Deniz Temiz Derneği Başkanı Tezcan Yaramancı, Marmara Denizi’nin temizlenmesinin 5 milyar dolara mal olacağını söyledi.
Radikal gazetesinden Jale Özgentürk, Deniz Temiz Derneği’nin (TURMEPA) Türkiye’nin sahillerini temizleme projesini köşesine taşıdı.
Özgentürk’ün “Marmara'yı temizlemenin faturası sadece 5 kupon arazi” başlığıyla yayımlanan TURMEPA Yönetim Kurulu Başkanı Tezcan Yaramancı ve IKSV Genel Müdürü Görgün Taner’le yaptığı söyleşi şöyle:
TURMEPA 20'inci yılını kutluyor. Rahmi Koç ve ünlü sanatçılar kamu spotuyla denizleri ve kıyıları sinemalarda ve televizyonda gündeme taşıyacak. Başkan Tezcan Yaramancı 100 balık türünün yok olduğu Marmara Denizi'nin temizlenmesinin faturasının sadece 5 milyar dolar olduğunu söylüyor. (...)
Türkiye, üç tarafı denizlerle çevrili, kıyılarının uzunluğu 8 bin km’yi bulan ama denizi önemsemeyen, bir türlü ana gündemine alamayan bir ülke. (...)
Marmara Bölgesi Türkiye nüfusunun yüzde 25’ini, sanayiinin ise yüzde 60’ını barındırıyor. Yaramancı, Marmara Denizi’nde 1975'te 127 balık türü varken bu sayının bugün 4-5’e düştüğünü söylüyor. Verdiği bilgiler şöyle:
Türkiye İstatistik Kurumu su ürünleri istatistiklerine göre 40 yılda Marmara Denizi’nde uskumru yüzde 95, kefal yüzde 91, palamut yüzde 90, barbunya yüzde 73, lüfer yüzde 58 azalmış durumda.
Marmara Denizi’nden alınan balık numuneleri de korkunç sonuçlar veriyor. 30 numunenin 11’inde kanserojen ağır metal bulunmuş. Midye ve hamside ise sağlığa zararlı civa, kadmiyum ve kurşun saptanmış.
Bunun nedenleri açık. Yaramancı Çevre Bakanlığı’nın raporuna göre 50’den fazla çalışanı olan 2564 sanayi kuruluşundan 1259’unun arıtma tesisi olmadığını, olanların da maliyet nedeniyle çalıştırmadığını belirtiyor.
Yine İSKİ’den alınan bir bilgiyi paylaşan Yaramancı, “İstanbul’un atık sularının sadece yüzde 25’i ileri biyolojik arıtma tesislerinde arıtılmakta. Geri kalan yüzde 75’lik kısım ise sadece ön arıtmadan sonra Marmara Denizi’ne deşarj edilmekte” diyor.
Balık değil zehir yiyiyoruz
Yaramancı bu verilerin büyük bir tehdit oluşturduğunu, acilen tedbir alınması gerektiğini ekliyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne de bir çağrıda bulunuyor:
“Marmara’nın temizlenmesi en fazla 5 milyar dolarlık bir yatırımla gerçekleşir. Bir denizin kirlendikten sonra temizlenmesi daha ağır maliyet. Belediye bütçesinde buna mutlaka kaynak ayrılmalıdır.”
Birkaç lüfer çıktı diye “Lüfer bayramının” yapıldığı, et yiyemeyen yoksul halkın ucuzladı diye sevinerek sofrasına bol bol palamut ve hamsi götürdüğü şu günlerde bu gerçekleri öğrenmek acı.
Balık yerine zehir yediğimiz, deniz yerine pisliğe girdiğimiz gerçeğiyle yüzleşmek durumundayız.
Bir “kupon arazinin” 1 milyar dolara satıldığı, en büyük ranta kaynak yaratan resmi rakamla 20 milyar dolar bütçesi olan bir kentte 5 milyar dolarlık bir yatırımı yapmak çok mu zor? Anlamak mümkün değil!