İran Dışişleri Bakanlığı Ortadoğu Bölümü eski Genel Müdürü Kasım Muhibali, Tahran yönetiminin vekalet savaşlarıyla yürüttüğü dış politikanın yanlış olduğunu ve bedelini ekonomik sorunlarla mücadele eden ülke halkının ödediğini söyledi.
İran merkezli internet haber sitesi İrdiplomacy'a konuşan Muhibali, "Komşularla gerilim siyasetinin bedelini halk ödüyor. Döviz, altın, konut, araç piyasası, emlak kiraları ve temel tüketim ürünlerindeki kötü gidişatın arkasında dış politikamızdaki yanlışların etkilerini görebilirsiniz." dedi.
Yaşanan ekonomik sorunların ülkede halk ayaklanmasına neden olduğuna işaret eden Muhibali, "40 yıldır sürdürdüğümüz yanlış dış politikanın bedelini halk sıkıntılar içerisinde ödemek zorunda kalıyor. Dış politikada bundan sonraki yapacağımız hatalar risksiz olmayacaktır. Ülkede ekonomik daralma arttıkça halkın protesto ve sokak gösterileri de artacaktır." ifadelerini kullandı.
"Yemen'deki savaşın kazananı yok"
Yemen'de süren savaşın İran'la Suudi Arabistan arasında vekalet savaşına dönüştüğünün altını çizen Muhibali, "Yemen'de birkaç yıldır süren gerilim, ne İran'a ne de Suudi Arabistan'a başarı sağladı.
Irak'tan Suriye'ye, Lübnan'dan Yemen'e vekalet savaşları, her iki taraf ve Orta Doğu bölgesi için siyasi, ekonomik, diplomatik ve güvenlik alanında bedeller ödetmiştir." şeklinde konuştu.
İran ile Suudi Arabistan arasındaki gerilimin ideolojik bir boyut kazandığını dile getiren Muhibali, kazananı olmayan gerilimin düşürülmesinin her iki tarafın yöneticilerine bağlı olduğunu belirtti.
"Vekalet savaşlarının bitmesi beklenmiyor"
Muhibali, "Vekalet savaşlarının bitmesi beklenmiyor. Sahadaki gelişmelere bakıldığında bu Yemen için daha zor gözüküyor." değerlendirmesinde bulundu
İranlı eski diplomat Muhibali, aynı haber sitesine 4 ay önce yaptığı açıklamada şunları söylemişti: "İran'ın Suriye krizindeki konumunun hiçbir etik yönü bulunmuyor. Ezilen insanların yanında olunmadığı gibi, Beşşar Esed yönetimini korumanın da ahlaki bir tarafı yok. Çünkü Esed yönetimi, halktan destek alan demokratik bir devlet değil, karnesi cinayetlerle dolu diktatör bir yönetimdir. Suriye halkı da bu nedenle ayaklandı. Eğer biz Suriye krizinin başında, diplomasi ve demokratik yöntemlere başvursaydık binlerce insan ölmez, yaralanmaz ve evlerinden göç etmek zorunda kalmazdı."