HDP Siirt Milletvekili Prof. Dr. Kadri Yıldırım'ın Meclis'e verdiği ilk Kürtçe soru önergesi reddedildi.
Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Yıldırım, geçen ay hem Kürtçe öğretmenlerinin mağduriyetine hem de Kürtçe anadilde eğitime dikkat çekmek için Meclis’e ilk Kürtçe yazılı soru önergesi verdiğini hatırlattı. Kürtçe önergenin Meclis’in Genel Evrak ve Arşiv Bölümü tarafından ilk başta kabul edildiğini ve ilgili bakanlığa gönderilmek üzere mühür basıldığını, 19815 sayı numarası bile verildiğini anlatan Yıldırım, önergenin Kürtçe olduğu anlaşılınca apar topar önergenin üzerindeki sayının silindiğini ve önergenin parti grubuna sözlü olarak "Bir şey anlamadık" gerekçesiyle iade edildiğini söyledi.
'BİR DİLİN REDDEDİLMESİ, BİR HALKIN REDDEDİLMESİDİR'
"Burada reddedilen önerge değildi, Kürtçe reddedildi." diyen Yıldırım, şöyle devam etti: "Bu sebeple reddedilme gerekçesini yazılı bir şekilde öğrenmek için Meclis Başkanlığına 21295 sayı numarasıyla bir dilekçe yazdım. Yazdığım dilekçeye Meclis’in verdiği cevap yakın zamanda bana ulaştı. Verilen cevapta Anayasa’nın 3’üncü maddesine göre Türkiye devletinin dili Türkçe’dir. İlgi yazıda belirtilen önergeniz Anayasa hükmü gereğince belirtilen niteliği taşımadığından işleme konulmadan iade edilmiştir deniyordu. AKP’nin Kürdistan’da artık tabela partisi olmaya başlamasından dolayı bugünlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan her konuşmasında Kürtlere seslenerek 'Bu adam size ne yaptı?' diyor. Ben bir Kürdolog olduğum için meselelere Kürtçe üzerinden yaklaşarak Sayın Erdoğan’a 'Sizin döneminizde bile hâlâ Kürtçe anadilde eğitim yasağı sürdüğü gibi TBMM, o seslendiğiniz halkın dilinde bir soru önergesini bile kabul etmedi' diyebilirim. Bu çok önemli bir konudur benim için. Çünkü bir dilin reddedilmesi, bir halkın reddedilmesidir. Bugün anadilde eğitim yasak, anadilde savunma hakkı işlemiyor, Kürtçe kamusal hizmet yasak, seçmeli Kürtçe derslere bile tahammül yok, Kürtçe şarkı söylediği için bugün bile insanlar öldürülüyor ama AKP’nin kılı kıpırdamıyor. Göstermelik yüzeysel icraatlara gelince abarttıkça abartmasını çok iyi biliyorlar. Oysa hiçbir sorunu kalıcı olarak çözmüyorlar. Bırakın silahların bırakılması gibi konuları, anadili gibi tamamen pedagojik konularda bile ilerleme yok. AKP her şekilde Kürtlerin anadilde eğitim hakkını bile silah bırakma şantajına bağlıyor. Allah aşkına bunlar aynı şey mi? AKP’nin içinde gerçekten diplomasının hakkını verecek bir aydın yok mu? AKP her ne kadar 'Dünyaları ben yarattım' modunda olsa da bu konularda meydana gelen gelişmelerin çoğu 1990’lı yılların başından bugüne kadar Avrupa Birliği’ne giriş sürecinin bir devamı olarak ortaya çıktı. Tabii ki bir dönem AKP’nin bunları kolaylaştırıcı bir duruşu da oldu. Ama bugün geldiğimiz noktada AKP, Kürtçeyi darbe anayasasının maddelerine göndermede bulunarak yasaklıyor."