Oğur, bugünkü yazısında "Ak Parti’nin tek başına iktidar olması; iktidar kibrinin Kaf Dağı’nı aştığı gerçeğini değiştirmiyor" dedi.

Oğur, yazısında şöyle dedi:

Kendimi bildim bileli siyasete ilgi gösterdim. Tanınmış bir politikacı olmak çocukluk hayalimdi. 

2000 yılında başladığım sivil toplum aktivizmi on yıl içinde beni bu hedefimin ucuna kadar getirdi.

Kâh elinden tuttuğum, kâh omuzlarıma aldığım, sağımda, solumda, önümde, arkamda ne kadar insan varsa bu güçlü iktidarın bir parçası oldu.

Şimdi bakıyorum da ne iyi etmişim de tevessül etmemişim. Hem de ekrandan akan sonuçlara bakarak bunu söylüyorum. (...)

Ak Parti’nin tek başına iktidar olması; İktidar kibrinin Kaf Dağı’nı aştığı gerçeğini değiştirmiyor. 

Devletin artık bir parti devlet olduğu, devlet karşısında vatandaşların partili olanlar ve olmayanlar olarak iki ayrı muamele gördüğü gerçeğini değiştirmiyor.

Dış dünyanın düşman, içeride farklı olan herkesin hain olarak görüldüğü gerçeğini değiştirmiyor. 

Hain ilan edilenlerin; mallarının, canlarının kendilerine helal olduğuna inanan bir gençliğin sayısının her geçen gün arttığı gerçeğini değiştirmiyor.  

Hukuk devletinin can çekiştiği gerçeğini değiştirmiyor. Rüşvetsiz yaprak kımıldamadığı gerçeğini değiştirmiyor.

Adam kayırmanın ayyuka çıktığı gerçeğini değiştirmiyor. İktidarın ekonomiyi, medyayı ve sivil toplumu elinde oynattığı gerçeğini değiştirmiyor.

Hayatında taş üstüne taş koyamamışların polis gücüyle başkalarının mallarına, makamlarına çöküp zafer naraları atması gerçeğini değiştirmiyor. 

Parti politikası olarak sosyal medyada her türlü nefret suçu işlendiği gerçeğini değiştirmiyor. Sosyal hayata müdahale niyetlerinin her geçen gün daha cesaretlendiği gerçeğini değiştirmiyor. İktidarda israfın ve sefahatin alıp başını gittiği gerçeğini değiştirmiyor. 

Seçimlerde Ak Parti’nin baraj altında kalmasını beklemiyorduk. İktidarı bir süreliğine paylaşmasını; bu sırada bir es almasını, kendisini gözden geçirmesini istiyorduk.

Doğrusu; uzun bir seçim süreci geçirdiğimiz, her ilde mitinglerin yapıldığı, parti vaatlerinin tam olarak duyulduğu 7 Haziran’da seçmen olarak bunu söylemiştik. Ancak o sonuçlar çöpe atıldı. Neredeyse seçimin yapılacağı günü bile birbirimize hatırlatacağımız kadar sönük bir tekrar seçim yapıldı.

Bu beş aylık sürede çok sayıda insanımız bombalarla öldü. Terör azdı. Dolar rekor düzeyde arttı. Ekonomi kötüye gitti. Geleceğe dair korkular yükseldi. Ak Parti adeta kendi yokluğunun demosunu bize izletti. Ve seçmen bu ürkütücü tablodan korkup 7 Haziran’daki kararından vazgeçti. 28 Şubat’ta kızları üniversite kapılarında coplanırken düzen partilerine oy vermeye devam eden, ekonomik kriz olduğunda o partileri sandığa gömen seçmen yaptı bunu. 

Bu yazıyı yazdığımda henüz gerçekleşmemişti ama Davutoğlu’nun yapıcı bir balkon konuşması yapacağına eminim. 

Ancak dediği gibi olmayacak. Toplumun neredeyse yarısından nefret eden etkin bir grup söz konusu.  İktidar maalesef zulmünü arttıracak. Bu gücün dönüşü yok. 

Olacaklardan pay sahibi değilim, içim rahat. Tabii inşallah yanılırım.

Haber Merkezi