"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Barla'da her şey

25 Eylül 2018, Salı 00:15
Tepeden bakınca gölün mavi suları, Barla’nın meyve bahçeleri, Cennet Bahçesi, Üstad’ın evi, Ulu Çınar, Yokuşbaşı’nda sarmaşıklı minare, yanındaki eski ahşap ev, batı tarafta Çamdağı yolu ve nur devrini hatırlatan mekânlar...

Yazı: Muzaffer Karahisar

Eğirdir Gölü’nün üstüne gümüş rengi yansımalar bırakan güneş aydınlığı, Barla’nın yaslandığı yüksek dağların çıplak yamaçlarına henüz yeni vurmuştu. Her tarafta sabahın sessiz mahmurluğu fark ediliyordu. Barla’ya varınca gruptan ayrıldım. Sokaklarda sükûnet içinde yalnızlığı, hizmet aksiyonunu, hatıralardan kalan izleri kendi iç dünyamda tatmak, anlamak, hissetmek istiyordum. 

Barla’nın tenha caddesinden yukarılara çıktım. Tepenin üstünde, düzlükte her tarafa nâzır, sedir ağaçlarıyla kaplı, kuş seslerinin şenlendirdiği mezarlıktayım. Orada bahtiyar nur talebeleri, Üstadın ruhaniyetiyle beraber huzur içinde, asude yatıyorlar. Üstad, yalnız kaldığı zaman onlara “hayalen sizleri yanımda bulur, bir hasbihal ederim, sizinle müteselli olurum.” dermiş.  İhtiyarlığın, sessizliğin, gurbetin, ayrılığın hüzünlerine karşı “medar-ı tesellilerim!” dediği Isparta Kahramanlarına selamlarla, dualarla, manevi hediyelerle en yakın yerdeydim.

Tepeden bakınca gölün mavi suları, Barla’nın meyve bahçeleri, Cennet Bahçesi, Üstad’ın evi, Ulu Çınar, Yokuşbaşı’nda sarmaşıklı minare, yanındaki eski ahşap ev, batı tarafta Çamdağı yolu ve nur devrini hatırlatan mekânlar... Geçmişin derinliklerinden gelen hatıralarla, güz mevsiminin renklerini yansıtan muhteşem manzara, ruhu hayaller ötesi tefekkür enginliklerine alıp götürüyordu. 

Üstadın evinde namaz kıldıktan sonra, mesnevi-i Nuriye, Habbe’den okunan hakikatler manzumesi, bir tanede adeta büyük bir umman yerleştirilmiş gibi Kur’ân cennetinin manevî ikliminde gezdiriyordu. Hakkı tarif eden meyveleri aklımıza, kalbimize, hislerimize ve latifelerimize ruhani lezzetler veriyordu...

Ahşap sanatını yansıtan ev restore edilmeli

Üstadın, “Merhum ve kıymettar ve çok vefakâr ve fedakâr ve sekiz sene bana hizmet eden bir kardeşimiz Marangoz Mustafa Çavuş” diye bahsettiği mübarek insan, aynı zamanda mahir bir ahşap ustasıdır. Üstadın, “Dininde, dünyasında muvaffakiyetli” gördüğü Marangoz Mustafa Çavuş, Ulu Çınar ağacının dalı üstüne çivi çakmadan Üstada tahta menzil ve merdiven yapmıştır.

Barla Sıddıkları unvanını alan ve harika sadakati ile bilinen merhum Marangoz Mustafa Çavuş’un eseri olan asırlık ahşap ev, Barla Yokuşbaşı’nda nurlu hizmet hatıralarına, tarihi olaylara, ceberut devrinin zulümlerine tanıklık etmiş bir mekândır. Evin pencerelerinden biri Cennet Bahçesi’ne, ötekisi de Üstadın evine ve Çınar ağacına bakıyor.

O klasik, otantik, ahşap yapının Marangoz Mustafa Çavuş’un hizmet hatıralarına bir vefa borcu ve tarihi bir sanat abidesi olarak korunması gerekir. O mahalde eski dönemleri anımsatan orijinal, tarihi dokuların, korunması için ne gerekiyorsa yapılmalı. Hele yapısıyla, konumuyla, görünümüyle, duruşuyla, estetik güzelliğiyle ahşap sanatının müstesna örneklerinden olan tarihi evin gecikmeden restore edilerek korunması gerekir.

Dönüş yolunda ikinindi namazı tesbihatıyla birlikte Eğirdir Gölü’nün mavi sularına bakıyorum. Bir sevgi halesiyle duygularımı, hayallerimi süsleyen Barla’da okunan kitap, yapılan sohbet, gezilen her yer ve konuşulan her şey Bediüzzaman’ı hatırlatıyordu.

Marangoz Mustafa Çavuş’un yaptığı ev                    

Yokuşbaşı Üstadı, talebelerini nazara veren, Risale-i Nur hizmetlerinin, hatıralarının, faaliyetlerinin yoğunlaştığı bir merkez. Üstadın Evi, nur çeşmesi, beş asırlık çınar, Cennet Bahçesi… Orada Yokuşbaşı Camii’nin yeşil sarmaşıklı minaresi ve yakınında farklı yapıda tarihi bir ahşap işlemeli ev var. Ev, dört ağaç direk üzerine bina edilmiş, direklerin arasına duvar örülmemiş! Yüksekte, her tarafa nazır odaları, duvarları, pencereleri ağaçtan yapılmış tarihi ahşap ev, herkesin dikkatini çekiyor. O evi zamanında Üstadın talebelerinden Marangoz Mustafa Çavuş yapmış.1 O evde vefat edene kadar Marangoz Mustafa Çavuş’un Kızı Zekiye Hanım kalmış. 

Marangoz Mustafa Çavuş (rh) 1882 Barla’da doğmuş, 2 Şubat 1939’da vefat etmiş. Mezarı Barla kabristanındadır. Çanakkale ve İstiklal Savaşında bulunmuş, topçu çavuşu olarak on sekiz sene askerlik yapmış bir gazidir. Bediüzzaman’ın sekiz sene yakın hizmetinde bulunmuş. Aile fertleriyle birlikte iman hizmetinde ciddi çalışmalar yapmış, istikametli, ihlaslı bahtiyarlardandır. Barla hayatında Risale-i Nur’un birçok yerlerinde ismi, bahsi ve hizmetleri geçmektedir. Üstad, “Ahiret kardeşlerimden Mustafa Çavuş” diye bahseder ve anne babaya hürmette “Bahtiyar olmak isteyen ana benzemeli.” ifadesiyle numune-i imtisal olmuş bir şahsiyettir.2

Dipnotlar:

1-  Anlatan: Merhum Marangoz Ahmet Yıldırımın eşi, Barla 1932 Doğumlu Zehra Teyze. Teyit eden: Aynı yerde ikamet eden damadı Hakkı Güney., 2- Yirmi Birinci Mektup

Etiketler: barla
Okunma Sayısı: 9046
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı