Bağımsız Gazeteci Gökhan Özbek tarafından gerçekleştirilen ‘23 DERECE’ programında KHK ile işinden atılmış daha sonra Mor beyin Kumpası’nı çökertmiş yargılama sürecinde takipsizlik kararı almış, avukatlık stajını yaptıktan sonra avukat olmak isteyen Levent Mazılıgüney’in avukatlık ruhsatı almasını yargıya taşımasındaki mücadelesi konuşuldu. Mazılıgüney, “Ben mücadeleme devam ederken hukuk içerisinde kalmaya özen gösterdim. Hukuk olgularla ilgilenir. Ama biz algılarla mücadele ediyoruz. Ortada algılar var. Ülkenin normalleşmeye ihtiyacı var. Normalleşme talebi artık toplumun bütün kesiminin adeta bir çığlığı halinde. Normalleşmenin de hukuk içerisinde olması gerektiğine inanıyorum. Bütün hukukçuları inisiyatif almaya davet ediyorum” dedi. 

Hukuk devleti refleks kabul etmez

 Av. Levent Mazılıgüney, “Ülke olarak bir travma yaşadık. Bu travmanın sonrasında da devlet bazı refleksler gösteriyor. Normalde hukuk devletinde refleks de kabul edilmez. Ancak bu refleksler uzun süre devam etmez düşüncesi ve beklentisindeydim. Devlet hata yaptığını kabul etti. Devlet de hata yapabilir. Ama devlete yakışan bir an evvel yapılan bu hatayı düzeltmektir, mağduriyetleri gidermektir.  11 bin 480 kişinin iradeleri dışında Bylock sunucusuna yönlendirildiği duyuruldu. Ceza yargılaması hata kabul etmez. Yüzde 1 masumiyet ihtimali olsa bile mahkemelerin masumiyet yönünde karar vermesi gerekir. Ancak 15 Temmuz travmasında yargı sağlıklı karar verilemedi” ifadelerini kullandı. 

Âcil tedbirler alınmalı

“KHK’lılar bu ülkenin beyin kanamasıdır. KHK ile mağdur olanlar yalnızca KHK’lılar, ihraç edilenler değildir. Devletin yetişmiş, donanımlı bireyleri sistemin dışına çıkarılıyor. Böyle olunca aslında bütün toplum mağdur oluyor.  Çünkü çarklar yeterince iyi dönmez. Boşaltılan kadrolarda tecrübeyi bir anda yerine koyamazsınız. Kamu görevi biraz gelenektir, biraz tecrübedir, bir anda kazanılacak şeyler değildir bunlar. Bu beyin kanamasının daha uzun sürmemesi gerekir. Âcil tedbirler alınması gereken noktaya çoktan gelinmiştir. KHK’larla mağdur olan bütün bir toplumdur.”

Eylemsizlik çarkları durdurur

Mazılıgüney, ülkede ifade özgürlüğü olduğuna inanarak “Hukuk güvenliği dediğimiz şey şudur;  savcılık takipsizlik kararı, mahkeme beraat kararı verdiyse zaten haklarına kavuşur. Şimdi ben ne yaparsam aklanmış olacağım. Bu konuda bir açıklama bekliyorum. Bu meselenin yargı reformundaki yeşil pasaporttan çok daha önemli olduğunu düşünüyorum. Hukuk güvenliği olmazsa bir ülkede kamuda çalışan herkes en güvenli liman olarak gördüğü eylemsizliğe yönelir. Eylemsizlik de kamunun çarklarını durdurur.  Bizim şuan yaşadığımız budur. Hukukun güvenliğinin olmadığı bir ortamda ekonominin düzelmesinin imkânı yoktur.  Bizim ilk olarak ve acil olarak adaleti tesis etmemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı. 

Yargı camiası kendini imha edecek

Süreç açıklığa kavuşmadan kimsenin vekâletini almayacağını söyleyen Mazılıgüney, “İnsanların vekâletini alıp onları mağdur edemem. Bu konuda ilgili meslektaşlarımdan ilkeli tavır bekliyorum.  Bu problem sadece benim problemim değil. Bunlar sorulmaya başlandı. İnsanlar biz hakkımızı alamayacaksak ve ancak idare uygun gördüğünde bize haklarımızı verecekse bizim yargımız neden var, madem bu problemler çözülmüyor biz neden vergilerimizle, savcılarımıza, âdlî görevlilerimize maaşlarını veriyoruz diye sormaya başladı. Aynı şey avukatlar için de geçerli. Madem hukuk yoksa idarenin istediği oluyorsa neden insanlar avukatlara vekâlet versinler.  Bu şekilde giderse bütün yargı camiası kendi kendini imha edecektir” dedi.

Haber Merkezi