"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Harekâtın “stratejik hedefi”

Cevher İLHAN
25 Ocak 2018, Perşembe
Kilis ve Reyhanlı’ya düşen roketlerden sonra Ceylanpınar’a tâciz ateşleri yapılırken, şehidlerin peşpeşe geldiği Afrin harekâtının “stratejik hedefi”, kapsamı ve aşamaları tartışılıyor.

Daha bir gün önce Güvenlik toplantısında harekâtın hedefini, Afrin’de tespit edilen bölücü terör örgütü mevzilerini imha ile teröristlerden temizlemek” olarak açıklayan ve ilk Afrin şehidi cenâzesinde, “Bu operasyon tamamıyla PYD, YPG, PKK, DEAŞ gibi bir terör örgütlerine yöneliktir” diyen Cumhurbaşkanı, yeniden harekât öncesi söylemine dönerek, Afrin’i Münbiç’in tâkip edeceğini, ardından Fırat’ın Doğusu’nda Irak ve hatta İran sınırına kadar süreceğini söylüyor.

Yine daha evvel “30 kilometre derinliği” hedef olarak gösteren Başbakan, bu kez askerlerin Afrin şehir merkezine gireceğini söyleyip, “Münbiç’e operasyon yapmakta kararlı olduklarını” bildiriyor.

Dışişleri Bakanı, “YPG/PKK’ya yönelik alacağımız tedbirler sadece Afrin’le sınırlı olamaz, Afrin bu operasyonların sadece başlangıcı. Sırada Münbiç ve Fırat’ın doğusu da var. Türkiye’nin geleceğini tehdit eden tehlikenin büyüğü Fırat’ın batısında değil doğusunda yer alıyor. ABD’ e bütün planlarını Fırat’ın doğusu için yapıyor ve bütün yığınağı da bu bölgeye yapmış” sözlerini tekrarlıyor.

Cumhurbaşkanı sözcüsü, “Afrin’den sonra Münbiç ve Sincar yeni hedef olabilir” diye konuşuyor.

Keza “iktidara ilişik medya”da, “Afrin başlangıç, asıl hedef Fırat’ın doğusu” haberleri çıkıyor. İktidara yakın STK’lar, Afrin’le kalınmayacağını, operasyonun Afrin’le sınırlı olmadığını belirtiyorlar.

TAHRİK VE PROVOKASYON

Bu arada Afrin’in ardından Münbiç’te ve özellikle atı senedir PYD/YPG’nin kontrolündeki Fırat’ın doğusunda jeopolitik zorluklarla, Penta- gon’un verdiği ağır silâhlarla, örgütün Amerikan desteğiyle direnç göstermesiyle çatışmaların daha çetin geçeceği kaydediliyor.

Afrin kantonu ile Münbiç tamamen terör örgütünden arındırılsa da, Fırat’ın doğusundaki Kobani ve Cezire kantonlarına Amerikan askerî varlığıyla örgütün önemli ağır silâh stoku yaptığından operasyonun askerî mâliyeti yüksek olacağına ve büyük kayıplar verdirebileceğine dikkat çekiliyor.

Bu açıdan, 72 şehidin verildiği düz arazidaki El Bab operasyonu ile sarp dağlık bölgedeki Afrin operasyonun çok farklı olduğu, Fırat’ın doğusunun tuzaklarla dolu olduğu ikazları yapılıyor.

Ancak en vahimi, örgütün meskun mahallere çekilip halkı “kalkan” etmesi. Savunmayı yerleşim birimlerine kaydırıp TSK’yı “şehir savaşları”na çekmesi. Türkiye’nin yanında yer alan ÖSO militanlarının “şehir savaşı”nda yapacağı yağma ve başıbozuklukların Türkiye’ye fatura edilmesi.

Ve “şehir savaşları”nda askerleri halkla karşı karşıya getirilip, intihar saldırılarıyla, canlı bombalarla sivil ölümlerin dünya kamuoyunda Türkiye’nin aleyhinde kara propaganda malzemesi olarak kullanılması.

ABD’nin silâh yığınağı yaptığı, 20’ye yakın askeri hava üssü kurup savaş potansiyelini arttırdığı, askerî eğitim verdiği PYD/YPG’den IŞİD’e onlarca silâhlı örgütün cirit attığı Fırat’ın doğusunda, birilerinin herhangi bir Amerikan üssünü vurması tahrikiyle ABD ile çatışma fitilinin ateşlenip provoke edilmesi.

YANLIŞ POLİTİKALARIN BEDELİ…

Özetle, “Afrin bölgesindeki stratejik noktaları ele geçirerek Fırat’ın batısındaki PYD/YPG’nin etkisini tamamen minimize edip alansız bırakmak, Türkiye’ye yönelik terör örgütlerinin tasfiyesi” amacıyla başlatılan harekatın “stratejik hedefi”nin değiştiği görülüyor.

Dışişleri Bakanı’nın ikrarıyla, bu bölgede dört bin TIR ve iki bin uçak silâh ve mühimmatı terör örgütüne teslim edip, hem toprak hem nüfus olarak Fırat’ın doğusunun Türkiye simetrisinde “’ordu” oluşturan ABD, PYD/PKK oraklığında “koridor devlet” oluşumu peşinde olmasına karşı, kısa ve orta vâdedeki “stratejik hedefler”de karmaşa devam ediyor.

Ve AKP iktidarında Ankara’nın Müslüman komşu Suriye’yi iç savaş kargaşasına sürüklenmesine, bölünüp parçalanması bataklığına sürükleyen yanlışlarla muallel ufuksuz Suriye politikaların bedelini Türkiye askeri harekâtlarla ödüyor. Oluşan “terör ve iftirak koridoru”nu, Türkiye askerî operasyonlarla bertaraf etmek durumunda kalıyor. Bu bakımdan, tuzağa düşmemek, provokasyonlara gelmemek için “harekâtın stratejisi”nin iyice belirlenip belirsizlikten kurtarılması ve yeni yeni “hedefler”in ihdasından sakınılması şart.

Çâre, emperyal ecnebilerin yerli taşeron işbirlikçileriyle bölgede alevlendirdikleri küresel kaos ve kargaşa kıskacı fitnesine karşı, aynı ifsad ve tefrika projesine mâruz kalan, aynı tarihi, inancı, kültürü ve değerleri paylaşan Türkiye, İran, Irak ve Suriye’nin bölgesel stratejik işbirliğinde.

Bununla ancak “terör koridoru”, “güvenlik kuşağı” haline getirilir.

Okunma Sayısı: 2582
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı