17 günlük sokağa çıkma yasağını ailecek karavanlarında geçiren yurttaşlar temiz havanın tadını çıkarıyor.
Pandemi dolayısıyla alınan 17 günlük tam kapanma kararının ardından İzmir Kent Ormanı girişindeki karavan parkı, yurttaşların gözdesi oldu. Sokağa çıkma yasağını, çoluk çocuk ailecek karavanlarında geçiren yurttaşlar, temiz havada çay demleyip hamak keyfi yaptı. Kimileri ise çimlere uzanıp internetten şirket toplantısı yaptı, ağacın altına attığı masada LGS’ye çalışanlar da vardı. Kızı ve eşini de yanına alıp karavanıyla İzmir Kent Ormanı girişindeki parka gelen İlhan Doğan, “Betonların arasından kaçtık. Sabah kuş sesleri ve oksijeni bol ortamlarda uyanmak istiyoruz. Bu yüzden, şehirlerden kaçabilmek, uzaklaşabilmek için en ideal ortamı karavan olarak düşündük. İki gün önce karavanımızı aldık. Evimizi seyyar hale getirdik. Yedi metrekarelik bir evimiz var. Evde olan her şeyimiz var. 17 günlük kapanma boyunca burada kalacağız” dedi.
“Evde eşyadan boğuluyoruz”
Tıbbî mümessil eşi ve LGS’ye hazırlanan kızı ile 17 günlük kapanmayı karavanda geçirmek için parka gelen Nilüfer Erengönül ise şunları söyledi: “Daha yeni karavancılığa soyunduk. Buraya da ikinci gelişimiz. Bu koronavirüs bizi mahvetti desek yeridir. Eşim bir yandan toplantılara katılıyor, kızım LGS’ye buradan çalışıyor. Bizler karavancılık sayesinde nefes alabildik. Evimiz İzmir merkezde, ama burada olmayı tercih ediyoruz. Çünkü evlerde nefes alınacak gibi değil. Burada rahat ve huzurluyuz.” Karavanda ev hanımlığının da daha kolay olduğunu belirten Erengönül, “Evde eşyadan boğuluyoruz. Burada toz almak, ev temizliği yok. Yemek konusunda da işimiz daha kolay. Sucuk, peynir, domates, balık gibi daha pratik yemekleri tercih ediyoruz” dedi.
“PANDEMİ DÖNEMİNDE ÇOK RAHAT ETTİK”
Üç yıldır karavan hayatı yaşayan Mehmet Ökçeci ise şunları söyledi, “Sürekli karavanda kalmasam da geçici sürelerde, böyle pandemi dönemlerinde çok rahat ediyorum. Şehir içinde apartman dairesinde oturmak ya da bu şekilde açık havada oturmak var. Evdeki konforun hemen hemen hepsi karavanda da var. Elektriği panellerden sağlıyoruz, suyumuzu depodan karşılıyoruz. Yani ekmek elden su gölden tarzında bir yaşantımız var”