Yeni Asya Vakfı’nda  düzenlenen Hizmetiçi Eğitim Programının ikincisi, “Kadın ve Aile” konusuyla gerçekleşti. Geçtiğimiz Pazartesi günü, yapılan seminer dört ayrı başlıkta değerlendirildi.  Uzun süren seminer aralarında çay ve yiyecek ikramı yapıldı. Neşriyat hizmetiyle kitap satışı gerçekleşirken, mini gıda kermesiyle de hizmete katkı sağlandı.

Şimşek: “Kadın, kocasının malına, evlâdına ve herşeyine muhafaza memuru olduğundan, en esaslı hasleti sadâkattir.” 

Kadın, hazinedar memurdur

Kur’ân’ın merhameten, kadınların hürmetini muhafaza için haya perdesini takmasını emrettiğini hatırlatan Raziye Şimşek, “Eş Olarak Kadın” konulu seminerinde şöyle konuştu: “Ta hevesatı rezilenin ayağı altında o şefkat madenleri zillet çekmesinler. Alet-i hevesat, ehemmiyetsiz bir meta hükmüne geçmesinler diyen Bediüzzaman’ın ifadesinde iffetini; yine sadâkatini kadın aile hayatında müdür-ü dahili olmak haysiyetiyle kocasının bütün malına, evlâdına ve herşeyine muhafaza memuru olduğundan, en esaslı hasleti sadâkattir emniyettir. Saliha kadınlar gönülden itaat ederler, âyetinin ışığında aile fabrikasının emniyet ve sadâkat beraberliğinde itaatin varlığı ile uhrevî âlemlere baki meyveler vermeye namzet olacağını ifade ettik. Evinin hazinedarlığını yapan hanım, iktisada riayet ederek eşinin, dilenciliğe, zillete, sefalete düsmesine engel oluyor; ve haysiyetini, namusunu ve dinini muhafaza ediyor. Böylece hazinadarlık görevinin hanımda olduğunu izah etmiş olalım.”

En kutsal meslek ‘Annelik’

Bir kadının hayat yolculuğunda, eş olduktan sonra gelecek rolünün  ‘Annelik’ olduğunu söyleyen Halide Keçeli, “Anne Olarak Kadın” konulu seminerinde şöyle konuştu: “Bu vasıf sadece anneyi değil, bütün aileyi ve hatta toplumu etkileyecek bir husûsiyette. Bundan sebeptir ki, ‘Bir toplumu değiştirmek istiyorsanız, anneyi değiştirin’ temel anlayışı olmuş. ‘Anne değişirse çocuk değişecek; çocuk değişirse, toplum değişecektir.’ Hal böyle olunca bugün hep birlikte ‘Annelik’ hakikatine odaklanmalıyız. Bu çalışma gerek kendi ailemizi, gerekse günümüz anneliğini âlemimizde sorgulattı.

Keçeli: “Mukaddes olan annelik vazifesini terbiye-i  İslâmiye ile yapmamız gerekirken, medeniyet fantezileriyle süsler olduk.”

Mukaddes olan annelik vazifesini terbiye-i imaniye ve İslâmiye ile usûlünce yapmamız gerekirken, medeniyet fantezileriyle anneliğimizi süsler olduk. Sürekli aktiviteler yapan, faaliyetleri düşünen ve çocuğunu sosyalleştirmeye çalışan anneler haline geldik. Esas anneliğe dönmeliyiz. Herkesin tesirli bir muallime ihtiyacı vardır. Bediüzzaman’ın, “Evet insanın en birinci Üstadı ve en tesirli muallimi onun validesidir” hakikati bizlere yol gösteriyor.”

Aile küçük bir dünyadır

Aİle hayatının önemli bir konumda olduğunu söyleyen Zeynep Özbey Aksoy, “Ailenin Esasları” konulu seminerinde, “Aile hayatı ve saadeti son dönemlerde üzerinde birçok çalışmaların yapıldığı, panel, sempozyum ve tv  programlarına gündem olan ehemmiyetli bir meseledir. Yapılan çalışmalarda çıkan tabloya bakıldığında “Aile hayatı”nın ehemmiyetine dair farkındalık nispeten artmakla birlikte, toplum olarak ciddî bozulmaların olduğunu gösteriyor. Bediüzzaman, Tesettür Risalesi’nde bununendişesini hissetmiş ve dile getirmiş, ‘Bu sene inzivada iken ve hayat-ı içtimaiyeden çekildiğim halde bazı Nurcu kardeşlerimin ve hemşirelerimin hatırları için dünyaya baktım.

Bediüzzaman: "İnsanın hususan Müslümanın tahassungâhı ve bir nevi Cenneti ve küçük bir dünyası aile hayatıdır."

Benimle görüşen ekseri dostlardan, kendi ailevî hayatlarından şekvalar işittim. “Eyvah!” dedim. İnsanın hususan Müslümanın tahassungâhı ve bir nevi Cenneti ve küçük bir dünyası aile hayatıdır. Bu da mı bozulmaya başlamış, dedim. Sebebini aradım. Bildim ki: Nasıl, İslâmiyetin hayat-ı içtimaiyesine ve dolayısıyla din-i İslâma zarar vermek için gençleri yoldan çıkarmak ve gençlik hevesatıyla sefahete sevk etmek için bir iki komite çalışıyormuş. Aynen öyle de; biçare nisa taifesinin gafil kısmını dahi yanlış yollara sevk etmek için bir iki komitenin tesirli bir surette perde altında çalıştığını hissettim. Ve bildim ki: Bu millet-i İslâma bir dehşetli darbe, o cihetten geliyor.’ Bu komiteler “tesettür” hakikatinin içini boşaltıp açık saçıklıkla ve mahremiyette hassasiyeti zayıflatarak, hevesatı tehyic edip serbestiyet verdi, ta ki nefisler adete pervane gibi o cazibeye kapılıp fitne ateşine düşsünler. Günümüzde hassaten internet ve sosyal medyada mahremiyet sınırları ciddî bir şekilde aşılmış durumda.”

Aile bağları imanla kuvvetlenir

Geniş aileyi tanımlayan Havva Kösebaşkan, “Geniş Ailede Kadın” seminerinde, “İnsan olarak kadın; toplumun temel taşı, merkezi kuvveti hatta saadetin olmazsa olmazı cins-i lâtifidir. Aile bağları kadından ileri gelir. Çünkü yuvayı kuran dişi kuş olduğu gibi, erkek ve kız evlâdını büyük ölçüde yetiştiren de ‘Anne’dir. Hem her bir şehir, kendi ahalisine geniş bir hanedir.

Kösebaşkan: “Yuvayı kuran dişi kuş olduğu gibi,  evlâdını büyük ölçüde yetiştiren de ‘Anne’dir. 

Eğer ahirete iman  o büyük aile efradında hükmetmezse, güzel ahlâkın esasları olan; İhlâs, samimiyet, fazilet, hamiyet, fedakârlık, rıza-ı İlâhî, sevab-ı uhrevî yerine; garaz, menfaat, sahtekârlık, hodgamlık, tasannu, riya, rüşvet ve aldatmak gibi haller meydan alır” diyerek sıla-i rahimin önemine değindi. 

HABER: KÜBRA ÖRNEK

[email protected]

Haber Merkezi