Anayasa hukukçusu Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, OHAL komisyonuna başvurusunda bir beklentisi olmadığını söyleyerek, “Komisyona baktığınızda başvuruları sonuçlandırması yedi sekiz yılı bulacak. Ölen ölecek, kalan kalacak. Çoluk çocuk perişan olacak. Sivil ölümden de vahim bir durum” dedi.
Anayasa Profesörü İbrahim Kaboğlu, OHAL süreci ve 16 Nisan referandumu sonrası yaşananları değerlendirdi. 2019’da yapılacak seçimlerin Türkiye için kritik önemde olduğunu belirten Kaboğlu, OHAL İnceleme Komisyonu’nun yapacağı çalışmalara ilişkin umudunun olmadığını söyledi. Türkiye’de hukuk sisteminin yok edildiğini de belirten Kaboğlu, “Tarihte çok gördük. En güçlü yönetimler hukuki yönetimlerdir. Fiili yönetimler çok güçlü görünebilir fakat her zaman geçici olmuştur. Şu anda güç fiilidir, hukuki değildir. Bu bize umut vermeli” dedi. Marmara Üniversitesi’ndeki görevinden yaklaşık bir yıl önce KHK ile ihraç edilen anayasa hukukçusu Prof. İbrahim Kaboğlu, Cumhuriyet’e konuştu. OHAL İnceleme Komisyonu’ndan bir beklentisi olmadığını söyleyen Kaboğlu, “Komisyona baktığınızda başvuruları sonuçlandırması yedi-sekiz yılı bulacak. Ondan sonra mahkemeye gitme fırsatı bulacaksın. Ölen ölecek, kalan kalacak. Çoluk çocuk perişan olacak. Sivil ölümden de vahim bir durum” dedi.
Seçimlere çalışın
İktidarın OHAL’i 2019 seçimlerini kazanmak için uzattığının savunan Kaboğlu, üniversiteden ihraç edildikten sonraki bir yılın nasıl geçtiği sorusuna şu yanıtı verdi: “Dakikalarla yarışma devam ediyorum. Hâlâ ilk karşılaştığım kişiler, ‘hocam geçmiş olsun’ diyorlar. Ben de ‘Lütfen bana üzülmeyin, Türkiye’nin durumuna üzülün’ diyorum. ‘Bir şey yapabilir miyiz?’ diye soran olursa, ‘Seçimlere çalışın’ diyorum. Samsun’da bir kadın güzel bir soru sordu. ’16 Nisan öncesi yeterince çalıştık mı?” Çalıştık ama yeterince çalışmadık. Dört elle sarılmadık. Yeterince çalışsaydık, ‘Hayır’ yüzde 55’e çıkardı. Şimdi önümüzde 2019 var.”
Cumhurbaşkanı aç kalmamamız için ağaç kabuğu öngördü
Kaboğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ihraçlara ilişkin açıklamalarını da eleştirdi: “Bilmiyorum, bana bir şey gelmedi. Başvuru üzerine sekiz ay geçti. Bir yıldır bekliyoruz. O arada Cumhurbaşkanı aç kalmamamız için ağaç kabuğu öngördü. (Gülüyor) Ben birkaç yerde söyledim. ‘Hayır ağaç kabuğu yemiyorum, iki nedenle. Bir senin katlettiğin ağacın kabuğunu yemem. İki, ben ağaç kesmem.’ Ama daha önemlisi hiçbir şeyi yemeyip ölmeyi tercih ederim böyle bir işleme maruz kalmaktansa. Benim için önemli olan adımın o listede olması. Yememekten çok daha vahimdir. Kenan Evren demişti ya ‘Asmayalım da besleyelim mi?’ Daha dürüsttü. Komisyona baktığınızda başvuruları sonuçlandırması yedi sekiz yılı bulacak. Ondan sonra mahkemeye gitme fırsatı bulacaksın. Ölen ölecek, kalan kalacak. Çoluk çocuk perişan olacak. Sivil ölümden de vahim bir durum. Düşman hukukunun da kuralları var. Ona da benzemiyor. OHAL komisyonu AKP ve külliye hükümetinin bir tür gaz odasına dönüşmüş durumda. Seni oraya kapatıyor.”