Bu hususta, en başta Yassıada’nın “demokrasi müzesi” olması için emek veren Kültür ve Turizm eski Bakanı Ertuğrul Günay’ın, Adanın yüzde 65’inin imara açılması plânlamasına yönelik “merhum Menderes’in ve Demokrat Partililerin hâtıralarına saygısızlık” tepkisi dikkat çekici.

Aslında “Yassıada, tamamen tarihî ve doğal koruma kurallarına bağlı kalarak 27 Mayıs yargılamalarının ortamını canlandıracak bir ‘hâtıra müzesi’ olarak tasarlanmıştı. Mahkeme salonu, karşılama ve görüşme yerleri, koğuşlar ve diğer birimler, birer ‘yüzleşme yeri, yüzleşme mekânları’ olacaktı. Adadaki tek yüksek yapı tıraşlanarak dokuya uydurulacak, çevrede çeşitli kültür etkinlikleri yapılacak bir alanla belki küçük sergi ve toplantı salonlarıyla butik otel gibi sınırlı bir konaklama ve ağırlama ünitesi dışında yeni bir yapılaşmadan özenle kaçınılacaktı” diyen Günay’ın, “Şimdi bu tasarıdan vazgeçilmesini ve yeni yapı yoğunlukların oluşturulmasıyla Yassıada’nın demokrasi tarihimizdeki özel ve acı verici alanının fazlaca ‘turistik’ hale getirmesini uygun bulmuyorum. Yassıada mümkün olduğunca özgün yapısıyla korunmalı. Yargı süreci dokusunu yeni binaların arasında seyirlik hale getirmek adaya uygun olmadığı gibi 27 Mayıs mağduru Demokrat Partililerin hâtıralarına da özensizlik ve saygısızlık olacaktır” uyarısı “rant serüveni”ni deşifre ediyor. ([email protected], 14.07.2013)

“MÜZE’ DEDİLER, RANT ÇIKTI…”

Her ne kadar pek fazla medyanın gündemine gelmese de birçok sivil kuruluş, daha baştan Yassıada’nın ranta açılıp betonlaştırılması kararına ciddî tepkiler vermişti. Adalar Forumu üyelerinin çeşitli eylemlerle Yassıada’ya kasteden “beton lobisi”ni protestoları bunlardan biri idi. (gazeteler, 21.7. 2013)

Yine “Müze yapılacak’ dediler, altından rant çıktı” diyen Adalar Belediye Başkanı Mustafa Farsakoğlu’nun “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, gerekli uygulama İmar plânlarını yaparak Yassıada ile Sivriada’yı yapılaşmaya açtı. Fuar, kongre, kültürel ve turistik tesisler yapımına izin verildi. Burası müze yapılacaktı. ‘Kültür turizmi’ deniliyordu. Bitki örtüsü korunacak, tescilli yapılar restore edilecekti. Bu adalar Bizans döneminden bu yana çok sayıda tarihî olaya sahne olmuş. Demokrat Parti’nin yargılandığı spor salonu 2. derece tescilli yapıydı, restoreyle gezi alanı yapılacaktı. Menderes ve arkadaşlarının tutuklu kaldığı askerî binalar ziyarete açılacak, canlandırmalar yapılacak, arkeolojik alanlarda kazılar yapılıp tarihî değerler ortaya çıkarılacaktı” yakınması, tahribatın iç yüzünü deşifre ediyor.  

Eski Bakan Günay ile dönemin İstanbul Belediye Başkanı Topbaş’ın Adaları ziyaretlerinde bu teminatın verildiğini, sonra birdenbire Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın plânlar yapmaya başladığını; ilgili belediyeye, halka, STK’lara, üniversitelere sormadan Yassı- ada’nın yüzde 65, Sivriada’nın yüzde 40 yapılaşmaya açıldığını belirten Belediye Başkanı’nın, “Yoğun yapılaşma adaların ekolojik dengesini bozacak, kültürel yapısı zarar görecek. Diğer adalar için de endişe duyuyoruz. Oysa bu adaların yüzde 55’i orman, geri kalanının da yapılaşması tamamlanmış. Yeni yapılaşmaya yer yok…” sözleri, Ada üzerindeki “rant oyunu”nun peşin ikazı.

O HATIRALARIN DA “İDAM FERMANI”!

Özetle, en üst düzeyde verilen “Buradan izler silmeyeceğiz, aksine yaşatacağız. Yargılamanın yapıldığı salon muhâfaza edilip gelecek nesillere aktarılacak” vaadleri havada kalırken, Yassıada’nın ihâle edildiği inşaat şirketleri sahiplerinin “Mendereslerin hâtırasını yaşatıyoruz” açıklamalarının da kamuoyunu yanıltma ve saptırmadan ibâret olduğu ortaya çıkıyor.

Hülâsa, her fırsatta halka karşı demokrasi şehidi merhum Menderes ve dâvâ arkadaşları üzerinden siyasî rant devşiren AKP iktidarı, Demokratların darbenin zulüm ve işkencesine mâruz kaldıkları Yassıada’yı inşaat rantıyla betonlaştırıp ibretle hatırlanması gereken o acı hatıraların da “idam fermanı”nı hazırlıyor.

Herşey bitti, sıra Yassıada’nın rantlaştırılmasına mı kaldı; yazık, çok yazık…