Çerkeslerin Çarlık Rusyası'nın nüfus politikası kapsamında sürgüne tabi tutulmasının ( 21 Mayıs 1864) üzerinden 153 yıl geçti.
Bir milyondan fazla Çerkesin katliama uğradığı, en az iki katı kadarının da sürgün yoluyla vatanından koparıldığı, yarım milyondan fazla insanımızın sürgün yollarında vefat ettiği büyük acın 153. yıl dönümünde...
***
Okumak için tıklayınız:
"Çerkes ve Kırım Tatar sürgünlerinin acısını hissediyoruz"
***
ÇERKES Dernekleri Federasyonu'na bağlı bir grup, 21 Mayıs 1864 Büyük 'Çerkes Sürgünü ve Soykırımı'nın 153. yılında dün Taksim'de protesto yürüyüşü yaptı.
Çerkes Dernekleri Federasyonu'na bağlı bir grup, 1864 Çerkes Sürgün ve Soykırımının 153. yıl dönümünü protesto etmek için akşam saatlerinde Galatasaray Meydanı'nın önünde toplandı.
Meydanda kurulan platform üzerinde trajedi kurbanlarını anan grup basın açıklaması yapıldı. Yapılan basın açıklamasında soykırımın tanınması yönünde talepler dile getirildi. Grup, Rusya Konsolosluğu önüne çelenk koymak için yürüyüşe geçti.
Çerkes bayrağı ve ellerindeki dövizlerle yürüyüşe geçen grup, "Çerkesya Rus toprağı olmayacak", "Soykırımcı Rusya Çerkeslere hesap ver" Yaşasın Çerkeslerin direnişi", "Soykırım insanlık suçudur" şeklinde sloganlar attı. Rusya Konsolosluğu'na yaklaşan grup, konsolosluk önünde polis barikatıyla karşılaştı. Polisin konsolosluk önüne kadar yürüyüşe izin vermemesinin ardından 'Soykırım İnsanlık Suçudur' yazılı siyah çelenk barikatların önüne bırakıldı.
Grup, çelengin bırakılmasının ardından olaysız şekilde dağıldı.
Rus kaynakları, Çerkes sürgününü nasıl görmüştü?
ÇERKES SOYKIRIMI-SÜRGÜNÜ HAKKINDA BİLGİ VEREN ÇOĞU RUS KÖKENLİ TANIK VE KAYNAKLAR:
Prens Baryatinski (Çar Naibi): “Karadenizin kıyılarını bir Rus denizi ve toprağı haline getirmek için dağlıları kıyıdan temizlemek zorundaydık. Dağlı Çerkeslere ulaşabilmemize engel olan Kuban ötesi halkların da tümüyle yerlerinden kaldırılması gerekiyordu.”
Kafkasya Orduları Kurmay Başkanı Milyutin: “..Dağlıları, zorla ve bizim istediğimiz yerlere göndermeliyiz. Gerekiyorsa Don yöresine sürmeliyiz. Bizim esas gayemiz Kafkas dağlarının eteklerindeki bölgelere Rusları yerleştirmektir. Ancak bunu şimdiden dağlılara hissettirmeyelim…”
M.İ. Benyukov: (Dağlılara karşı savaşan ve anı yazan bir subay): “Batı Kafkasya’nın iskanı ile ilgili resmi projenin uygulanmasından sorumlu Kont Yevdokimov, Kuban bölgesiyle pek ilgilenmiyordu. Çok pahalıya mal olan savaşı bitirebilmek için bütün dağlıların denizin karşı tarafına kovulması O’nun hedefiydi. Kuban ötesinde kalanların da tehlikeli olma ihtimaline karşın, sayılarının azaltılması ve yaşam şartlarından yoksun kılınmaları için her çareye başvurmaktı.”
Kont Yevdokimov: (Savaş Bakanlığı’na 1863 Kasım ayında gönderdiği yazıdan): “Batı Kafkasların fethi ile ilgili plan açısından şimdi de kıyı şeridini temizlemeliyiz…” (Devlet Tarih Arşivi’nden)
Rus Tarihçi Sulujiyen: “Dağlılar teslim olmuyor diye biz davamızdan vazgeçemezdik. Silahlarını alabilmek için yarısının kırılması gerekti. Kanlı savaşta bir çok kabile tümüyle yok oldu. Ayrıca, çoğu anneler bize vermemek için kendi çocuklarını öldürüyorlardı. Birçok kabile bu yüzden yok oldu…”
Rus Tarihçi Y.D. Felisin: “Bu, gerçek ve acımasız bir savaştı. Yüzlerce Çerkes köyü ateşe verildi. Ekin ve bahçelerini imha için atlara çiğnettik, sonuçta bir harabeye dönüştü.”
