Çözüm süreciyle birlikte koruculuk sisteminin devam edip etmeyeceği de tartışma konusu. Koruculuğun yaygın olduğu Van ve Hakkari’deki aşiretler akıbetlerini merak ediyor.
Türkiye’nin PKK’yla savaşında kullanılan geçici köy korucuları arasında korucu aşiretler önemli yer tutuyor. Korucu aşiretler de Çözüm Süreci'ni yakından izliyor. Sürecin nasıl sonuçlanacağı korucu aşiretlerin geleceğini doğrudan ilgilendiriyor. Al Jazeera, korucu aşiretlerin liderleriyle görüştü. İşte Korucularla yapılan görüşmelerden satırbaşları:
Herşey süreç odaklı
Van’da yaklaşık 5 bin 600 geçici köy korucusu var. 1996’da Alan ve Özbek aşiretlerinin yoğun olarak yaşadığı Çatak ilçesinde, başlarında Şaban Kahraman’ın bulunduğu özel bir korucu taburu oluşturuldu. ‘Şimşekler Korucu Taburu’ olarak adlandırılan 800 özel eğitimli korucu, bölgede önemli operasyonların yanı sıra zaman zaman sınır ötesi hareketlara da katıldı. Bu korucu taburunun başındaki isimle, Alan Aşiretinin liderlerinden korucubaşı Şaban Kahraman’la konuştuk.
Barış sürecine ilk destek verenlerden olduklarını belirten Şaban Kahraman, korucu gücünden, çözüm sürecine ve süreç sonrası akıbetlerinin ne olacağına dair birçok soruyu yanıtladı.
Kendilerini ne devlet ne de PKK için bir tehdit olarak gördüklerini ifade eden Kahraman, çok fazla isteklerinin olmadığını söylüyor.
‘’Kimse 900 lira için ölmez’’
Barış sürecinde korucuların muhatap alınmadığını ifade eden Kahraman, "Korucular ne devlet için, ne örgüt için bir tehdit değil. Biz gül uzatıyoruz. Gülün karşılığı silah olursa, nefsi müdahaleni yaparsın. Biz kimseye tehdit değiliz. Koruculara öcü gibi bakılmamalı. Kimse gidip 900 lira için ölmez. Bu insanlar 1985'den beri mücadele ediyorlar. Canla, bedel ödediler." dedi.
"Barış sürecinde 11 şehidimiz var"
Korucuların barışın önünde bir engel olarak görüldüğünü söyleyen Şaban Kahraman, ‘’Süreç başladıktan sonra Doğu Anadolu Bölgesi’nin değişik illerinde 11 korucumuz şehit edilmiş. Bitlis’te direğe asılıp hunharca öldürülen korucu son örneğidir. Van’da bazı kırsal yerlere rahatlıkla gidilemiyor. İşte bir gençlik yapılanması yapmışlar. Milleti rahatsız ediyorlar. Haraç alınıyor. Bunu kimse inkâr etmez. Burada zulüm ve zelalet var. Açık ve net söylüyorum, dürüst vatandaş maalesef eziliyor, öbür kesim ise maalesef cirit atıyor’’ diye konuştu.
‘’Kan davası olmaz’’
Barış sürecinde silahların bırakılması gerektiğine dikkat çeken Kahraman, öcü gibi bakılan korucularla PKK arasında süreç sonrası kan davası başlama ihtimalinin olmadığını kaydetti.
‘’Kürt sorunun PKK’yla bir alakası yoktur. Kürt sorununu sen ancak Kürtlerle çözebilirsin. PKK’yla çözemezsin. Asayişi ve silahsızlaşmayı PKK’yla çözersin. Ama sorununu sivil toplum örgütleriyle, kanaat önderleriyle, vatandaşla, Kürt halkıyla çözersin. Şu anda hükümet PKK’yla çözüm arıyor. Biz barış sürecinin hala ne olduğunu anlamış değiliz. Bekliyoruz. Süreç sonrası PKK ile veya bir başkasıyla sorun yaşamayız. Her şey normale döner.’’
‘’Önce barışı, sonra haklarımızı istiyoruz’’
30 yıldır devletin köy korucularının sosyal haklarını vermediğinden dolayı suç işlediğini dile getiren Kahraman, şunları söyledi:
‘’Biz barışın olmasını canı gönülden isteyen bir birimiz. Korucular, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan bir işçinin, bir memurun hakkı neyse bunu istiyor. Fazla bir şey istemiyor. Şu an bir korucu asgari ücretten daha az maaş alıyor. Korucuların sigortası yok. Hâlâ yeşil kart ile doktora gidiyor. Devlet dairelerinde koruculara değer verilmiyor. Doğu Anadolu Bölgesinde korucular maalesef aşağılanıyor. Sosyal hakları yok. Bu devlet 30 yıldır suç işliyor. Bu insanları dağa sürmüş, sigortası yok, sosyal bir güvencesi yok. İnsanca yaşamak istiyor.’’