Ankara’da “risale-i Nur’dan 23. Sözde İnsan” konulu bir seminer düzenlendi. Yoğun katılımla gerçekleşen seminerde konuşmacılar, bu eserlerin ‘insan’ kavramını anlattığına dikkat çekti.
Ankara Yeni Asya Hanım okuyucularının ve talebelerinin katılımıyla gerçekleşen Ankara Öğrenci Eğitim Komisyonu tarafından düzenlenen seminerde ‘23. Sözde İnsan’ konusu anlatıldı. Program, öğrencilerin hazırladığı gıdalardan oluşan kermes ve Yeni Asya Neşriyat standıyla renklendi. Moderatörlüğünü Şeyma Nur Kula’nın yaptığı seminerde Zeynep Kurun “İnsan”, Emine Bakırlıoğlu “İman” ve Zeynep Toprak “Ubudiyet” kavramlarını ele aldılar. Seminerin ilk konuşmasını yapan Zeynep Kurun 23. Söz 1. Mebhas 2. Nüktede geçen saray örneğini okuduktan sonra “Bu örneği zihnimizin bir köşesine yazalım. Okuyacağımız diğer yerlerle bağlantı kurmamız açısından bu örnek önemli” dedi. “Evet, insana verilen bütün cihazat-ı acibe, bu ehemmiyetsiz hayat-ı dünyeviye için değil, belki pek ehemmiyetli hayat-ı bakiye için verilmiştir. Çünkü, insanı hayvana nispet etsek, görüyoruz ki, insan cihazat ve alat itibariyle çok zengindir, yüz derece hayvandan daha ziyadedir. Hayat-ı dünyevîye lezzetinde ve hayvanî yaşayışında yüz derece aşağı düşer” diyerek cihazatların insana neden verildiğinin anlaşılmasına vesile oldu.
İnsan, dünyaya misafir olarak gönderildi
Kurun, insanın kıymetini ise Üstad Bediüzzaman Hazretleri’nin şu sözleriyle açıkladı: “İşte insan, Cenab-ı Hakk’ın böyle antika bir sanatıdır ve nazik ve nazenin bir mu’cize-i kudretidir ki, insanı bütün esmasının cilvesine mazhar ve nakışlarına medar ve kâinata bir misal-i musağğar suretinde yaratmıştır.” “İnsan şu Dünyaya bir memur ve misafir olarak gönderilmiş, çok ehemmiyetli istidat ona verilmiş; o istidata göre, ehemmiyetli vazifeler tevdi edilmiş. Ve insanı o gayeye ve o vazifelere çalıştırmak için, şiddetli teşvikler ve dehşetli tehditler edilmiş” ifadesinde ise dikkatleri misafir kavramına çeken Kurun, misafirin sadece gezip görmeye gelmemesi her şeyle alâkadar olması anlamlarının üzerinde durdu.
UhrevÎ amellerimizin temeli imanda
Risale-i Nur’da imanı anlamak için öncelikle şu soruyu sormak gerekiyor: Neden iman? Onu bu kadar önemli yapan nedir? sorularıyla söze başlayan Emine Bakırlıoğlu; “Tahkiki imanı kazanmak bizim için neden bu kadar önemli? Bu sorunun cevabı ise Risale-i Nur’un hemen hemen bütün bahislerinin içerisinde bulunmakta. Çünkü uhrevî amellerimizin temelini iman oluşturuyor. Tahkiki iman bizim amellerimizi faniden bakiye çeviriyor. Bunun sebebi ise intisab sırrı. Yani imanın Cenab-ı Hak ile aramızdaki bağı oluşturması. Beni yaratan zata nisbetim derecesinde, onun üzerimdeki sanatını gördüğüm ölçüde kıymet alıyorum” sözleriyle tahkikî imanın üzerinde durdu.
Ubudiyet İnsanın Allah’a Karşı Vazifesidir
Ubudiyet kavramını ele alan Zeynep Toprak; Lügat anlamı “kul olduğunu bilip Allah’a itaat etmek, Allah’a teslim olup Kur’ân ve Peygamber (asm) vasıtası ile verilen emirleri aynen icra ve tatbike çalışmak” olan ubudiyeti bakın Üstad Bediüzzaman Hazretleri nasıl ele alıyor; insanın Allah’a karşı vazifesidir, insanın yüzünü fenadan bekaya, halktan Hakk’a, kesretten vahdete, müntehadan mebdee çeviren bir hayat-ı vuslattır diyor” diyerek ubudiyet konusuna değindi. Ardından “Risale-i Nur-un sair yerlerinde ubudiyet kavramını taradığımızda karşımıza duâ kavramının çıkması ubudiyeti anlayabilmek için duâ bahsini anlamak gerektiğini bizlere gösteriyor” diyerek duâ bahsine de atıfta bulundu.
Ankara - Zeynep Toprak
Haber Merkezi