Zaman yazarları davasını takip eden ve T24’te yayınlanan ‘Hukukun evrensel ilkelerinin unutulduğu bir dâvâ: Gülünç olan yargı ölür!’ başlıklı yazısında Hasan Cemal, ‘Saat 21.50. Üç tahliye çıkıyor. Yakınları sevinç içinde, gözyaşları içinde…Yazarlara, sevgili Şahin’e hapisten kurtuluş yok. Bir sonraki duruşma 5 Nisan 2018. Adalet, hak, hukuk bunun neresinde?’ ifadelerini kullandı.
Hasan Cemal şunları yazdı: Silivri, 8 Aralık 2017, saat 10.35. Zaman yazarları davası. Yine tek sıra halinde geliyorlar, iki yanlarında jandarma…Şahin Alpay, Ali Bulaç, Mustafa Ünal, Ahmet Turan Alkan, Mümtazer Türköne… İzleyici sıraları dolu. Basın tarafı tenha, sadece bir iki gazeteci…(…) Nuriye Akman’ın sesi yükseliyor: “Darbeciliği ve terör örgütü üyeliğini reddediyorum. Bağımsız ve bağlantısız gazeteci ve yazarım.”
Sizden merhamet ve adalet beklemiyorum
Ali Bulaç geliyor mikrofona: “Tam 499 gündür tutukluyum. Nedir müşahhas delil? Yok. Sadece 6 yazımla, o da yalnızca başlıkları zikredilerek yargılanmaktayım. Ben darbeci değilim. Darbe zorbalıktır çünkü… Darbeye davetiye çıkarmak alçaklıktır diye yazdım 15 Temmuz’dan çok kısa süre önce…” Ahmet Turan Alkan sesini yükseltiyor: Öfkeliyim! İsyan doluyum! İntikam hissinin eseri olan bir dava bu! Siyasî bir dâvâ! 17 Aralık göz ardı edilerek anlaşılamaz bu dava! 7 yazı başlığı, hepsi o kadar, 500 gündür içerdeyim. Bu kadar kolay mı, hayatımdan 500 günü çalmak?.. Ben 20 sene Zaman’da yazdım. Kimseye angajmanım yoktu, ne Fettullah Gülen’e, ne Erdoğan’a… Hapishanede bize vatan haini muamelesi yapıyorlar. Bu bizim çok ağırımıza gidiyor. Bizi içeride delirtmek istiyorlar. Biz burada konu mankeni olarak dayak yiyoruz. Sizden merhamet ve adalet beklemiyorum. Yıllarca milliyetçilik yaptım, bugün Allah’tan af diliyorum.
Adalet, hak, hukuk bunun neresinde?
Sevgili Ahmet Altan’ın sesi geliyor kulağıma, hafta başında İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yaptığı savunmadan: Bugünkü siyasî iktidarı eleştiren herkesi susturmaya ve cezalandırmaya çalışan bir güç var karşımızda. Muhalif bir yazarı cezalandıracak ciddî bir suç bulamadıkları için de saçmalık balçığında yuvarlanarak, hukuk, mantık dinlemeden birbirinden garip suçlar uyduruyorlar.Bu çaba, yargıyı mantık dışı bir gülünçlüğe sürüklüyor. Bir yargı her şey olabilir ama gülünç olamaz. Gülünç olan bir yargı ölür. Bugün bu toplumun yüzde 70’i, yaklaşık 60 milyon insan “ben yargıya güvenmiyorum” diyorsa, bunun nedeni bu gülünç çabaların toplum tarafından görülmesidir.