İYİ Parti'nin 4. Olağanüstü Kurultayında konuşan Meral Akşener, "Türk milleti yokluktan değil, basiretsiz yönetim anlayışı yüzünden darlık yaşıyor." dedi.
İyi Parti'nin 4. Olağanüstü Kurultay başladı. Partinin genel başkanı Meral Akşener, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin "Fiziken orada, fikren aramızda bulunan dava arkadaşlarımın müştereken karar alıp Milliyetçi Hareket Partisi’ne dönüşleri tarihi sorumluluklarını yerine getirmeleri halisane ve samimi beklentimdir" sözlerine cevap verdi. ""Milliyetçilik Türk milletine aittir" diyen Akşener, "Bir kişiye beş kişi saldıran haydutlardan ne milliyetçi olur ne de adam olur" cevabını verdi.
Bahçeli kişisel Twitter hesabından yaptığı açıklamada İyi Parti'nin kurultayı hatırlatarak, "3-4 Ağustos 2019 tarihinde İYİ Parti’nin 4. Olağanüstü Kurultayı yapılacaktır. Çağrım şudur: Fiziken orada, fikren aramızda bulunan dava arkadaşlarımın müştereken karar alıp Milliyetçi Hareket Partisi’ne dönüşün tarihi sorumluluğunu yerine getirmeleri halisane ve samimi beklentimdir. Buluşma yerimiz zillet değil millettir. Kucaklaşma zamanı gelmiştir. İYİ Parti’nin Olağanüstü Kurultay’ında MHP’yle bütünleşme ve birleşme hamlesi Türkiye’nin gücüne güç katacak, yarım asırlık davamızı birlik ve dirlik içinde geleceğe taşıyacaktır" demişti.
İyi Parti'nin 4. Olağanüstü Kurultayı sürerken Meral Akşener şöyle konuştu:
Hep söyledim, yine söylüyorum: Türkiye darlık çekecek bir ülke değildir. En verimli topraklar üzerinde, yeraltı kaynakları zengin, genç, üretken bir ülkedir. Türk milleti yokluktan değil, basiretsiz yönetim anlayışı yüzünden darlık yaşıyor. Sayın Erdoğan'ın ve koskoca devlet hazinesini teslim ettiği damadının, günü kurtarmaya yönelik açıklamalarına bakmayın. Türkiye gibi yüksek potansiyele sahip bir ülkeyi, Merkez Bankası'nın “İhtiyat Akçesi”ne muhtaç hale getiren, işte o basiretsiz, savurgan yönetim anlayışıdır.
"Sıkışınca hep aynı nakarat: Dış güçler..."
2228 yaşındaki Türk Ordusu'nun silah fabrikasını, götürüp yabancıların eline teslim ediyorlar. Har vurup harman savuruyorlar. Sıkışınca da hep aynı nakarat: Dış güçler de dış güçler… Sanırsın, milyonlar harcadıkları lüks arabalara dış güçler biniyor. Sanırsın otoyollar, havaalanları, şehir hastaneleri üzerinden, araç garantisini, yolcu garantisini, hasta garantisini dış güçler veriyor… Sanırsın, milletten kopan, milletini duymayan, saraya kapanan dış güçler. Sanırsın, ekonomiden anlamayan damadı o göreve dış güçler getirdi. Sanırsın, liyakatsiz kadroları devlete dış güçler doldurdu. Hayır; hepsini bugünün iktidar sahipleri yaptı.
