Lem'alar - page 15

X
(1)
@ n
Ú/
Ÿp
És
¶dG n
øp
e o
âr
æo
c
u
Êp
G n
?n
fÉn
ërÑ°oS
n
â r
fn
G s
B’p
G n
¬'
dp
G =
'
’ r
¿n
G p
äÉn
ªo
?`t
¶dG p
…'
OÉn
æn
a
Gr
ƒs
dn
ƒn
J r
¿p
Én
a
(2)
@ n
Ú/
ªp
MG s
ôdG o
ºn
Mr
Qn
G n
âr
fn
Gn
h t
ö t
†dG n
»p
æ° s
ùn
e
u
Ên
G o
¬s
`Hn
Q …'
OÉn
f r
Pp
G
¢p
Tr
ôn
©r
dG t
Ün
Q n
ƒo
gn
h o
âr
?`s
c
n
ƒn
J p
¬r
«n
?n
Y n
ƒo
g s
’p
G n
¬'
dp
G '
B’ *G n
»p
Ñ°r
ùn
M r
?o
?n
a
$Ép
H s
’p
G n
Is
ƒo
b n
’n
h n
?r
ƒn
M n
(4)
@ o
?«/
c n
ƒr
dG n
º r
©p
fn
h *G Én
æ o
Ñ° r
ùn
M
(3)
@ p
º«/
¶n
©r
dG
(6)
@ =? /
bÉn
Ñr
dG n
âr
fn
G =? /
bÉn
H Én
j @ =?/
bÉn
Ñr
dG n
âr
fn
G =? /
bÉn
H Én
j
(5)
@ p
º«/
¶n
©r
dG p
q
»p
?n
©r
dG
(7)
l
ABÉ n
Ø°p
Tn
h …k
óo
g Gƒo
æn
e'
G n
øj/
òs
?p
d
otuz Birinci Mektubun Birinci kısmı, her zaman, hususan
mağrip ve işâ ortasında otuz üçer defa okunması çok fazi-
letli bulunan mezkûr kelimat-ı mübarekenin her birinin çok
envarından birer nurunu gösterecek Altı lem’adır.
BirinciLem’a
H
AZRET-İ
Y
UNUS
ibni Mettâ Alâ nebiyyinâ ve Aley-
hissalâtü Vesselâmın münacatı, en azîm bir münacattır
ve en mühim bir vesile-i icabe-i duadır.
Hazret-i Yunus Aleyhisselâmın kıssa-i meşhuresinin
hülâsası:
Lem’aLar | 15 |
B
irinci
l
em
a
alâ Nebiyyinâ aleyhissalâtü
Vesselâm:
Peygamberimize ve
ona salât ve selâm olsun.
azîm:
büyük, yüksek.
Bâkî:
yok olmayan, sürekli ve ka-
lıcı olan, bütün varlıklar yok ol-
duktan sonra da zatıyla var ola-
cak tek varlık Allah.
envar:
nurlar, ışıklar.
faziletli:
değerli, sevaplı.
hidayet:
doğru olan, hak olan, İs-
lâmiyet.
hususan:
özellikle.
hülâsa:
kısaca, sözün kısası, özet.
ibadet:
kulluk etme, Allah’ın emir-
lerini yerine getirme, yasakların-
dan kaçınma.
ibni:
oğlu, oğul.
işâ:
yatsı namazı vakti.
kelimat-ı mübareke:
mübarek,
hayırlı, ilim dolu kelimeler.
kıssa-i meşhure:
meşhur kıssa,
hikâye.
lem’a:
parıltı.
mağrip:
güneşin batma vakti, ak-
şam.
merhamet:
acıma, şefkat etme.
mettâ:
Hz. Yunus’un (as) annesi-
nin adı.
mezkûr:
adı geçen.
mühim:
önemli.
münacat:
Allah’a yalvarış, dua.
niyaz:
dua.
noksan:
eksik, kusur.
nur:
parıltı, ışık.
rab:
her bir şeye muhtaç olduğu
şeyleri veren, onları terbiye edip
idaresi ve egemenliği altında bu-
lunduran Allah.
rahîm:
çok merhamet eden, esir-
geyen, koruyan, acıyan Allah.
rahman:
rahmeti bütün herkese
yayılan ve bütün yaratılmışların
rızıklarını ve geçim şekillerini içi-
ne alan rahmetin sahibi Allah.
şifa:
beden veya ruh hastalıkla-
rından kurtulma.
tenzih etme:
eksik ve kusurdan
uzak tutma, temiz bilme.
tevekkül etme:
gerekeni yaptık-
tan sonra sonucu Allah’a bırakma,
Ona güvenip işlerinde Onu vekil
etme.
vesile-i icabe-i dua:
duanın ka-
bul olması veya duaya cevap ve-
rilmesine vesile olması.
zulüm:
haksızlık, eziyet.
1.
Rahman ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.
Karanlıklar içinde kaldığında niyaz etti: “Senden başka ilâh yoktur. Seni her türlü noksan-
dan tenzih ederim. Gerçekten ben kendine zulmedenlerden oldum.” (Enbiya Suresi: 87.)
2.
Rabbine şöyle niyaz etmişti: “Bana gerçekten zarar dokundu. Sen ise merhametlilerin en
merhametlisisin.” (Enbiya Suresi: 83.)
3.
Eğer insanlar senden yüz çevirirse de ki: “Allah bana yeter. Ondan başka ibadete lâyık hiç-
bir ilâh yoktur. Ben Ona tevekkül ettim. Yüce Arşın Rabbi de Odur.” (Tevbe Suresi: 129.)
4.
Allah bize yeter. O ne güzel vekildir. (Âl-i İmran Suresi: 173.)
5.
Kötülüklerden uzaklaşmak ve iyiliğe yönelmek ancak Allah’ın yardımıyladır.
6.
Ey Bâkî olan Allah, Bâkî ancak Sensin! Ey Bâkî olan Allah, Bâkî ancak Sensin!
7.
O [Kur’ân], iman edenler için bir hidayet rehberi ve bir şifadır. (Fussılet Suresi: 44.)
1...,5,6,7,8,9,10,11,12,13,14 16,17,18,19,20,21,22,23,24,25,...1406
Powered by FlippingBook