Kont Lev Tolstoy: (Ünlü Rus edebiyatçı): “Köylere gece karanlığında dalıvermek adet haline gelmişti. Gecenin kara örtüsü altında Rus askerlerinin ikişer üçer evlere dalmasını izleyen dehşet sahneleri öylesine korkunçtu ki, hiçbir rapor görevlisi olanları aktarmaya cesaret edemezdi…”
Muhaliflerden N.N. Rayevski: “Bizim Kafkasya’da yaptıklarımız, İspanyolların Amerika topraklarında yürüttükleri savaşların olumsuzluklarının aynısıydı. Dilerim ki, Yüce Tanrı Rus tarihinde kan izlerini bırakmasın…”
Jan Karol: “Rusya’nın Kafkasya’yı fethi, çağımızın barbarlık tarihinin en feci tablosunu oluşturur. Kafkas dağlılarının direnişini kırabilmek için 60 yıllık askeri terör ve kıyım gerekti…”
Hakhurat Ş.Y. – Liçkov L.S.: (Adıgeya isimli kitaplarında): “Çarlık yönetimi, yüz binlerce Çerkes’i Kafkasya’dan sürgün etti. Kanlı savaşla dağlı halkları vatanlarından kovarak yok ettiler…”
Y. Abramov: (Kafkas Dağlıları kitabında): “Dağlıların başına gelenleri anlatmaya sözcüklerin gücü yetmez. Binlercesi yollarda, binlercesi açlık ve sefaletten öldüler. Kıyılar ölü ve ölmek üzere olan insan doluydu. Annesinin soğumuş cesedinde süt arayan yavrular, donup öldüğü halde çocuğunu kucağından bırakmayan analar ve sırf ısınmak için sıkışarak yattıkları yerde birlikte donarak ölen gruplar, Karadeniz sahilinde olağan manzaralardı…”
İngiliz Konsolos Gifford Palgrave: “17 Nisan 1867 günü tüm Abhazya’yı dolaştım. Rus olmamaktan başka bir suçu olmayan Abhaz halkının böylesine yok edildiğine ve ülkenin tahrip edildiğine tanık olmak çok acı verici…”
İngiliz Konsolos R.H.Lang: “Samsun’dan çıkan 2718 yolcu Kıbrıs’a geldiğinde 853 kişi ölmüş ve diğerleri de ölüden farksızdı. Günlük ölüm sayısı 30-50 arasındadır.”
Pinson: “Karadeniz sahilinde Çerkeslerin ölüm oranı % 50’ye yakındır. Sadece Trabzon’da 53.000 kişi öldü. Savaş artığı ‘yüzen mezarlar’ olan gemilerden kaç tanesinin battığı bilinmiyor…”
Puşkin: (Ünlü Rus edebiyatçı): “Çerkesler bizden nefret ediyor. Çünkü onları özgür yaylalarından attık, köylerini yaktık ve kabileleri toptan yok ettik.”
Dakhovskiy Tümeni /Albay Geyman : (Aralık 1862) “21-22 Aralık gecesi, sakinlerinin bize teslim olma sözü verdiği ama hiç bir zaman yapmadığı ve dağların içinde üst Pşıka’nın daha derinlerine yerleştiği, Jankat ailesinin köyüne doğru hareket ettik. Köyü bütün mal ve mülkleriyle yaktıktan sonra…”
Sebshskiy Tümeni /Albay Levashov: (Ocak 1863) “19 Ocak’da, güneş doğmadan onlara doğru ilerledik. Nehrin iki yakasına konuşlanarak Çerkeslerin savunduğu büyük köyü kuşattık. Savunmaları bizi köyün önlerinde durmaya zorladı. Hareketin başarısı için, köy topçu atışımız ile bombalandı… Wanoubat köyünün orta kısmının bombalanmasından sonra taburlar köyün içine girdi ve dövüşerek çekilen dağlıları dışarı doğru sürdü… Dağlılar arkalarında birçok ceset bıraktı. Köyü ateşe verdikten sonra tümen Çibiy nehrine doğru ilerledi.”
1848 yılında yayınlanan “Kavkaz” isimli Rusça gazetenin 23 sayılı nüshasından: “Çar generalleri, dağlık arazilerde gerçekleştirdikleri ceza operasyonlarında, önüne gelen her şeyi imha ediyor, yakıyor, yıkıyor, yağma ediyorlardı. Hayvanlarına el koyuyor, sivil halkı esir ediyorlardı. Yerlilerden birinin hayvan çalması gibi her hangi bir küçük hırsızlık suçu yüzünden, hiçbir suçu olmayan köylerin tüm halkı imha ediliyordu.”
Tamara V. Polovinkina: *Çar l. Nikola’ya göre, Rusya’nın Kafkasya politikası sadece iki seçenek sunuyordu: “Birincisi, Dağlı halkları ebediyen itaat altına almak. İkincisi ise itaat etmeyenleri yok etmekti.”
Haber Merkezi