Anayasa değişikliği referandumunda görev yapan AGİT heyetinin başkanı De Zulueta, Türkiye’nin nihai raporlarını kabul etmemesi halinde nasıl bir tavır alabileceklerine ilişkin soruya “AGİT, tavsiyelerinin uygulanmadığı bir ülkeye dönmenin uygun olmadığına da karar verebilir” yanıtını verdi.
AGİT/DKİHB Sınırlı Referandum Gözlem Heyeti Başkanı Tana De Zulueta, İtalya’nın başkenti Roma’da bulunan Yabancı Basın Derneği’nde Türkiye’deki referandum ve ön raporlarının ardından gelen eleştirilere dair açıklamalarda bulundu.
‘EŞİT OLMAYAN ŞARTLARDA YAPILAN REFERANDUMDA ASLAN PAYI ERDOĞAN’IN’
Türkiye’nin de kurucusu olduğu Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’nın (AGİT) heyeti olarak, referandum günü 13 ayrı ülkeden, 60 kişi görev yaptıklarını anlatan De Zulueta, Türkiye’de önceki seçimlerde ciddi sorunlar yaşanmadığı için sınırlı bir gözlemci heyetinin görevlendirildiğini söyledi.
Referandumun, ‘Hayır’ cephesi aleyhine büyük ölçüde ‘eşit olmayan’ şartlarda yapıldığını belirten De Zulueta, ‘Evet’ cephesinin olağanüstü avantajlara sahip olduğunu, medyada görünürlük açısında ‘aslan payının’ Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’da olduğunu dile getirdi.
De Zulueta, önceki genel seçimlerde de görev yaptıkları Türkiye’nin, zorunlu olmamasına rağmen referandumda da kendilerini davet ettiğini söyledi.
‘TERÖR SUÇLAMASINDAN BİZ DE NASİBİMİZİ ALDIK’
‘Evet’ cephesinin, sadece medyada avantajı olmadığını, medya gruplarının büyük kısmını elinde tutan iş dünyasının da açıkça buna desteği verdiğini dile getiren De Zulueta, birçok şehrin valilerinin de karşıt kampanyalar yürütülmesine fırsat vermediğini söyleyerek, “Hayırcılar terör yanlısı olarak ilan edildi ve bu kriminalize etme durumu kampanya sonuna kadar devam etti. Bundan, biz gözlemciler de sonra nasibimizi aldık” diye gülerek açıklamalarını sürdürdü.
De Zulueta, bu durumun, işlerini yapmalarına engel olmadığını da ekledi. Öte yandan De Zulueta, bazı bölgelerde sandık başından ayrılmalarının istendiğini, bakanlığı arayarak bunu çözüme kavuştursalar da, bazı vakalarda gözlem görevinin tamamlanmasının engellendiğini de anlattı.
‘YSK’NIN KARARI, SÜRECİN BÜTÜNÜNE GÖLGE DÜŞÜRDÜ’
Türk hükümetinin, kendilerini teröristleri desteklemekle itham ettiği hatırlatılan ve “Türkiye sizi bundan sonraki seçimlerde tekrar davet ederse oraya gitmeyi düşünüyor musunuz?” sorusu yöneltilen De Zulueta, “Gideceğimizi düşünüyorum. Bu bana bağlı bir şey değil. Ancak Türkiye’deki gelecek seçimlerde uluslararası gözlemcilerin olması önemli” diye konuştu.
De Zulueta, YSK’nın sandıklar açıldıktan sonra mühürsüz oy pusulaları ve zarfların kabul edileceğini açıklamasının, oyun başladıktan sonra kuralları değiştirmesinin bir ‘belirsizlik’ yarattığını ve sürecin bütünlüğüne gölge düşürdüğünü de dile getirdi.
Erdoğan’ın, AGİT’in ön raporunu ‘siyasi içerikli’ olarak niteleyip bu yöndeki raporları kabul etmeyeceklerine dair açıklaması hatırlatılan ve “Türkiye, nihai raporunuzu kabul etmezse nasıl bir tutum ortaya koyarsınız?” diye sorulan Tana De Zulueta, “AGİT’in, ikna etme dışında bir enstrümanı yok. AGİT, tavsiyelerinin uygulanmadığı bir ülkeye dönmenin uygun olmadığına karar da verebilir. Ancak birçok sorunu olan bir ülkede karşı tarafın; partilerin, sivil toplumun ‘uluslararası gözlemcilere ihtiyacımız var’ çağrısı yapmasıyla bunun aksi de olabilir” diye açıklamalarını sürdürdü.
‘SEÇİMLER GEÇERSİZ DEME YETKİMİZ YOK’
Bu arada De Zulueta, nihai raporun, oylama tarihinden sekiz hafta sonra yayımlanacağını da söyledi. Önceki raporlarında YSK’ya itiraz yollarının açılması yönünde tavsiyelerde bulunduklarını hatırlatan De Zulueta, referandum sonrası da itiraz başvurularının ele alınma şeklinin, AGİT heyetinin gelecek seçimlerde değerlendirmelerini etkileyeceğini belirtti.
AGİT raporlarında bu referandumun geçersiz olabileceğine ilişkin bir ifadeye yer verip vermeyecekleri sorulan De Zulueta, şöyle konuştu: “AGİT’in herhangi bir ülkede yapılan seçimlerin ya da halk oylamasının geçerliliği konusunda görüş bildirme yetkisi yoktur. Bu, ev sahibi ülkeyi ilgilendiren bir konudur. Bizim görevimiz, Türkiye’nin bağlı bulunduğu uluslararası kurumların kurallarına ve ulusal yasalara uygun olarak referandumu yapıp yapmadığını değerlendirmekti. Biz bunun ötesine geçemeyiz.”