Ben bu zatın ismini ağzıma almam. Ve biz kan veririz. Kanı biz nerede veririz? Vatanımızın kurtuluşunda veririz. Teröre karşı veririz.
Şu anda tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet diyenler bu işin mücadelesini veriyor. Kardeşlerim biz inanarak, dimdik ayakta durarak bu yolda yürümeye devam edeceğiz. Ve bu ay çok ilginç bir aydır. Bu ana muhalefet, geçmişi itibariyle doğru, hep kan döktüler. Bu ayın içinde iki gün var ki çok önemli, biri yarın 14 Mayıs, diğeri de 2 hafta sonra ulaşacağımız 27 Mayıs. Bu tarihlerden biri demokrasimiz için ak bir gün, diğeri ise kara bir gün.
14 Mayıs 1950 tarihi ülkemizde gerçekten ilk defa çok partili seçimin yapıldığı gündür. 27 Mayıs 1960 iste darbe ve vesayet dönemlerinin sembolüdür.
1950 seçimlerinde milletimiz tek parti devrine karşı hakiki temsilcileriyle iktidara el koymuştur. Rahmetli Menderes ve arkadaşları güçlü bir şekilde Meclis'e gönderilmiştir. Ne demiştir o zaman Menderes: Yeter söz milletindir. Biz ne dedik, yeter, söz de karar da milletindir.
O gün iktidarı kaybedenler bir daha iktidara gelemeyeceklerini gördükleri için darbecilerle iş birliği içine girmişlerdir. Millet yerine bu CHP hep darbecilerin kapısını çalmıştır. Aradan geçen 66 yıla rağmen tarzlarını hiç değiştirmediklerini görüyoruz. Tek parti dönemindeki siyasi kurumun mirasını yaşatma iddiasındaki zatın hezeyanlarını hep birlikte takip ediyoruz. Bunların ağababalarının 14 Mayıs'taki hissiyatları, 27 Mayıs'taki sevinçleri neyse şimdikilerin de duyguları aynı.
Yaşadıklarından ders almadıkları gibi, kinlerini sürekli biledikleri anlaşılıyor. Hangi aklı başında insan siyasi meseleyi içinde kan geçen cümlelere sıkıştırır? Sen millete ait olan egemenlik hakkını ne zamandan beri eşkıyalara veriyorsun? Kanı kim döker? Çete döker, eşkıya döker, terörist döker. Bunlar şimdi terör örgütünün ağzıyla konuşmaya başladılar.
Gençler, 2053 inşallah sizlerin olacak ama farklı olacak. İnşallah Yavuz Sultan Selim Köprüsü ile, Marmaray ile, bu yıl sonu bitecek olan Avrasya Tüneli ile, Osmangazi Köprüsü ile, Çanakkale Köprüsü ile, yüksek hızlı trenlerle farklı olacak. Bizim derdimiz bu, onların derdi farklı. Nereden geldiğimizi unutursak, nereye gittiğimizi bilemeyiz. Eskiler derler ki, doğru yerinden kalkana kadar yalan dünyayı dolaşırmış. Bu zat akşam başka konuşur, sabah başka konuşur. Bunda doğru bir ifade bulamazsınız, şizofrenik bir vakadır bu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bangladeş'te Cemaat-i İslami Partisi Lideri Motiur Rahman Nizami'nin idamına ilişkin "Ne diyorum biliyor musunuz? Fazla söze gerek yok, 'Zalimler için yaşasın cehennem' diyorum. Kimsenin sesi çıktı mı? Çıkmadı. Demokrasiye inandıklarını söyleyenlerin sesi çıktı mı? Çıkmadı. Ama Batı'da böyle bir şey olsa kıyamet kopar. Fakat orada ölen bir Müslüman olduğu için, bir Müslüman lider olduğu için hepsi güldüler ve adeta Suriye'de olduğu gibi alkışladılar. Türkiye'de idam cezası olmadığı halde yargının verdiği kararlardan terör operasyonlarına kadar her gün ensemizde boza pişirenler Bangladeş'teki bu vahim olayı görmezden, duymazdan geliyor. Bunun adı vicdansızlıktır, insafsızlıktır, riyakarlıktır." dedi.
AA