Rusya’nın başkenti Moskova’daki tarihi Zafer Parkı’nda bulunan Anıt Camii’inin bahçesinde iftar çadırı kuruldu. 2 milyon Müslüman’ın yaşandığı kentte bu yıl 10’uncu kez kurulan çadır 30 gün boyunca iftarda hizmet verecek.
Moskova’da Ramazan havasının yaşandığı ender mekanlardan biri olan çadır; Müslüman, Yahudi, Hıristiyan ve diğer inanç temsilcilerinin de katıldığı törenle açıldı. Açılış programına Rusya’da yaşayan Müslümanlar yoğun ilgi gösterdi.
Rusya Müftüler Konseyi, Moskova Müftülüğü ve Moskova yönetimi tarafından organize edilen Ramazan çadırı, 18 Haziran 2015 tarihinden 16 Temmuz 2015 tarihine kadar her akşam ziyaretçilerine iftar yemeği verecek. Geçen yıllara göre oturma kapasitesinin yükseltildiği çadırda bu yıl 18 bin kişinin iftar etmesi bekleniyor.
Görüntü ve ses sitemi ile donatılan çadırın içerisinde Ramazan ayı boyunca çeşitli etkinlikler düzenlenecek. Kültürel, eğitsel ve manevi programlar çadır içerisindeki dev ekrana yansıtılarak iftar öncesinde ve sonrasında misafirlere gösterilecek.
Dağıstan, İnguşetya, Tataristan, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Çeçenistan gibi bir çok cumhuriyetin kültürel programlarının düzenleneceği çadırda, 4 Temmuz 2015 Cumartesi günü “Türkiye Gecesi” organize edilecek.
Moskova Müftüsü ve Merkez Camii İmamı İldar Alaüddinov, bu yıl Ramazan çadırını genişlettiklerini ve çok daha etkili programlar yapacaklarını söyledi. Herkesin camilere giremediğini, ancak çadıra gelerek bir şeyler öğrenebileceğini ifade eden Moskova Müftüsü, Ramazan’ın tüm İslam alemine barış ve huzur getirmesini istedi. Alaüddinov İslam aleminde ciddi sorunların olduğunu hatırlatarak, barış ve kardeşlik temennisinde bulundu.
SOVYET DÖNEMİNDE DİNİMİZDEN UZAKLAŞMIŞTIK
Programa katılan Yahudi dini temsilcisi Adolf Şayeviç yaptığı açıklamada Ramazan çadırında bulunmaktan büyük mutluluk duyduğunu belirtti. Adolf Şayeviç, “Yıllarca dostluğumuzun devam ettiği arkadaşlarımla birlikte olmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Samimi ve ihlaslı şekilde Allah'a inanan genç insanları burada görmek çok sevindirici. Çünkü biz geçmişimize, geleneklerimize dönüyoruz. Sovyet zamanında dinimizden, inançlarımızdan uzaklaştırılmıştık. Tüm sorunlarımız da bundan. Başkalarının değerlerini bilmek nerede, kendi değerlerimizi bile bilmiyorduk ki.” açıklamasında bulundu.
Şayeviç ayrıca, “Dini öğrenen gençler dini farklı yönlerden kendileri için yorumlayabiliyor. Kimi manevi yükseliş için, kimi düzeni değiştirmek gerektiği şeklinde anlıyor. Ne mutlu ki Moskova’da gençleri doğru yöne yönlendirebilecek müftüler var. Ben yıllarca bunu izliyorum. Ramazan çadırı da bunun bir ispatı. Burada gerçekten hep ev atmosferi var, burada farklı görünmene gerek yok, olduğun gibi rahat ve açık olabilirsin. Burada sana hep hoşgörü ile yaklaşırlar.” dedi.
BARIŞ VE HUZUR İÇİN DİYALOG ŞART
Rusya Protestan Kilisesi temsilcisi Yelena Kaplina ise tüm dünyada barış ve huzur içinde yaşamak için diyaloğun önemine değindi. Kaplina, “Tevrat, İncil ve Kur'an-ı Kerim’de bize bir anadan ve babadan geldiğimizi öğretiyor. İnançlı insan için öteki kavramı olmamalı. Bu çadırda da ben dostluk havasının estiğini hissettim, bu çok hoşuma gitti. Ayrıca konuşmalarda hep olumlu mesajlar veriliyor. Eminim bu tür etkinlikler tüm toplumun huzur içinde yaşamasına önemli katkıda bulunuyor.” diye belirtti.
Rusya’da Müslüman temsilcilerle sık sık birlikte programlar düzenlediklerini belirten Kaplina, “Rusya’da yaşayan tüm din, inanç ve mezheplerin temsilcileri ülkede barış ve huzur içinde yaşamak için diyalogun öneminin farkında. Bu yüzden biz sıklıkla birlikte programlar düzenliyoruz. Mesela futbol turnuvaları, kan bağışı gibi ortak projelerimiz oluyor.” dedi.
DİNSİZ BİR MİLLET YAŞAMAZ, RUS DA DİNSİZ KALAMAZ
Rusya'dan gelen, insanların İman ve İslamiyet noktasındaki teveccühlerini anlatan bu yöndeki müjdeli haberler; Bediüzzaman'ın yıllar önce yaptığı ''Rus da dinsiz kalamaz. Geri dönüp Hıristiyan da olamaz. Olsa olsa, küfr-ü mutlakı kıran ve hak ve hakikate dayanan ve hüccet ve delile istinad eden ve aklı ve kalbi ikna eden Kur’ân ile bir musalâha veya tâbi olabilir.'' önemli tespitinin ne derece yerinde ve doğru olduğunu göstermesi açısından oldukça önemlidir
(...) İki dehşetli Harb-i Umumînin neticesinde beşerde hasıl olan bir intibah-ı kavî ve beşerin tam uyanması cihetiyle, kat’iyen dinsiz bir millet yaşamaz. Rus da dinsiz kalamaz. Geri dönüp Hıristiyan da olamaz. Olsa olsa, küfr-ü mutlakı kıran ve hak ve hakikate dayanan ve hüccet ve delile istinad eden ve aklı ve kalbi ikna eden Kur’ân ile bir musalâha veya tâbi olabilir. O vakit dört yüz milyon ehl-i Kur’ân’a kılıç çekemez.
Emirdağ Lâhikası, s. 604