Zonguldak’ın Ereğli İlçesi’nde annesi olduğu sanılan bir kedi, mazgal kapağı nedeniyle çıkamayarak yağmur tahliye kanalında mahsur kalan yavrusunun başında dakikalarca bekledi.
Mahsur kaldığı yere yaklaşık 100 metre yakındaki yeraltına bağlantısı bulunan çapı 20 santimetrelik gider borusundan girdiği bildirilen yavru kedi, dönüş yolunu bulamayarak girdiği kanaldan çıkamadı. Öğle saatlerinde duyduğu sesleri takip ederek yavru kedinin bulunduğu mazgala giden vatandaş Durdu Yaman, kediyi dün gördüğünü, borudan içeri gireceği sırada müdahalede bulunduğunu ancak başarılı olamadığını söyledi.
Yaman ve diğer vatandaşlar durumu itfaiye ve zabıta birimlerine bildirdi. Olay yerine gelen itfaiye erlerinin incelemesinin ardından, dökülen asfalta sabitlenen mazgalı sökmeleri için Ereğli Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü’ne bağlı ekip beklendi.
ANNE KEDİ, BAŞINDAN AYRILMADI
Bu sırada annesi olduğu sanılan bir başka kedi, mazgalın başına gelerek dakikalarca mahsur kalan yavru kediyi izledi. Bekleyişini yere yatarak sürdüren yetişkin kedi, etrafta toplanan meraklı kalabalıktan ürkerek uzaklaştı. Çok geçmeden yeniden gelen kedi, artan kalabalığa rağmen yavrusunun kurtarılmasını bekledi.
İsmini vermek istemeyen bir vatandaş, eline geçirdiği demiri kullanarak mazgalı sökmeye çalıştı. Bazı vatandaşlar da benzer çaba içinde bulunsa da başarılı olamadı.
Olay yerine gelen belediye ekipleri, 10 dakikalık çalışma sonrası mazgalı yerinden çıkarttı. Gürültü ve kalabalıktan ürken kedi, mahsur kaldığı alandan bir türlü dışarı çıkmayınca, mazgalın çevresi boşaltıldı. Diğer mazgalları da çıkararak kediyi kurtarmak isteyen belediye yetkililerinin çabasına rağmen kedinin dışarı çıkışı görülmedi.
Bir tefekkür penceresi: Cenab-ı Hakkın şefkatinin sayısız tecellileri her yerde
Rahman ve Rahim Cenab-ı Hakkın sonsuz merahmetinin sınırsız merhametinin güzide tecellilerinden birtanesi olarak; Aciz kimsesiz yavrulara bazen hayvanlar eliyle bazen de insanlar eliyle hizmet ettirilmesinin sayısız örneklerinden bir tanesi...
Henüz birkaç günlük yavru kedilere İlahi sanat, merhamet ve hikmetle vazifelendirilen şefkatli anne kedinin hizmet ettirilişinin merhametle tebessüm ettiren görüntüleri...
Hiç şüphesiz böylesine güzel bir fedakârlık ve şefkat duygusunu akılsız, şuursuz bir küçük şirin anne kedinin kalbine koyan, ve Bediüzzaman'ın veciz ifadeleriyle belirttiği bir hakikat olarak kedilerin hazin mır mırlarında saklanan 'Ya Rahim' esmasının sahibi Rahman ve Rahim olan Cenab-ı Hakk'tır...
İşte Adana'da objektiflere takılan bir kare. Anne kedi, yeni dünyaya gönderilen 6 yavrusu ile bir evin balkon gölgesine... Yere uzanmış yan yana, üst üste kucak kucağa sıkışan yavrular annelerini emiyor.
Dakikalarca kimi annesinin sütünü emip karnını doyuruyor, kimi de şekerleme yapıyor. Anne kedi ise halinden çok memnun görünüyor.
Anne kedi Şefkat ve merhamet sahibi Cenab-ı Hakkın vazifendirmesinin verdiği sorumluluk bilinciyle adeta yerinden hiç kıpırdamıyor ana kucağı bozulmasın, karınlarını doyurduğu yavrularının keyfi kaçmasın diye.
Bir ara çevresindekileri fark eden anne kedi, ön ve arka ayaklarını yavrularının üzerine atıyor.
