Beyoğlu festivalinde kaybolmaya yüz tutan meslekler arasında yer alan kaşıkçılığı 72 yaşındaki kaşık ustası Sabri Özşahin ile konuştuk. Sakarya’nın Taraklı ilçesindeki Alballar Köyü’nde ikamet eden Sabri Özşahin, 60 senelik tecrübesi ve babasından, dedesinden aldığı birikimleriyle mesleği devam ettiyor. Köy halkının bir zamanlar ekmek kapısı olan kaşıkçılık, teknolojinin gelişmesiyle kaybolmaya başladığını belirten Özşahin, “Kaşık işi tarihî olarak Hoca Ahmet Yesevi’ye dayanır. Taraklının Alballar Mahallesi ile Kemaller Mahallesi’ni yüzde yüzü bu kaşık işini yapardı. Artık bu işi elde yapan benim kuşak son. Parmağın sayıları kadar usta kaldı. Sanat gidiyor, kayboluyor. Sanata önem veren yok. Teknolojiye de dayanmak o kadar basit bir şey değil. Biz teknolojiye direniyoruz. Bu işin devamı için bir şeyler yapmak lâzım. Buna devletin el atması lâzım. Bakanlarla da konuşuyorum. Bunun için hâlâ yapılan hiçbir çalışma yok. Öyle lâfla olmuyor”  dedi.  

Şimşir kaşığı bakteri kabul etmez

Kültür ve Turizm Bakanlığı belgeli sanatçı Özşahin, temin ettiği şimşir kerestelerini ağacın sertliğine göre 1-2 gün ıslattığını ifade ederek şimşir kaşığının özelliğini şu şekilde açıkladı: “Bu kaşıkları suyla ıslatmamın sebebi bu ağaç mermerden serttir. Bu suda yumuşar. Şöyle ki suyu içine almaz, içindeki yağı suya salgılar. Şimşir ağacı bakteri almaz ve üretmez. Şimşir kaşıkla yemek yiyen insanda kat’î surette mide hastalığı, ağız ve diş sağlığı sorunu olmaz. Şu andaki kolon kanserinin sebebi, çocuklardaki damak bozukluğunun sebebi metal ve plastiktir. Bundan bir sefer yemek yiyin, bir daha metali ağzınıza almazsınız. Bir yönü kel başa şimşir tarak… Tarağını kullanan insanda da saç sorunu olmaz. Başınızda elektriklenme, kepek, migren ağrısı olmaz. Çünkü dünyada saçı besleyen tek madde şimşir odunundadır.”

Kaşık ustasının inceliği

Sabri usta, başarısını işini severek yapmasına borçlu olduğu ve ahşapla uğraşan insanın sağlıklı olduğunu belirterek yaşına rağmen dinç olduğunu söyledi. Özşahin, kaşık ustalığının inceliklerini şöyle anlattı. “Bu işin inceliği en başta aletları güzel biletmekle başlar. Aletı güzel biletemeyen, ahşabı da ağacı da güzel yontamaz. Bir de bu işi özverisi gerekir. Dedelerimiz derdi ki; “Kaşık ustası kuluçkaya yatan tavuk gibidir” kuluçkaya yatan tavuk yumurtanın üstünde yatmazsa civciv çıkmaz, kaşık ustasının altı soğuduğu vakit kaşık olmaz. Bunu böyle bırak git, yarın sabah gel o kaşık olmaz. Bu işi severek yapmak ve sabırlı olmak çok önemli. Çünkü burada bu şekilde oturmak basit bir şey değil. Dışarıdan bakınca kolay gibi görünür, ama bu işi yere oturup ta yapmazsan olmaz.”

“Ağacı öldüremeyiz”

Kaşık ustası Sabri Özşahin son olarak yaptığı şimşir kaşıklarının eskimeyeceğini ve dikkatli kullanıldığı takdirde ömrünün uzun vadeli olduğunu ifade etti. “Geçen buraya 40 sene önce benden aldığı kaşığını getirmişti. Aynısıyla duruyor, sadece ucu biraz yanmış, onu düzelttim. Şimşir kolay kolay eskimez. Ama tabi hata yaparsan da, yakarsan kırarsan da olmaz. Yalnız bunları yıkarken makineye atmamalısınız. Ağacı öldüremeyiz, ağaç hiçbir zaman ölü değildir. Bakın biz oklava yapmak için ağacı fırınlarız, yarma yaparız, ağaç yine de çalışır. Makinedeki 60 dereceye nasıl ki insan eli dayanmaz, ağacı da öyle öldüremeyiz. Ben normal şartlar da 20 sene bir kaşığı kullanma garantisini veriyorum. Kullandıkça kahverengini alır, buradan öte siyahlaşmaz” dedi.

HABER: SÜREYYA NUR İŞLER

[email protected]

Haber Merkezi