Tartışmalar ortasında başlayan ve Cumhurbaşkanı’nın “İnşallah çok kısa sürede tamamlayacağız” dediği ve Başbakan’ın “Otuz kilometre derinlikte güvenli bir alan oluşturulup, sonuç alıncaya kadar devam edecek” diye açıkladığı Afrin askerî operasyonunun fevkalâde riskli olduğu uyarıları yapılıyor.
Nitekim hava harekâtının ardından kara unsurların devreye girmesiyle ağır silâhlı çatışmalar başlarken, daha ilk günde Kilis’e ve Reyhanlı’ya can kaybına ve onlarca kişinin yaralanmasına yol açan on beşten fazla roketin ve havan topunun atılması, operasyonun ağır mâliyetinin ilk alâmetleri.
Gerçek şu ki, ABD’nin müdahalesiyle Suriye’nin kuzeyinde PYD/YPG’ye alan oluşturuldu. Trump’ın “YPG’ye silâh yardımının kesileceği”, Beyaz Saray’ın “bu silâhların geri isteneceği” vaadine rağmen; Pentagon’un silâh sevkıyatını sürdürmesiyle mevzubahis örgüt, beş bine varan TIR dolusu hafif ve ağır silâh ve teçhizatla donatıldı.
Bu maksatla, Trump, Pentagon’un “Suriye’deki ortakları”na 393.3 milyon dolarlık yeni silâh listesini onayladı. 2018 bütçesinde “IŞİD’le mücadele” paravanında 500 milyon dolar ayıran ABD, binlerce ağır makineli tüfek, roketatar, tanksavar, uçaksavar, zırhlı taşıyıcı ve havan topu sisteminin yanısıra 12 bin Kalaşnikof AK-47 ile yüz binlerce uçaksavar ve roketatar mermisi ve mühimmatı örgüte gönderiyor…
ALGI OPERASYONLARINA KARŞI
Belli ki, İsrail’in karşısında bölgede güçlü bir ülke bırakmama ve İran’la İsrail arasına “tampon bölge” kurma emelindeki ABD, Irak’ın kuzeyini Irak’tan kopardığı gibi, Suriye’nin kuzeyini Suriye’den koparıp Türkiye’nin yanıbaşında PYD/YPG’ye “koridor devletçik” kurduruyor.
Bu plânla, ateşkes ve çatışmasızlık sürecini başlatan Astana ve Soçi süreçlerinin tasfiyesine zemin hazırlıyor. Bölgede 20’ye yakın hava üssünden kalkan Amerikan uçakları, “Astana” ve “Soçi” gereği YPD/YPG ile diğer silâhlı unsurları tahliye eden Suriye ordusunu hava saldırılarıyla vurup durdurdu.
Buna mukabil, Türkiye’nin de “Astana” ve “Soçi”de imzaladığı “İdlib’deki gerilimi azaltma bölgesi”ni korumakla yükümlü olduğunu bildiren Rusya’nın, kontrolündeki bölgeden kısmen de olsa askerlerini çekip kaydırmasıyla Afrin operasyonunun önü açıldı.
Ve konunun uzmanları, özellikle meskûn mahalleri kapsayan operasyonun risklerle dolu olduğunu, kısa sürede bitirilmesinin büyük önem taşıdığını, aksi halde dünya kamuoyunda Türkiye’yi “işgalcilik”le itham eden kara propagandada istimal edileceğini belirtiyorlar.
Operasyonun uzamasının Türkiye’yi beynelmilel mahfillerde töhmet altında bırakacak çarpıtmalı algı operasyonlarında kullanılacağına dikkat çekiyorlar.
Görünen o ki, Suriye iç savaşı karmaşasında 2012’den beri ABD’nin desteğiyle sarp dağların bulunduğu bölgeyi uhdesinde tutan, on bin militanını evlere kadar yerleştirip sivillere örgüt elbisesi giydirerek silâh dağıtan PYD/YPG, sokak-sokak, ev-ev sürecek çatışmalarda çocukları ve kadınları “kalkan” eden, halkla militanların ayırt edilmesini zorlaştıran taktiklerle Türkiye’ye pusu ve tuzaklar kurmuş. Türkiye’yi “cephe ülkesi” durumuna düşürüp iç savaş bataklığının parçası yapma peşinde.
STRATEJİK ETKİLİ DİPLOMASİ…
Bu bakımdan, küresel mihrakların tefrika ve fitne projesine karşı, Ankara’nın kapsayıcı, kucaklayıcı siyasî ve ekonomik strateji plâtformları oluşturması; başta komşuları, bölge ve AB nezdinde harekâtın hedefini çok iyi izâh eden iletişim stratejisini ve etkili diplomasiyi başarması lazım.
Ankara’dakilerin Suriye’nin toprak bütünlüğünü, barış ve birliğini esas alan Astana ve Soçi süreçlerinin kesilmemesi için, başta Suriye ve bölge ülkeleriyle doğrudan diyalogla işbirliğini ilerletmesi icâb ediyor. Ve, Türkiye’nin bir an evvel harekâtı deklare ettiği hedefine vardırması, garantörlerinden olduğu Astana –ve Soçi mutâbakatlarıyla “siyasî çözüm süreci”ne odaklanıp, diğer garantörlerle birlikte hayata geçirmeye çalışması gerekiyor.