Emekli Danıştay Başkanı Nuri Alan, Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) referandumda aldığı son dakika kararı ile “mühürsüz pusula ve zarfları” geçerli saymasını eleştirdi. Alan, YSK’nın anayasa ve kanunlarda gerekli düzenlemelerin açıkça yapılmasına rağmen verdiği kararın saygınlığı olumsuz etkileyeceğini yazdı.
Emekli Danıştay Başkanı Nuri Alan, Yüksek Seçim Kurulu’nun referandumda aldığı son dakika kararı ile “mühürsüz pusula ve zarfları” geçerli saymasını eleştirdi. “Milletler arası antlaşmaların yanlış, eksik ve amacı dışında yorumlanması, anayasanın 90’ıncı maddesi yoluyla milli hukukun ihmal edilmesine ve yok sayılmasına yol açabilir” diyerek YSK’yı eleştiren Alan, “Bu nedenle Yüksek Seçim Kurulu’nun milletler arası antlaşma hükümlerinin ve kanunlarımızın yorumunda daha dikkatli ve sorumlu davranması zorunludur” görüşünü savundu.
Uygulanması zorunlu, yok sayılması mümkün değil
Nuri Alan’ın Cumhuriyet gazetesinin dünkü sayısında yayınlanan “YSK’nin kararı hukuka uygun mu?” başlıklı yazısında, konuyla ilgili hükmün anayasa ve kanunlarla belirlendiğini belirterek şunları yazdı: “Görüldüğü üzere 298 sayılı kanunun ilgili maddeleri ile Ek Protokolün 3’üncü maddesi arasında herhangi bir çatışma yoktur. Aksine kanun, protokolün öngördüğü ve taraf devletlerin takdirine bıraktığı “şartları” ülkemizin özelliklerini de dikkate alarak oldukça ayrıntılı ve sıkı bir şekilde düzenlemiştir. 298 sayılı kanunda öngörülen kurallar seçmen iradesini sınırlayan değil, aksine onun iradesinin doğru biçimde sandığa yansımasını sağlayacak şartları ihtiva etmektedir. Bu sebeple, yani protokol hükümleri ile kanun hükümleri arasında herhangi bir farklılık, çatışma olmadığı gibi 298 sayılı kanundaki hükümler protokol kurallarını tamamlayıcı nitelik taşıdığından bunların uygulanması zorunludur ve yok sayılmaları mümkün değildir.
Başka yönleriyle de hukukî eleştiriye açık
YSK’nin hukuken “bağlı yetki” içinde olduğu bir konuda, tamamen ters ve zorlama bir yorumla vardığı sonuç hatalıdır. Bu yorum temelinde, yasanın açık hükmünü uygulamaması ve ülkenin yönetim biçiminde doğrudan etkili olacak bir sonuca ulaşması anayasanın 79’uncu maddesi ile kendisine verilen “... seçimin düzen içinde yönetimi ve dürüstlüğü” ile ilgili yetki ve sorumlulukla bağdaşmıyor. YSK’nin itirazların reddine ilişkin kararı başka yönleriyle de hukuki eleştiriye açık. Örneğin, milletler arası antlaşmaların yanlış, eksik ve amacı dışında yorumlanması, anayasanın 90’ıncı maddesi yoluyla millî hukukun ihmal edilmesine ve yok sayılmasına yol açabilir. Bu nedenle Yüksek Seçim Kurulu’nun milletler arası antlaşma hükümlerinin ve kanunlarımızın yorumunda daha dikkatli ve sorumlu davranması zorunludur. Ayrıca, aynı konuda hukuki ortam değişmediği halde içtihadın değiştirilmesinin mahkemelerin ve yargısal yetki kullanan kurulların toplumdaki saygınlığını da olumsuz yönde etkileyeceği unutulmamalı.”