci dayatmalarla yerleşmiyormuş, aksine tepkiye de sebep oluyormuş maalesef bunu yaşayarak gördük.

  • S.topuz

    11.3.2024 01:00:11

    "Musibet olur her dem hıyanet neticesi, mükâfatın sebebi. Ey şu asrın adamı! Kader bir sille vurdu, kazaya da çarptırdı Hangi ef'alinizle kazaya, hem kadere şöyle fetva verdiniz ki, kaza-i İlahî musibetle hükmetti, sizleri hırpaladı?"... ..."Beş vakit namaz için yalnız o saati, bizden yine bizim için emretti, hem istedi. Tenbellikle terkettik, gafletle ihmal oldu. Şöyle de ceza gördük: Beş senede, yirmidört saatte daima talim ve meşakkatle tahrik ve koşturmakla bir nevi namaz kıldırdı. Hem senede yalnız bir ay oruç için nefsimizden istedi. Nefsimize acıdık, keffareten beş sene cebren oruç tutturdu. Kendi verdiği malından, kırkından ya onundan birini zekat istedi. Buhl ile hem zulmettik, haramı karıştırdık, ihtiyarla vermedikti. O da bizden aldırdı müterakim zekatı, haramdan da kurtardı. Amel, cins-i cezadır. Ceza, cins-i ameldir."... Risale-i Nur Külliyatı Sözler - 715

  • Mehmet

    11.3.2024 00:08:12

    Çok önemli bir konu. Yakın tarihimizde, başta Ramazan olmak üzere İslami değerlere yaptığımız saygısızlığın cezası olarak bir çok depremi yaşadığımızı biliyoruz.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı