Yapılan açıklama’nın ana başlıkları ise avukat Gülden Sönmez sosyal medya hesabından paylaştı. Sönmez, “İsrail, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde yargılanmaktan kurtulmak için Mahkeme savcı ve hakimlerini  tehdit ediyor” dedi.

Açıklamada şu ifadeler yer aldı; “Mağdurlar olarak, UCM Ön İnceleme Dairesi ve Savcısının özenle ve tarafsız bir şekilde çalışması gerektiği konusuna her zaman saygı duyduk. Ancak geçen haftaki başvuru (NGO başvurusu), bu süreci baltalamak için açık bir girişimi ortaya koyuyor. Bu (başvuru), Washington’daki siyasi liderlikten gelen - Başkan Trump’ın ulusal güvenlik danışmanı olan John Bolton gibi- ve eğer kendi çıkarlarına ya da müttefiki Israil’in çıkarları aleyhine davalar yürütülürse bunun ciddi etkileri olur tehditlerinin ortasında yapıldı. UCM’nin, saygın yardımseverlere karşı gerçekleştirilen bu suçlara dair bir soruşturma açacağına inancımızı koruyoruz. Yine de, İsrail’in yüksek derecede politik, hukuki dayanaksız ve temelsiz suçlamalarla Mahkemeyi etki ve baskı altına alma girişimlerine de dikkat çekiyoruz.

İsrail’le yapılan anlaşma Mavi Marmara mağdurlarını bağlamaz

İsrail sürece katılma talebi vasıtasıyla Türkiye İsrail anlaşmasının bu mahkeme tarafından dikkate alınmasını istemiştir. Böyle bir anlaşma hiçbir mağduru bağlamaz, bağlamayacaktır. Hiç kimse Türkiye Hükümeti’ne böyle bir yetki yada sorumluluk da vermemiştir. İsrail Türkiye ile 2013 yılında (bilinen anlaşmadan çok daha önce) ayrıca bir mutabakat daha yaptığını beyan etmiştir. UCM’ye İsrail tarafından sunulan bu mutabakat metni daha önce hiçbir şekilde hiçbir yerde görülmemiştir. Eğer sunulan bu belge doğruysa, ikinci ve gizli bir mutabakat daha mevcutsa dahi bunun da bizleri hiçbir şekilde bağlamayacağını buradan açıklıyoruz. İsrail kiminle ne anlaşma yaparsa yapsın mağdurların hak arama ve adalete erişim hakkı hukukun koruması ve garantisi altındadır. Adaletin tecellisi adil bir yargılanmanın başlaması ile başlar. Sayın Savcıya ve Uluslararası Ceza Mahkemesine çağrımız özgürce ve adaletin gereği olarak bu soruşturmayı başlatmasıdır. Unutulmamalıdır ki Uluslararası Ceza Mahkemesi gücün hukuku boğma ve sadece kendi tarafına çalıştırma çabası karşısında insanlığın ve mağdurların en kıymetli umududur.