Bir korku iklimi estirildiğini söyleyen Saadet Partisi İstanbul Milletvekili Cihangir İslam, “İnsanların en temel hakları birilerinin tekeli altına alınmış ve bu haklar insanlara adeta “şartsız itaat ederseniz” denilerek bir lütuf olarak sunuluyor” dedi.
24 Haziran seçimlerinin ardından oluşan Meclis’te, “kamuda çalışamaz” denilerek OHAL KHK’siyle ihraç edilen akademisyenlerden Saadet Partisi Milletvekili Prof. Dr. Cihangir İslam da yer alıyor. Gazete Duvar’a konuşan İslam ‘kamuda çalışamaz’ denildiği halde milletvekili seçilmesini şu sözlerle anlatıyor; “Nasıl bir duygu”dan çok “bu nasıl bir mantık” sorusunun iktidara sorulması gerekiyor. AK Parti Genel Başkanı ve ona kayıtsız şartsız itaat eden çevresi, bugün insan zihninin en önemli anlaşma mekanizması olan mantığı dumura uğratmış, bozmuştur. Tutarlılık ile çelişki arasındaki fark silinmiştir. Mantıksal tutarlılık ile mantıksal çelişki arasındaki fark silinmiştir. Bu artık insan zihninin herhangi bir muhakemeye dayalı olarak değil, sadece talimata dayalı olarak çalıştığının göstergesidir.”
Baskı ortamı felakete götürür
İhraçların nedenini yorumlayan İslâm, “Sadece bir korku iklimi estirmek. Yapılmak istenen o. AK Parti içindekiler dahil herkes, “her an kapının önüne konulabilirim, açlıkla baş başa kalabilirim” tehlikesi yaşıyor. İnsanların en temel hakları birilerinin tekeli altına alınmış ve bu haklar insanlara adeta “şartsız itaat ederseniz” denilerek bir lütuf olarak sunuluyor. İşte bu iklim yaratılıyor. Böyle baskı durumlarında ne olur? Bu metropol hayatında, bu endüstrileşen dünyada özerk kalmak, bir birey olarak kendi muhakemenizi ve varoluşunuzu inşa etmek kolay bir şey değildir. İnsanlar çok irrasyonel ilişkilere sapıp kendi iradelerini bir lidere veya özel önem atfettikleri şahsa devredebilirler. Bu büyük bir konfordur onların iç dünyaları için. Çünkü artık muhakeme gitmiş, zihin çilesi, azabı gitmiştir. Üzerinde düşünmeniz gerekmez. O inandığınız şahıs zaten masumdur, onun aldığı her karar yerindedir. Ona kalan itaat etmek ve mükafatını almaktır. Muhakemedeki kırılma, mantıktaki çelişki ve tutarlılık arasındaki o korkunç farkın yok edilmesi bizi bir felakete götürür” ifadelerini kullandı.
Bugün bizi yönetenler korkunç bir şüphecilik içinde
Kişisel değil toplumsal düzeyde endişelerimiz var. KHK ile ihraç edilmiş yaklaşık 200 bin kişiyi de aşan, tüm toplum. Olayın bireysel, toplumsal ve bir de insani yönü var. Bugün bizi yönetenler korkunç bir şüphecilik içinde. Tabiri caizse bir paranoya içindeler. Bunun bir kısmı haklı bir zemine oturur, çünkü kötü şeyler yapmışlardır. O yüzden bu dünyaya kötü uygulamalar getirmişlerdir ve bu zihin karşısındakinden de ister istemez bir kötülük bekler. Ama önemli bir kısmının kuruntudan adeta bir hezeyandan oluştuğunu zannediyorum.
Bu seçimi yüzde 80 ile kazansalar da rahat oturamazlar
İktidar şu korku içinde: Referandumda “Siz bu anayasayı yüzde 80 ile de getirseniz üstüne oturamazsınız” demiştik. Yüzde 51 ile geçti. Seçimde de yüzde 52.5 gibi bir oy aldılar. Ama ne ile, MHP desteği ile. Bugün AK Parti tek başına yasa çıkarma özelliğini kaybetti. Bu birilerine bağımlı kalacağı ve birileri tarafından yönetilebileceği anlamına gelir. Bakın Sayın Erdoğan da AK Parti de hâlâ rahat oturamıyor. Bu seçimi yüzde 80 ile kazansalar da rahat oturamazlar. Çünkü haksızlık yapma duygusu kafanızı yastığa koyduğunuzda içinizi kemirir. Ya bununla yüzleşecekler ve bütün hareketlerini, toplumdan özür dileyerek, radikal şekilde değiştirecekler ya da bu korkuyla yaşayacaklar. Bu korku insanların başına açtıkları korkudan, felâketlerden, yani yüz binlerce kişinin işten atılmasından inanın daha hafif değil. Nereye gitseniz sizinle gelir. Mars’a gitseniz sizinle gelir.”