"Ağaçları feda ettiler, Kazdağları'nı kurban ettiler"
Mübarek ağaçları, zeytinlikleri müteahhit hırsına feda ettiler, Cerattepe'yi, Kaz Dağları'nı, doymaz altın iştahına kurban ettiler, On binlerce ağaca kıymayı, utanmadan matah bir işmiş gibi, pazarlamaya kalktılar Salda Gölü gibi Cennet bir köşeyi, çöle çevirmeye yöneldiler. Buna izin vermeyeceğiz. Akarsularımızı daha fazla kirlettirmeyeceğiz. Ormanlarımızı daha fazla talan ettirmeyeceğiz. Meralarımıza daha fazla beton diktirmeyeceğiz. Çiftçimizi daha fazla küstürmeyeceğiz. Bilmeyenlere de öğreteceğiz ki; Vatan toprağı, suyuyla, ağacıyla, çiçeğiyle, tüm canlılarıyla kutsaldır. Dünümüzü ve bugünümüzü çaldılar; Geleceğimizi yakmalarına müsaade etmeyeceğiz. Bunun için varız. Bunun için mücadele ediyoruz. İşte sırf bu yüzden ilan ediyoruz ki; bugün geleceğin ilk günü…
"Sarayın milleti duyması mümkün değil"
Saraya kapanmış bir iktidarın, milleti duyması mümkün değil. Onca zenginlik arasında, bu ülkede yokluk olmasına, açlık olmasına isyan ediyorum. İsyan ediyorum kardeşim, isyan. Bu potansiyeli harekete geçiremeyen, bizleri yokluğa mahkum edenlere, isyan ediyorum. İş bulamadığı için evine hüzün çöken, Ekonomik sebeplerle dağılan aileleri gördükçe, isyan ediyorum. Tam 17 yıldır “en iyisi bu” diye kendini pazarlayan bu iktidara, isyan ediyorum. Avrupa'nın en zengin ülkesi olmamız gerekirken, kişi başı milli gelirde en fakir ülkesi olmamız nasıl bir başarıdır? Her dört gençten biri işsizse, bu nasıl başarıdır? Yıllarca büyüme masallarıyla kandırdılar. Türkiye'yi 3 kat büyüttük diye böbürlendiler. Oysa biz büyürken, dünya bizden daha çok büyüdü. En büyük 10 ekonomi arasına girmeyi hedeflerken, en büyük 20 ekonominin bile dışında kaldık.
"Bu iktidar, Türkiye için artık bir ayak bağıdır"
Bu iktidar, Türkiye için artık bir ayak bağıdır. Bunlar kendilerini büyük göstermek için geçmişi kurcalarken, gelişmiş devletler geleceği kurguluyor… Almanya geleceği konuşuyor. Amerika geleceği konuşuyor. İngiliz siyaseti, geleceği planlıyor. Güney Kore, Japonya, Çin, Fransa, İsviçre, İsveç, Norveç, Rusya… Bütün bu ülkeler geleceğin taşlarını döşüyorlar. Ak Parti iktidarı ise, ülkenin temel taşlarını sökmekle meşgul. Milletin geleceğini değil, sadece iktidarının geleceğini düşünüyor. Peki ne olacak? En baştan söyleyeyim; Bu devran böyle gitmeyecek. Türkiye iyi olacak… Çünkü artık biz varız, hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
"Kaynakları, üreten Türkiye'yi yeniden kurmak için kullanacağız"
2002-2008 yılları arasında yaşadığımız, ekonomik bahar havasının sebebi, dünyadaki parasal genişlemeydi. ABD, Avrupa ve Asya'da faizlerin sıfıra yaklaşması, bu paranın yüksek faiz veren, gelişmekte olan ülkelere akmasını sağladı. Sadece Türkiye değil, Brezilya da, Arjantin de bundan payını aldı. Ne zaman ki dünya piyasasında faizler arttı, gelişmekte olan ülkelere gelen para, geri dönmeye başladı. Biz Türkiye'nin ABD Merkez Bankasına, Avrupa Merkez Bankasına bağlı kaderini değiştireceğiz. Ekonomide sağlayacağımız atılım, devlet kaynaklarını artıracak. Bu kaynağı eğitim için kullanacağız. Türkiye'yi bir teknoloji merkezine dönüştürmek için kullanacağız.