"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Medyanın sıkıntılarını Meclise getireceğiz

24 Eylül 2018, Pazartesi 00:50
DP GENEL BAŞKANI: KÂĞIT KRİZİNİ, BASIN KARTI VE GRİ PASAPORTTAKİ KEYFî VE AYRIMCI UYGULAMALARI MECLİS GÜNDEMİNE TAŞIYACAĞIZ.

DP LİDERİ GÜLTEKİN UYSAL YENİ ASYA’YA KONUŞTU:

Gazeteler baskı yapamaz hale gelmenin eşiğinde

“İthalâta dayalı sektörlerde büyük sıkıntı yaşanıyor. Özellikle son kur artışlarıyla beraber fahiş bir fiyatlamayla maalesef gazeteler ve basılı yayınlar baskı yapamaz hale gelecek ciddi maliyetlerle karşı karşıya kaldılar. İlgili ve sorumlu kurum ve kuruluşların ferahlatıcı bir tedbir alma noktasında devreye girmeleri lâzım.”

Basın tazminat ve ceza davalarıyla baskı altında

“Demokrasinin nefes alıp verdiğinin en önemli ölçütü basın, fikir ve vicdan özgürlüğü gibi alanlardaki genişlemeden anlaşılır. Türk basını çok uzun süredir mahkemelerle, maddî tazminat ve ceza davalarıyla hukuk eliyle de baskılanmakta. Siyasî iklimin de daralması çok sınırlı bir fikir hürriyeti alanı bırakıyor.”

Basın kartı ve gri pasaportta keyfî uygulamalar

“Maalesef Türkiye’de uygulanan, ‘Herkes eşittir, ama birileri daha fazla eşittir’ mantığının yansıması... Bunlar, üzerinde soru işareti olan ve keyfi uygulamalardır. Devlet kurumları böyle tavır alamazlar. Vatandaşlık hukukunun temel haklarından, şeksiz, şüphesiz, imtiyazsız bütün vatandaşlar yararlanır.”

***

Temel haklar icazetle kullanılıyor

Basın ve medya sektörünün problemlerini konuştuğumuz Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, özellikle muhalif medyaya uygulanan keyfilikleri, “En temel hakları bile icazetle kullanır hale gelmiş olduğunu görüyoruz” sözleriyle değerlendirdi. 

Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, ekonomik kriz, basının içinde bulunduğu durum, ithalata mahkûm edilen kâğıt sektörü ve kâğıt fiyatlarındaki büyük artış, hak edildiği halde verilmeyin basın kartları ve pasaportlar gibi konularda YENİ ASYA’nın sorularını cevaplandırdı.

Her alanda ekonomik krizin olduğu ortada

Ekonomik krizi yok deniliyor. Ama piyasalara bakıldığında krizin olduğu ortada. Yaşanan ekonomik durumu ile ilgili neler söylersiniz?

Keşke ifade edildiği gibi ortada bir kriz olmasa. Krizin olduğu hangi göstergeye baksak, Türkiye’de yaşanmış fiilî devalüasyondan, konkordato  taleplerinden, işçi çıkarmalarına, vatandaşın alım gücünün zayıflamasından, marketlerdeki zamlara bakıldığında krizin olduğunu görürsünüz. Bütün bunlar krizin olduğunun göstergesidir. Krizin çözümüne Orta Vadeli Plan’ın ismini değiştirerek başlandı. “İsim değiştirmekle hakikat değişmez” güzel bir kaide vardır. Türkiye’de maalesef çok uzun süredir yapısal meselelerden başlayıp siyasî risklerle, hukuk devleti güvencesinden yoksun bir şekilde, keyfileşmiş bir iktisadî düzen devam ediyor. Serbest piyasa olmaktan çıkmış, ‘ahbap çavuş  kapitalizmi ekonomik sistemi’ diyebileceğimiz bir model içerisinde büyük krizlere de dâvetiye çıkardığı ortada.

Kağıt gibi, ithalata dayalı sektörler büyük sıkıntı içinde

Türkiye’nin kâğıt ihtiyacını karşılayan SEKA Fabrikası’nın özelleştirilmesiyle Türkiye kâğıt ithal eder hale geldi. Döviz fiyatlarının artışı ile birlikte kâğıt fiyatları son bir kaç ay içinde yüzde 100’leri geçen bir artış yaşandı. Türkiye’de kağıt krizi yaşanıyor. Gazeteler ve kitaplar basılamama riskiyle karşı karşıya... Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Vahap Munyar imzasıyla Cumhurbaşkanlığı’na sunulan raporda bu açık şekilde ifade edildi. “Türkiye’de gazetecilik ve yayıncılık sektörünün zor günlerden geçirdiği, yaşanan maliyet artışlarının gazetelerin ve kitapların basılamaması gibi bir krize gidişi başlattığı ifade idildi.

Makine kâğıt, mürekkep gibi basının türlü ihtiyaçlarını temin etmekle 1961 yılında kanunla görevlendirilen Basın İlân Kurumu gibi kurum ve kuruluşlar müdahale etmiyor. Bu konudaki görüşleriniz nedir?

