Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Sözcüsü Prof. Dr. Yaman, "Paris'teki dergi ve market saldırıları her şeyden çok İslam'ın temiz imajına yapılmıştır" dedi.
Yaman, Paris'te meydana gelen terör eylemleri sonrası yaşananları, AA muhabiri ile paylaştı. Charlie Hebdo dergisinin, İslam peygamberi Hz. Muhammed'i olumsuz imajlarla karikatürize ettiğini bildiren Yaman, dergiye yapılan baskında 12 kişinin öldürüldüğünü anımsattı.
Yaman, dergi ve market baskını sonrası yaşanan olayların sadece Fransa'yı değil tüm insanlığı hedef aldığına dikkati çekerek, "Menfur terörist saldırıların hiçbir haklı gerekçesi olamaz. Değerlerinize hakaret edilmesi, inancınızın ayaklar altına alınması, hakkınızın gasbedilmesi size, suçsuz, günahsız insanların katledilmesi hakkını vermez" diye konuştu.
"Acaba eylemler gerçekten İslam adına mı yapılmıştır; yoksa bazı cahil ve radikal Müslümanların duyguları galeyana getirilip İslam kamuflajı altında başka büyük hesapların alt yapısı mı hazırlanmaktadır?" sorusunu soran Yaman, şöyle konuştu:
"Saldırıların İslamla kesinlikle bir alakası olamaz. İslam diğer dinlerin batıl olduğunu söyler; fakat o dinlerin kutsallarını aşağılamaz ve onlara sövülmesine izin vermez. Suçu cezasız bırakmaz ama cezayı da bireylerin kendilerinin değil, kamu otoritesinin vereceğini belirtir. Ayrıca suçun şahsiliği ilkesini ve hiç kimsenin bir başkasının günahını yüklenmeyeceğini ısrarla vurgular. Diğer taraftan İslam, en temel kaynaklarında masum insanların öldürülmesini ağır biçimde eleştirmiş; bunun sanki bütün insanlığı öldürmek gibi değerlendirileceğini beyan etmiştir. İşte bu temel İslami ilkelerle asla bağdaşmayan bu eylemler ne yazık ki, bilinçli bir şekilde İslam'a yamanmaktadır. Eylemleri gerçekleştirenlerce İslami simgelerin aleni bir şekilde kullanılması, teröristlerin Müslüman ismi taşıması, İslam aleyhine oluşturulmaya çalışılan algı operasyonları için bulunmaz bir malzeme olmaktadır."
Saldırıların İslama mal edilmesi siyasi
Yaman, Avrupa'da İslam karşıtlığının son dönemlerde arttığına işaret ederek, İslamofobik üslup, cami saldırıları ve başörtüsü alerjisi bu ülkelerde yaşayan Müslümanlar arasında dışlanma duygusunun yaşanmasına sebep olduğunu vurguladı.
Dışlanmışlık, ötekileştirilmişlik ve asimilasyona maruz kalma duygularının Müslümanlar arasında radikalizmin yayılmasına zemin bulduğunu anlatan Yaman, "Batı toplumları ve yönetimleri kendi geleceklerini kendi elleriyle tehdit etmekte ve çoğulcu toplumsal yaşamı dinamitlemektedir" şeklinde konuştu.
"Avrupa'da yaşayan Müslümanlar dinlerine özgüvenle sarılmalı"
İslamofobianın, Avrupa'nın genlerinde yer alan bozuk bir anlayış olduğunu ifade eden Yaman, saldırı sonrası gelinen durumu şu sözlerle özetledi:
"Paris’teki dergi ve market saldırıları her şeyden çok İslam'ın temiz imajına yapılmış saldırılardır. Bunlardan en büyük zararı yine Müslümanlar görecek ve karanlık güçler de bu olayları, İslam ve Müslümanlar aleyhine hoyratça kullanacaklardır. Burada Müslümanların ne yapacağı ve nasıl bir tavır alacağı önem taşıyor. Avrupa'da yaşayan Müslümanlar dinlerine özgüvenle sarılmalı, 'örnek insan örnek Müslüman' modelini göstermelidir. İslam karşıtlarının Müslümanlara yönelik olumsuz tavır ve saldırıları devam edecektir. Bu saldırılar Müslümanların kendi inanç sistemlerinin doğruluğu üzerinde bir tereddüt meydana getirmemelidir. Böyle olunca 'özür dileyici' bir üslup zafiyeti de söz konusu olmaz."
Müslümanlar özeleştiri yapmalı
Yaşanan bu gelişmeler ışığında, İslam dünyasının da öz eleştiri yapması gerektiğine işaret eden Yaman, şunları kaydetti:
"Müslümanlarlar, İslam karşıtlığına malzeme teşkil edecek eylem ve görüntülerle de hesaplaşmalı. Yanlış Müslüman temsillerini ortaya çıkaran eğitim modelleri ve içeriklerini gözden geçirmeliler. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın son dönemlerde bu yönde attığı adımlar desteklenmelidir. Bütün bunların yanında İslam karşıtlığı saldırılara ön cephede maruz kalan Avrupalı veya orada yaşayan Müslümanlar da daha bir özenli olmalıdırlar. Tahriklere kapılıp, yanlış girişimlerde bulunmak şöyle dursun, İslam'ın nezaketini, birlikte yaşama ahlakını, diğerkamlığını, yaşatmaya verdiği değeri kendi üzerlerinde ve kimliklerinde somutlaştırmaya her zamankinden daha fazla ehemmiyet vermelidirler.
AA