Bediüzzaman Said Nursi; Risale-i Nur'da böylesine güzel bir vazifelendirmeye dikkat çekerek;
''Hayvanî vâlideler yavrularını, küçük iken vazifeleri bulunduğundan lezzetle himayeye çalışır. Büyük olduktan sonra vazife kalkar, lezzet de gider. Bazan yavrusunu döver, elinden taneyi alır.'' (Risale-i Nur, Mesnevi-i Nuriye)ifadeleriyle çok önemli bir hakikati vurgulamaktadır.
Merhamet ve şefkatte gözleri nemlendiren böylesine güzel tebessüm vesilesi olan bu ve benzer görüntülerden düşünen insanlar için Cenab-ı Hakka götürecek nice tefekkür yolları bulunmaktadır.
Bu ve benzeri sayısız güzel tabloya şahit olan insana ve insanlığa, Büyük İslam Alimi Bediüzzaman Said Nursi'nin öz ve özet olarak şu şekilde hitap etmektedir;
''...Ey insan! İnsan isen, şu güzel işlere, tabiatı, tesadüfü, abesiyeti, dalaleti karıştırma; çirkin etme, çirkin yapma, çirkin olma...''
(Risale-i Nur, Sözler - 357)
KEDİLER VE ''YA RAHİM'' NİDASI
Bediüzzaman Said Nursi kedilerle ilgili olarak oldukça önemli olan bir tefekkür yolculuğunu şu şekilde ifade etmektedir;
''...Sonra, deniz içinde ve zemin yüzünde merhamet ve şefkatle terbiye edilen küçük hayvanattan ve yavrulardan sor. "Ne diyorsunuz?" de. Elbette "Yâ Cemîl, yâ Cemîl, yâ Rahîm, yâ Rahîm" diyecekler. HAŞİYE-1
Haşiye-1
Hattâ birgün kedilere baktım. Yalnız yemeklerini yediler, oynadılar, yattılar.
Hatırıma geldi: "Nasıl bu vazifesiz canavarcıklara mübarek denilir?" Sonra gece yatmak için uzandım. Baktım, o kedilerden birisi geldi, yastığıma dayandı, ağzını kulağıma getirdi, sarih bir surette "Yâ Rahîm, yâ Rahîm, yâ Rahîm, yâ Rahîm" diyerek, güya hatırıma gelen itirazı ve tahkiri, taifesi namına reddedip yüzüme çarptı.
Aklıma geldi: "Acaba şu zikir bu ferde mi mahsustur, yoksa taifesine mi âmmdır? Ve işitmek yalnız benim gibi haksız bir muterize mi münhasırdır, yoksa herkes dikkat etse bir derece işitebilir mi?" Sonra, sabahleyin başka kedileri dinledim. Çendan onun gibi sarih değil; fakat mütefavit derecede aynı zikri tekrar ediyorlar. Bidâyette hırhırları arkasında "Yâ Rahîm"fark edilir. Git gide hırhırları, mırmırları aynı "Yâ Rahîm" olur; mahreçsiz, fasih bir zikr-i hazîn olur. Ağzını kapar, güzel "Yâ Rahîm" çeker.
Yanıma gelen ihvanlara hikâye ettim. Onlar dahi dikkat ettiler, "Bir derece işitiyoruz" dediler. Sonra kalbime geldi: "Acaba şu ismin vech-i tahsisi nedir? Ve niçin insan şivesiyle zikrederler, hayvan lisanıyla etmiyorlar?"
Kalbime geldi: Şu hayvanlar çocuk gibi çok nazdar ve nazik ve insana karışık bir arkadaş olduğundan, çok şefkat ve merhamete muhtaçtırlar. Okşandığı vakit, hoşlarına giden taltifleri gördükleri zaman, o nimete bir hamd olarak, kelbin hilâfına olarak esbabı bırakıp, yalnız kendi Hâlık-ı Rahîminin rahmetini kendi âleminde ilân ile, nevm-i gaflette olan insanları ikaz ve "Yâ Rahîm" nidâsıyla, kimden medet gelir ve kimden rahmet beklenir, esbap-perestlere ihtar ediyorlar.''
(Risale-i Nur, Sözler,24.Söz,Birinci Dal,syf.302)
'Bir tefekkür penceresi: Cenab-ı Hakkın şefkatinin sayısız tecellileri her yerde' başlıklı haberin tamamını okumak için tıklayınız;
http://www.yeniasya.com.tr/gundem/bir-tefekkur-penceresi-cenab-i-hakkin-sefkatinin-sayisiz-tecellileri-her-yerde_357606
Haber Merkezi