Yaşanan krizin çok derinden etkilediği sektörler var. Mutlaka bütün vatandaşlarımız hane hane etkileniyor, ama bahsettiğiniz gibi tamamen ithalata dayalı sektörlerde büyük sıkıntı yaşanıyor. Bu kaçınılmaz bir sondu. Türkiye’de dünü eleştirenler maalesef Türkiye’nin  stratejik sektörlerinden başlayarak kademe kademe bütün ziynetlerini satarak, özelleştirmeler eliyle plânsız bir şekilde hareket etmişlerdir. Hangi girdiye bakarsanız bakın, en minimumda bile yüzde 20-30 yabancılar girdisinin olduğunu görürsünüz. Özellikle son kur artışlarıyla beraber fahiş bir fiyatlamayla maalesef gazeteler ve basılı yayınlar baskı yapamaz hale gelecek ciddî maliyetlerle karşı karşıya kalmışlardır. Bu kaçınılmaz sondur. Elbette bu teşhisi yapmak lâzım, ama Türkiye’nin bu noktada başta ilgili, sorumlu kurum ve kuruluşlarının ferahlatıcı, düzenleyici bir tedbir almak noktasında devreye girmeleri lâzım.

Basın HÜRRİYETİ demokrasinin nefes aldığını gösterir

Basındaki sıkıntılar bununla da bitmiyor. Basın kartları bundan 2 yıl önce değiştirilmişti. Ancak iki yıl geçmesine rağmen sürekli basın kartları ve normal basın kartları verilmeyen gazeteciler var. İlgili birimlere sorulduğunda da yazışmaların devam ettiği bilgisi veriliyor. Hak edilmiş basın kartlarının verilmemesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye’de maalesef her alanda kurumlardan ziyade, tek kişilik bir devlet teşekkülü ile karşı karşıyayız. Bu noktada akreditasyonun ölçüleri alışageldiğimiz kurumların ortaya koymuş olduğu kuralları teamüllerinden daha ziyade maalesef iktidar partisiyle, iktidar unsurlarıyla yakınlığın en temel belirleyici. Bu nedenle en temel hakları bile icazetle kullanır hale gelmiş olduğunu görüyoruz. Türkiye’de demokrasinin nefes alıp verdiğinin en önemli ölçütü  basın özgürlüğü, fikir ve vicdan özgürlüğü gibi alanlardaki özgürlük alanlarının genişlediğinden anlaşılır. Çok uzun süredir kadame - kademe koyulaşan, mahkemelerle, maddî tazminat davalarıyla, ceza dâvâlarıyla Türk Basını hukuk eliyle de baskılanmakta. Siyasi iklimin de kademe kademe daralmış olması hepimiz için çok sınırlı bir fikir hürriyeti alanı bırakıyor. Bu da üzücüdür.

Türkiye’de ‘herkes eşittir, ama birileri daha fazla eşittir’ mantığı uygulanıyor

Basında yaşanan bir başka sıkıntı da hakkında herhangi bir soruşturma bulunmayan ve hiç bir gerekçe sunulmadan bazı medya mensuplarına gri pasaport verilmiyor olması...

Maalesef, Türkiye’de uygulanan “herkes eşittir, ama birileri daha fazla eşittir” mantığının yansıması... Bunlar, üzerinde soru işareti olan ve keyfi uygulamalardır. Devlet kurumları böyle tavır alamazlar. Vatandaşlık hukukunun icap ettiği en temel haklarından, şeksiz, şüphesiz, imtiyazsız bütün vatandaşlar yararlanır. Türkiye’de böyle bir hal yok maalesef.

Medyanın sıkıntılarını meclis kürsüsünden dile getireceğim

Medyanın içinde bulunduğu bu durumu Meclis gündeme getirmeyi düşünüyor musunuz?

Kesinlikle. TBMM’nin asli vazifelerinin yapmasının önüne ket vurulmuş pek çok unsur olmasına rağmen, özellikle muhalefet partileri ve her milletvekili Meclis’in manevî şahsiyetinde mündemiç parlamento olması hüviyetiyle bütün haklarını fiilî bir performansla genişletecek aktivite dönemi, faaliyet dönemi olarak Türkiye’nin can alıcı, can yakıcı bütün meselelerini Meclis Kürsüsü’nden ifade etmeye gayret edeceğiz.

HABER: MEHMET KARA

[email protected]

 

Okunma Sayısı: 2238
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Demokrat

    24.9.2018 17:11:13

    Tebrikler

  • Ali Tam

    24.9.2018 13:54:30

    Kuru yaş demeden herkesi etkileyen Umimi Musibetleri okuyamaz hale gelmişiz. 4 sene içinde TL nın Euro karşısında YÜZDE 310 değer kaybetmesi HERKESİ etkilemiştir. Türkiye bir İTHALAT/IMPORT ülkesi kaldıkça ahbap çavuş politikasıyla aile ve akrabalarını soyunu sopunu ve yakınlarına GELİR KAYNAĞI hazırlayıcı politikaya bilerek seve seve RAZI olanlar TOKATA MÜSTEHAKTIR. Vaktiyle çocuklarını ABD de bir işadamının burslarıyla okutabilen bir siyasetçinin bakıyorsunuz yimmetine 100 milyar dolar geçirdiği sşylentileri var. Dün bursla okuyan çocuk bugün 250 bın dolara ABD den ev alıyor 100 milyonlara varan parayla gemiler alıyorsa, yakın akrabalarda olağaüstü zenginleşme yaşanıyorsa bu GANIMET nerden diye sormayan, hatta inadına aynı çevreyi seçimlerde seçen HALK TOPTAN KRIZ TOKATINA MÜSTEHAK OLUR. Bu durumda halkın gözünün yaşına bakılmaz. Kur'an böyle durumlarda gözünün yaşına bakılmadan kurunun yanında yaşın da musibete düçar olacağını ikaz etmiştir.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı