CHP kökenli bir siyasetçi olan ve AKP hükümetlerinde iki dönem Kültür ve Turizm Bakanı olarak görev yapan Ertuğrul Günay, RS FM canlı yayınına katılarak soruları yanıtladı.

Günay, ‘Adalet diye yollara düşecek kadar sorunlu bir durum var mı?’ sorusuna şöyle yanıt verdi: “Uzunca bir süreden bu yana Türkiye’nin yaşadığı temel sorun siyasetin adalete müdahalesi ve adaletin de adalet ve hakkaniyet duygularını bir tarafa bırakıp siyasetin isteklerine göre tavır alması. 15 yılı geride bıraktı Adalet ve Kalkınma Partisi. Bu 15 yılın ilk 10 yılında bana sorarsanız oldukça önemli ve iyi sayılabilecek işler de yapıldı. Ama bugün bunların hiçbirisi konuşulmuyor. Ve tamamen o bir döneme damgasını basan haksız, ölçüsüz, hoyrat yargılamalar konuşuluyor.”

‘Küfürle iktidar olunabilir, zulümle olunmaz’

Ergenekon yargılamaları sürecinde Türkiye’de bilim insanları, gazeteci, üst düzey kamu görevlisi ve aydınların hoyratça gözaltına alındığını ve suçlu suçsuz herkesin aynı çuvala doldurulduğunu hatırlatan Günay, o zaman bu durumu eleştirdiğini ve bu sürecin AKP’ye zarar vereceğini öngördüğünü söyledi. Bugün de adalet duygusunun KHK uygulamalarıyla zedelenmeye devam edildiğini belirten Günay, “Adalet tarihin başından beri insanların bir arada yaşamak için düzen içinde yaşamaları için buldukları bir kavram. İslam bilginleri ‘Küfürle iktidar olunabilir, zulümle olunmaz’ diyor. Her işin başı adalettir” diye konuştu.

Devlet bilgiyle yönetilir Kemal Kılıçdaroğlu’nun başlattığı ‘Adalet Yürüyüşü’ne de değinen Günay, “Cumhuriyet Halk Partisi yola çıktıysa bunun üzerinde durup düşünmek lazım” diyerek başladığı sözlerini şöyle sürdürdü: “CHP sıradan bir parti değil ve devlet konusunda duyguları iktidar partisinden de daha derin bir parti. Yani şahsen benim aşırı devletçi olmakla eleştirdiğim bir parti. Yani böyle aşırı devletçi bir parti bile ‘Artık yeter’ demişse burada durup düşünmek gerekiyor. Ben 89’daki Zonguldak yürüyüşünün başından sonuna kadar içindeydim. Özal’ı rahmetle anıyorum. Yani o yürüyüşte ki binlerce insan günlerce yürümüştü, bir tek cam kırılmamıştı, bir tek can incitilmemişti ve sonra devlet bunları muhatap aldı ve oturdular bir çözüm aradılar. Yani devlet suhuletle yönetilir, devlet öfkeyle yönetilmez. İnsanlar sokağa çıktıysa o insanların bir yangını vardır, bir itirazı vardır, bir isyanı vardır. Siz onun üstüne körükle gidemezsiniz, siz onu anlamak zorundasınız. Taç giyen baş akıllı olur diye bir devlet sözü vardır. Bir daha söylüyorum: Devlet öfkeyle, kinle, gerginlikle yönetilmez. Devlet suhuletle, bilgiyle, birikimle, akılla, sükunetle yönetilir.”

‘Ben bu davaların savcısıyım’ gibi bir üsluptan vazgeçilmeli

Günay, ‘Adalet Yürüyüşü’nün sonunda olaylar çıkabileceğine dair spekülasyonları hatırlatılması üzerine de şunları söyledi: “Benim temennim bu yürüyüşün hiçbir olay olmadan devam etmesi, iktidarın da gerginleştirici söylemden vazgeçmesi ve savcıları göreve çağırmak gibi, geçmiş dönemlerde gördüğümüz ‘Ben bu davaların savcısıyım’ gibi bir üsluptan vazgeçmesi ve ortamı yatıştırması gerekir.” Hukuk adına çok üzüntülü ve kaygılı olduğunu da belirten Günay, olayların artık insanların yollarda adalet arayışına girmesine kadar dayandığını, bu durumda siyasetin çok kusuru olduğunu ama en büyük kusurun hukukçulara ait olduğunu ifade ederek, siyasetin yönlendirmesi ile karar veren hukukçuların Türkiye için iyi bir şey yapmadıklarını söyledi.