SOSYOLOG İSMAİL ÖZ, İNSANIMIZIN SOSYAL MEDYAYA HAZIRLIKSIZ YAKALANDIĞINI, BU SEBEPLE HER ALANDA BİR YOZLAŞMA YAŞANDIĞINI SÖYLEDİ.
Bilinçlenmeliyiz
Sosyal medya ve medya araçlarının insanımızın değerlerini yozlaştırdığını savunan Sosyolog Öz, “Sosyal medya, internet gibi bir sürece hazırlıksız yakalandığımızı düşünüyorum. Bilinçli toplumların internetle verdiği mücadele bizim gibi değil” diye konuştu.
Gelenekten koptuk
“İnternet ve beraberinde gelen hız, hayatımızdan aslında çok şey kaybettirdi” diyen Öz, bu hızın da sosyal ve kişisel hayata olumsuz olarak yansıdığına dikkati çekti. Öz, “Biz gelenekle ilgili çizgilerimizi kaybettik. Geleneklerimize dönmeliyiz” dedi.
Ortak dil gerekiyor
Bir toplumun sağlıklı bir şekilde ayakta kalabilmesinin şartlarının barışı sağlamaktan geçtiğinin altını çizen Öz şunları söyledi: “Bizi birlikte hareket ettirecek ortak bir dil, ortak bir payda bulmamız ve paylaşımda bulunabilmemiz gerekiyor.”
***
SANAL DÜNYA YOZLAŞTIRIYOR
Değerler sistemimizin içerisinde, değerlerimize karşı bir yozlaşma olduğunu belirten Sosyolog İsmail Öz, bu durumun sebebinin sosyal medya olduğunu söyledi.
Son dönemlerde artış gösteren toplumsal şiddet olaylarının sebepleri ve sonuçları hakkında sosyolog İsmail Öz çarpıcı açıklamalarda bulundu. Toplumsal şiddet olaylarının başlıca sebebini, insanların çağımızdaki hızı yakalayamayıp ayak uyduramaması olarak gösteren sosyolog Öz, “Hızlı kentleşme de toplumu olumsuz etkiliyor. Eski mimariler insanların birbiriyle iletişimini kolaylaştıran bir yapıya sahipti. Şu an binalarımıza öyle bir şekil verdik ki bize geri dönüşü iletişimsizlik ve kopukluk oldu” dedi.
Mahalle kültürü yok oldu
Sosyolog Öz, günümüzde insanların aynı apartmanda birbirlerinden habersiz yaşadığına vurgu yaptı. Özellikle mahalle kültürünün zamanla kaybolduğunu dile getiren Öz, “Osmanlı’da birinin mahalleli olabilmesi için en az 5 yıl boyunca o mahallede sorunsuz bir şekilde yaşadığını kanıtlaması gerekirdi. Bugün mahallelerimizin içerisindeki sirkülasyon o kadar hızlı ki biz mahallede kök salacak bir arkadaşlık kuramıyoruz. Çocuklarımız aynı mahallede, mahalle arkadaşlığı yaşayamadan büyüyorlar ve bu onları ilerleyen dönemlerde agresifleşmeye itebiliyor” dedi” diye konuştu.
Birbirimizden endişeliyiz
Öz, insanların kendilerine dinginleşecek alanlar bulması gerektiğini söyledi ve sözlerine şöyle devam etti: “Dünyadaki insanların bu hızın felâketini görerek aslında dinginleşecek alanlar üretmesi ve bu hızın farkına vararak yavaşlatacak mekanizmalar ortaya koyması gerekiyor. Aksi takdirde bizi anlayıp, duygudaş olabilecek bir mahalle, sıra, şehir ve köy arkadaşını kaybedecek durumlara gidiyoruz. ‘Bu arkadaşım benim için bunu yapar’ veya ‘Bu arkadaşım benim için bunu yapmaz’ diyebilecek öngörüde olamıyoruz. İnsan bilmediğinden korkar, sokağa çıktığında biri için öngörüde bulunamıyorsa endişe hali ortaya çıkar. Bu yüzden toplumda biz bu fertleri tanımlayamadığımız için birbirimizden endişeliyiz. İnsanda en zor ortaya çıkan ve çok çabuk kaybolan şey güven duygusudur.”
Geleneklerimize dönmemiz gerekiyor
Trafikte insanların öfke nöbetleri geçirmesinin, ailelerin içinde yaşanan cinnetler ve cinayetlerin can yakıcı şeyler olduğunu söyleyen Öz, “Biz gelenekle ilgili çizgilerimizi kaybettik. Bizim özellikle okuyarak, sohbet ederek vakit geçirmemiz gerekiyor. Bir toplumda eğer gelenekler hâkimse önüne çıkan şeyi anlamada ve anlamlandırmada daha avantajlı hale gelecektir. Ama günümüzde ne yazık ki geleneklerimiz eskisi kadar değer görmüyor. Geleneklerimize dönmemiz gerekiyor” dedi. Değerler sistemimizin içerisinde, değerlerimize karşı bir yozlaşma olduğunu ifade eden Öz, bunun sebebini sosyal medya olarak gösterdi. Sosyal medya ve medya araçlarının ülkemizde bir algı süreci ortaya çıkardığını söyleyen Öz, “Ortaya çıkan algı sürecini yönetememenin getirdiği birtakım handikaplar var. Sosyal medya, internet gibi bir sürece hazırlıksız yakalandığımızı düşünüyorum. Bilinçli toplumların internetle verdiği mücadele bizim gibi değil. İnternet ve beraberinde gelen hız, hayatımızdan aslında çok şey kaybettirdi” diye konuştu.
DHA