"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İsrail nasıl şımartıldı?

Cevher İLHAN
13 Aralık 2017, Çarşamba
İsrail’in pervâsız zulüm ve saldırılarla, emrivakilerle Filistin ve Kudüs’ün statüsünü zoraki değiştirip “Yahudileştirme” siyasetine Ankara çoğu kez tepkisiz kaldı.

İsrail güçlerinin tam bir aymazlıkla Mescid-i Aksa kapılarında dinî hassasiyetleri tahrikine, 50 yaş sınırıyla ibâdeti engellemesine, Harem-i Şerif çevresindeki cadde ve sokaklarda Cuma namazı kılan on binlerce Filistinliye şiddet ve baskı uygulamasına, Netanyahu’nun son Aksa provokasyonuna yine hiçbir caydırıcı tavır konulmadı.

Tam tersine, 30 Ocak 2009’da Davos’taki “one minute” çıkışından ve 31 Mayıs 2010’daki Mavi Marmara kanlı baskınından sonra İsrail’in yoğunlaşan zulmüne karşı, ilişkiler daha da derinleştirildi.

Ankara, İsrail’le her türlü ekonomik, ticarî, savunma sanayii anlaşmalarını, silâh alımı ihâlelerini sürdürürken, “Nükleer silâh sınırlandırılması”nı kabul etmeyen İsrail’in Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEK) üyeliğini onayladı. Tek Müslüman üye olarak Türkiye’nin vetosunu kaldırmasıyla İsrail Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’ne (OECD) alındı.

Bununla kalınmadı, Türkiye’nin “blokajını çekmesi”yle Telaviv’in uzun yıllardır peşinde olduğu NATO üyeliğinin önü açıldı; İsrail’in Brüksel’deki NATO karargâhında temsilcilik açıp askerî tatbikatlara katılması sağlandı. Ayrıca İsrail’le istihbarat işbirliğine gidildi.

Keza kapatılan Suriye kapısı yerine İskenderun’la İsrail’in Hayfa şehri arasında ro-ro seferleri başlatıldı, Irak petrolünün İsrail üzerinden uluslararası piyasalara satılmasına aracılık edildi.

TRUMP’A HEP SUSKUN KALINDI!

Ve Erdoğan’ın İsrail Ordu Radyosu’na “Bizim İsrail’e, İsrail’in bize ihtiyacı var” (Israel National News, 1.12.15) çıkışının ardından, “İsrail’le işbirliği ‘bölgenin gerçeği’; İsrail ile inşallah farklı bir noktaya gelinecek” (gazeteler, 2.1.16) temennisi geldi.

İsrail televizyonu Kanal 2’de, “İsrail iki devletli çözüme yaklaşmıyor. Hamas terör örgütü değil, İsrail Mescid-i Aksa’yı kendi tasarrufu altına almaya çalışıyor” dediği günde, Türkiye ile İsrail karşılıklı büyükelçileri atadı. (Sabah, 21.11.16)

Yine bu vetirede, İsrail’in, BM kararlarına ve uluslararası hukuka aykırı olarak 10 bin yeni yerleşim birimi daha dikmesine Ankara hiçbir ciddî tepki vermeyip “teğet geçti”; ne bir nota verildi ve ne de bir yaptırıma gidildi. (AA, 13.2.17)

Seçim kampanyasında Netanyahu’ya “Kudüs İsrail’in başşehri” diyen, Amerikan Yahudi lobisine “Amerikan Elçiliğini Yahudi halkının ebedi başkenti Kudüs’e taşıyacağız” sözü veren Trump’a (New York Times, 8.12.17), ne yazık ki ciddi bir tepki verilmedi.

ABD seçimlerinden çıkan sonuç sırf “Gülen’i iâde edeceği” beklentisiyle “iktidara ilişik medya”da “Trump kazandı, iade yolu açıldı”, “Yeni Amerika”, “Dünya ters köşe” gibi övgü dolu manşetlerle karşılandı; işbaşı yaptıktan hemen sonra yedi Müslüman ülke vatandaşlarına uyguladığı “vize yasağı” bile geçiştirildi. 

Düşülen vartada başta Cumhurbaşkanı ve iktidar adına konuşanlar, bir yandan “İsrail terör devletidir” diyorlar; diğer yandan bu “terör devleti”yle her türlü anlaşma ve işbirlikleri ilerletiliyor!

En son 31 Mayıs 2010’da Gazze’ye insânî yardım malzemesi taşıyan Türk bayraklı sivil “Mavi Marmara” gemisine uluslar arası sularda yaptıkları kanlı baskınla dokuz vatandaşımızı katleden İsrail askerlerinin sorgulanıp yargılanması dâvâlarından resmen vazgeçilmesi, İsrail’i iyice cüretlendirdi.

“MAVİ MARMARA ANLAŞMASI” GARABETİ

28 Haziran 2016’da İbranice, İngilizce ve Türkçe olarak üç nüsha imzalanıp 1 Eylül 2016’da Resmî Gazete’de yayınlanan “Mavi Marmara anlaşması”nda saldırgan İsraillerin “hiçbir cezâî ve hukukî sorumluluklarının olmayacağı” açılan dâvâların toptan “düşürüldüğünün” tesciliyle kanlı baskına dokunulmazlık zırhı getirildi.

Anlaşmanın altında “Bu anlaşma, Ankara ile Kudüs’te akdedilmiştir” ibâresiyle, Trump’ın kararından 17 ay önce Ankara’nın Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıdığı garabeti sergilendi.

Bunun içindir ki, ABD’nin İsrail Büyükelçiliğini Kudüs’e taşımasına Cumhurbaşkanı’nın tepkisini gerçekçi bulmayan AKP eski milletvekili ve Mavi Marmara baskını mağduru Ahmet Faruk Ünsal’ın AKP hükümetinin Trump’tan önce Kudüs’ü İsrail’in başkenti kabul ettiği tesbiti dikkat çekici.

Hülâsa, “Kudüs’teki tüm işgal projelerine karşı çıkıyoruz” denilirken, diğer taraftan “Filistin’in ve Kudüs’ün Yahudileştirilmesi”nin önünü açan garip politikalar İsrail’i şımartıyor.

Okunma Sayısı: 2219
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • HÜSEYİN İLHAN

    13.12.2017 01:20:42

    Bugün ülkemizde faaliyette olan herhangi bir ULUSLARARASI İLİŞKİLER BÖLÜMÜ öğrencisine deseniz ki 'AKP hükümeti İSRAİL ile TÜRKİYE arasındaki anlaşmada ANKARA ve KUDÜS'de bu anlaşma imzalandı,sözünden ne anlıyorsunuz. Diyecektirki anlaşmalar karşılıklı muhatabiyet ve denklik ölçütünden dolayı ANKARA şehri TÜRKİYE nin BAŞKENTİ dir,KUDÜS de İSRAİL'in BAŞKENTİ dir. Özet olarak RTE ve AKP li iktidar sahipleri MÜSLÜMAN TÜRK MİLLETİNE VE İSLAM ALEMİNE İKİLİ OYNAMAKTADIRLAR. Fakaat gerçekler iktidar destekçisi basının algı operasyonları,beyin yıkama probagandalarıyla gizlenecek halden çıkmış vaziyettedir. Burada kalbi sönmemiş,vicdanı iflas etmemiş,tarafgirlik nedeniyle şeytanı melek zannetmek zehabına kapılmamış olmak lazım eyyy ehli iman.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı